«16 Nisan-16 Mayıs 2007... Anayasa ve demokrasi açısından yoğun bir zaman dilimi. Ama geride kalmadı; çünkü, tanık olunan olaylar zinciri...

«16 Nisan-16 Mayıs 2007... Anayasa ve demokrasi açısından yoğun bir zaman dilimi. Ama geride kalmadı; çünkü, tanık olunan olaylar zinciri, seçimlere kadar, hatta sonraki aylar ve yıllarda da devam edecek gibi...

Cumhurbaşkanlığı (CB) seçimine özgülenen bir aylık takvimde, CB'nin seçilmesi yerine, Anayasa'yı zorlayan ve demokratik olmayan birçok eylem ve işleme tanık olundu: Genelkurmay "e-muhtıra" verdi; AYM de devreye girdi; iki kez münfesih duruma düşen TBMM, iki kez Anayasa değişikliği yaptı; üstelik, biri gerekçesiz. Kısacası, yapılması gerekenle, yapılmaması gerekenler tamamen ters yüz edildi. Bu yazıda, söz konusu süreç üzerine bazı saptamalarla yetinilecek.

TBMM, genel seçimin yenilenmesine ve seçimin 22 Temmuz Pazar günü yapılmasına karar verdi (3 Mayıs). Sonucu beklenmeksizin, CB seçim takviminin tam ortasında verilen karardan birkaç gün sonraki oylamada da (9 Mayıs) yeterli sayı sağlanamayınca, tek aday A. Gül'ün çekilmesi üzerine, Anayasa gereği seçimlerin derhal yenilenme süreci başladı. Böylece, bir hafta içerisinde TBMM, doğrudan ve dolaylı irade ile kendini iki kez feshetmiş oldu.

10 Mayıs'ta ise, "türev kurucu iktidar" sıfatıyla TBMM, iki Anayasa değişikliği kabul etti:

5660 no.lu Kanun: Yasamanın görev süresinin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi ve toplantı yeter sayısının 1/3 olarak genelleştirilmesi yanında, asıl yenilik, CB'nin "halk tarafından seçilmesi". Bunlar, 376 oyla kabul edildi. Anayasa Komisyonu gerekçesi, yetersiz ve adeta yasak savma şeklinde çiziktirilmiş satırlardan ibaret. Karşı oy gerekçeleri ise, daha dolgun.

5659 no.lu Kanun, "bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer alması"na ilişkin: seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağına yönelik Anayasal hükmün (m. 67/son), bu değişiklik açısından 22 Temmuz seçimlerinde geçerli olmayacağı öngörüldü. Değişiklik, AKP'ye CHP'li-lerin de desteği ile, 427 oyla kabul edildi. (Ancak benzer istisna, seçilme yaşını 25'e indiren düzenleme için yapılmadı). Anlaşılan, CB seçim tarzı dahil, özellikle cumhuriyet ve lâiklik olmak üzere birçok konuda yaşanan AKP-CHP zıtlaşması, yerini "uzlaşma"ya bırakmış; gerekçe yazmaya bile cesaret edemeden...

Tüm bunların anlamı ne?

Yenileme mi, fesih mi? Seçimlerin yenilenmesi, karşılaştırmalı Anayasa Hukukunda meclisin feshi demek. Ancak, Osmanlı'dan bu yana Anayasal deneyim ve geleneğimizin etkisiyle, bizde "fesih" yerine "yenilenme" kavramı kullanılır; "gerçekte seçimi yenileme de bir fesihtir, ancak hemen değil de... yeni meclisin seçilmesi ile etkisini gösterecek olan ... geciktirici süreye bağlanmış (terme suspensif) bir fesihtir". (T. Karamustafaoğlu, Yasama Meclislerini Fesih Hakkı, Ank., 1982, s. 204). Münfesih bir Meclisin, -üstelik rejim değişikliğine yol açabilecek- türev kurucu iktidar yetkisini kullanması ise, daha ciddi bir hukukî sorun...

CB'yi kim seçmeli? Halka seçtirmek, uzunca tartışılması gereken bir tercih. Bunu bastına usul ise, demokratik hedefi gölgelemiş, sıkıntılı ve belirsiz bir süreç başlatmıştır. TBMM'nin kendini demokratikleştirme yerine böyle bir zorlamaya gitmesi, olsa olsa diğer kurumları ve Anayasa'yı yenileme gereksinimini ört bas etmeye yarar.

Birleşik oy pusulasının anlamı ne? Gerekçe yokluğu nedeniyle, kanundan anlaşılmasa da, görünürdeki amaç açık: bağımsız adaylar yoluyla yüzde 10 barajını aşmaya karar veren DTP'nin TBMM'ye girişini anti-demokratik yolla engellemek... Oysa yapılış nedenini açıklayan gerekçe, "hukuk devleti"nde her resmî işlemin zorunlu bir öğesi. Bu nedenle, gerekçesiz Anayasa değişikliği, işlemi şekil bakımından da tartışmalı hale getirir.

Kısacası, yüzde ıo'luk seçim engelini ve ittifak yasağını sürdürme yönünde "örtülü bir ittifak" içinde bulunan AKP ve CHP, bu kez "açık bir uzlaşma" ile, Anayasa ve hukuku, demokrasiyi bloke etmenin aracı olarak kullanmakta sakınca görmedi; üstelik, gerekçeye bile gerek duymaksızın ve Anayasa m. 67/son'daki yasaklayıcı kuralı eleğe çevirerek... (Oysa, fıkranın konuş amacı, sayısal çoğunluklarından yararlanarak partilerin, seçimler öncesinde mevzuat üzerinde kendi lehlerine oynama yolunu kapatmaktı).

Özet: Çifte münfesih bir Meclis, çifte Anayasa değişikliği, çifte demokrasi engeli ve bu hedefte AKP-CHP çifte ittifakı. Oh ne âlâ, "çifte kavrulmuş demokrasi". Ve Türkiyeli demokratlara, iyi seyirler...