Çoktanrıcılık ya da politeizm
Kardelen TATAR SİNECAN
Birçok antik din, geleneksel tanrıların toplandığı panteonlarda, politeistik bir yapıya sahipti. Bu panteonlar ve farklı tanrılar uzun bir zaman dilimi içerisinde kültürel değiş tokuş ve deneyimle yoğrularak gelişti. Eski toplumların çoğu politeistti. Politeizmdeki önemli nokta, birçok tanrıya tapınmanın her şeyi bilen ve her şeyden güçlü bir ilahi varlığa inancı da içerebilecek olmasıdır. Çoğu politeistik dinde, panteonun başında, her şeyden ve diğer tanrılar da dâhil herkesten güçlü ve bilge bir baş tanrı figürü bulunur.
Politeistik inanç sistemlerinde, tanrılar bireysel yetenek, ihtiyaç, hikâye, arzu ve özelliklere sahip karmaşık kişiliklerdir. Bu tanrılar sınırsız güç ve bilgiye sahip olarak değil, insan benzeri kişisel özelliklere, ek olarak bazı bireysel (doğaüstü) güç, yetenek ve bilgiye sahip olarak tasvir edilirler.
Politeistik bir panteonlarda, tanrıların birden çok ismi olabilir ve her isim tanrının belirli bir rolüne veya hikâyesine gönderme yapıyor olabilir. Edson Arantes do Nascimento isminin yetenekleri ve bu yeteneklerin insanları etkileme kudreti karşılığında tanrısal boyuta ulaşıp, kabul gördüğünde ‘Pele’ adını aldığı gibi...
Politeizmin prensipleri arasında tanrılarının sayısının belirsiz olması ve her tanrının kendine özgü görevlerinin bulunması vardır. Maradona’nın ‘Tanrının eli’ yetkisini aldığı gibi...
Politeizm dönemindeki tanrıların aşama aşama aile, kabile, şehir ve ulus tanrılarına dönüştüğü düşünülüyor. Bir sonraki aşama ise tanrılara soyut sıfatlar verilmesi, panteonda yer alan diğer tanrıların isim, sıfat ve eylemlerinin baş tanrılarda toplanması. Cruyff’un ‘Sarı Fare’, Bechanbauer’in ‘İmparator’, Eusébio’nun ‘Kara Panter’, Boby Chalton’un ‘Sir’, hakiki Ronaldo’nun ‘Fenomen’ ...
MÖ 2500 yıllarında duvar resimlerinde Mısır’da futbola benzer oyunun oynandığı gerçeğinin ortaya çıkmasıyla, çoktanrıcılığın futbola özgü yapısının günümüze gelerek, iletişim kuvveti sayesinde gelişmesinin sebebi insan yeteneğinin etkisinden başka bir şey olmadığıdır.
Politeistik futbol sistemlerinde, tanrılar bireysel yetenek, ihtiyaç, hikâye, arzu ve özelliklere sahip karmaşık kişilikler olarak ortaya çıkar. Politeistik futbol panteonlarında tanrıların birden çok ismi olabilir ve her isim tanrının belirli bir rolüne veya hikâyesine gönderme yapıyor olabilir. Politeizm’in genel prensipleri arasında tanrılarının sayısının belirsiz olması ve her tanrının kendine özgü görevlerinin bulunması vardır. Kuralların oluşması ve panteonların ulusal kimlik kazanması ile futbola yön veren tanrıların çokluğu, tanrılar arasındaki mücadeleyi kızıştırdığı gibi, tarihsel süreç içinden gelen toplumsal travmaların bir hesaplaşma alanına dönüşmesine neden oldu.
Futbolun ilahi bir boyut kazanmasındaki gerekçelerden en önemlisi: Futbolun sadece futboldan ibaret olmamasıdır. Düşünün, ülkeniz tüm insanlarına yetecek kadar zenginliklere sahip ve fakat bunlara dışardan gelen sizden kuvvetli ülkeler el koyarak, kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak üzere bir dizayna girişiyor. Sizi sömürge haline getirerek değil, zenginliklerden yararlanmayı, üstüne üslük bu zenginlikleri taşımasına ve kendine hammadde yapmasına da zor şartlarda ve düşük ücret ya da ücretsiz çalışarak katkı yaptırıyor.
Bunun altında yatan kurtuluşun gerekçesi, mücadele sonucunda özgürlük ve bağımsızlığı kazanmaktır. Bu kaçınılmaz sonuçtur. Bu tarihsel travmaların etkisiyle, şartların eşit olduğu koşullarda mücadele edecek bir ortama sahip olunduğu zaman, yaşanan tüm süreçlerin etkisini kabul ederek, kurallar içinde ortaya bir irade koyularak zafere ulaşmanın tüm yolları denenir.
Bu iradeyi en üst seviyeye çıkartmayı başarıp, hep orada tutan doğaüstü yeteneğe sahip oyuncuların ortaya koydukları irade, sadece kendilerini bağlayan kurgudan ibaret olmaz. Bir toplumu, bir ülkeyi bazen bir kıtayı temsil edecek güce karşılık gelir.
Rekabetin sportif amaç içinde ortak kurallar ve eşit koşullarda oluşması, sahanın dışındaki tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırarak, kazanma ve başarılı olma histerisi ile kurallı mücadeleye girmektedir.
Bu sürecin anlamlı rekabetin içeriğini değil ama uygulanmasındaki farklılıkları değiştirecek ve bunu kişisel yetenekleri ile donatacak ilahların sahada olması bu oyunu farklı kılan en önemli ayrıntıdır. Ve bu farklılıklar, sonraki süreç içerisinde, kültürün kullanıldığı sistem olarak oyunun tüm karakterini farklı kılarak sahadaki takımların tanımlara sahip olmasını sağladı.
Sistemlerin içindeki ayrıntılar skordaki değişimlerin nedeni olmasıyla beraber, ortaya çıkan yetenekler de bu sistemi ve tüm takımdaşlarını harekete geçirerek, ki zaman zaman onları oyunuyla ve ortaya koyduğu iradeyle tahrik ederek büyük kupaların kazanılmasına neden oldular. Bu nedenleri basit bir şekilde geçiştirmek doğru olmaz ve onlara hak ettikleri değeri vermek gerekir.
İşte yeni yeni panteonlarda ortaya çıkan oyun tanrılarının hikâyesi böyle bir süreç içerisinde gelişiyor.