Üniversite öğrencisi Ulaş “Karşımızdaki yalnızca ekonomik sorunlar değil, bütün üniversiteler apolitikleştirilmeye çalışılıyor. Bu yapılamıyorsa cemaatler, tarikatlar, faşistler yerleştiriliyor. Doğrudan talimatla bu okullara sokuluyorlar” diyor.

Çözüm gençliğin ortak mücadelesinde

Göksu Cengiz

ODTÜ, Bilkent ve Ankara Üniversitesinde 1. sınıf öğrencisi olan dört Sol Genç üyesi Evrim, Etki, Aslan ve Ulaş ile üniversitelerin açılmasıyla beraber öğrencilerin yaşadığı ekonomik, sosyal sorunları ve kendi çözüm önerilerini konuştuk. 

Hepiniz 1. sınıf öğrencisisiniz. Çoğunuzun okulda ilk yılı. Üniversitede sizin, sınıf arkadaşlarınızın yaşadığı en temel sorunlar neler? 

Evrim: Bilkent Üniversitesi 1. sınıf öğrencisiyim, okuldaki ikinci yılım. Devlet üniversitelerinde olduğu gibi bizde de barınma ve beslenme temel problemlerden bazıları. Yıl içinde yemekhaneye yapılan zamlar, besin değeri düşük, içinden taş-böcek vs çıkan yemekler, yatak sayısı uygun olmayan bir biçimde artarak odaları yaşamaya elverişsiz hale getirilen yurtlar, üniversite içerisindeki kırtasiyede fahiş fiyatlara satılan ve almak zorunda olduğumuz kaynak kitaplar vb. Öğrenciler sık sık bunları dile getirmesine rağmen çözüme dair herhangi bir adım atılmıyor. 

Etki: Ankara Üniversitesinde Gazetecilik Bölümünde okuyorum. Benim kendi hayatımda en çok karşılaştığım sorun beslenme. Yemekler dışarıda zaten çok pahalı, üniversitede de fiyatlar 6,5 liradan 15 liraya yükseldi. Başka şehirden gelenlere yurt olarak Çubuk gösteriliyor. Her gün Çubuk’tan Cebeci’ye gidip geliyorlar. Fakülteden fakülteye değişiklikler olabilir ama ne olursa olsun okulun özerk bir yapıda olmadığını, söz hakkınız olmadığınızı hissediyorsunuz. Bizden önce okumuş olan ağabeyler, ablalar üniversiteyi bir sosyal yaşam alanı olarak anlatırdı. Gezip, tozulan bir üniversite hayatından bahsedilirdi. Ancak sosyal yaşam ekonomik çöküntüyle daha da zorlaştı. İktidarın dayattığı sınırlamalar dışında ekonomik imkânlar da çok zorluyor. Bu sorunlar her geçen gün etkisini de daha çok artırıyor. 

Ulaş: İzmir’den geldim, Ankara Üniversitesinde Fizik Bölümünde okuyorum, akraba evinde kalıyorum. Sorunlarımız ağırlıklı olarak ekonomik kaynaklı. Yurtlar 6-8 kişilik, barınma, yemek, ders çalışma konusunda insanca bir yaşam imkânı sağlamıyor. Çubuk’tan gelebilmek için sabah 6’da kalmak zorunda kalıyor öğrenciler. Okul bu konuda ulaşıma da destek olmuyor. Herhangi bir yardımı da söz konusu değil zaten okulun. Henüz daha ne KYK zammı yapıldı ne de yeni giren öğrenciler için başvurular açıldı. Şu an öğrencilerin hem yol hem yemek ücretlerini karşılayabilmesi imkânsız. 

Hocaların tavsiye ettiği kitapların hepsini alırsanız, 3-4 bin lira tutuyor. Hiçbir destek söz konusu değil, işin komik yanı da açılış töreninde hocalar korsanın kötülüğünden bahsediyorlar. Bir kitabın 300-400 liraya öğrenciye satılmasında bir ahlaksızlık yok ama öğrenci imkânsızlıklar dolayısıyla alternatif aradığında bunun adı ahlaksızlık oluyor ve hocalar öğrencilere ilk günden bunu söylüyor. Bizim bir kitabımız yok bile ne baskısı ne PDF’i bulunamıyor. İki hafta dersleri takip edemeyeceğimiz anlamına geliyor bu. Bir de dışarıdaki ekonomik sorunlar var. 

Aslan: İstanbul’dan geldim, ODTÜ Fizik Bölümünde okuyorum. Okul yurdu çıkmadığından dolayı bir arkadaşımın evinde geçici olarak kalıyorum. Okul yurduna giremeyen bir tek ben değilim. En önemlisi de, depremzede öğrencilere dahi yurt çıkmıyor. KYK’da da okula çok uzak yerlere yerleştirilebiliniyor öğrenciler. Beslenme sorununa gelirsek, fiyat 8 liradan 15 liraya çıktı. Diyelim bu fiyatı da ödeyebiliyorsunuz, ODTÜ yemekhanesinden yemek yiyebilmek için en az 45 dakika sıra beklemeniz gerekiyor, bu kez de dersleri kaçırıyorsunuz. Alternatifi kantinler, oralarda da fiyatlar çok yüksek, herkes faydalanamıyor. Kitaplar çok pahalı, kimi hocalar zorunlu tutuyor fakat herkes temin edemiyor. Ortak kullanılabilecek kitaplar da değil bunlar. 

En temel ihtiyaçlara dair eksiklikler ve ekonomik sorunların yanında, okuduğunuz üniversitelerdeki demokratik, sosyal sorunlara ilişkin gözlemleriniz ve varsa çözüm önerileriniz neler? 

Evrim: Bilkent üniversitesi yönetimi öğrencileri kampüs hayatından gittikçe soyutlayarak üniversiteyi apolitize etmek için elindeki bütün fırsatları değerlendiriyor. Bu durumda öğrenciler okuldan gittikçe uzaklaşarak kampüse karşı aidiyet duygusunu yitiriyor. Yalnızca kampüse değil, birbirlerine bile uzaklaşıyorlar. Üniversitedeki neredeyse hiçbir karar sürecine öğrenciler dahil edilmiyor. 

Herhangi bir durumda kendine zor da olsa bir alan yaratarak taleplerini dile getirmek isteyen öğrencileri ise genelgeçer yalnızca günü kurtaracak adımlarla yatıştırmaya ve sindirmeye çalışıyorlar. Geçtiğimiz aylarda okulda ortaya çıkan darp iddialarına karşı dahi şeffaf bir süreç işletilmiyor, öğrenciler bu konu hakkında bilgilendirilmiyor. Bütün bunlar karşısında burslu burssuz bütün öğrencilerin ortak bir zeminde bir araya gelip mücadele etmesi gerekiyor. Bugün okulumda 45 liraya yemek yememden, yurdumdaki ısınma probleminden dolayı üşümeme kadar birçok sorunun politik olduğu bilinci ve bunlara karşı taleplerimiz doğrultusunda birleşmemiz ihtiyacının her arkadaşımız tarafından içselleştirilmesi gerekiyor. 

Etki: Üniversitelerin özerkliğinden bahsediyorsak, bunlara çözüm sunma yolunda öğrencilerin temsiliyetinin arttığı, daha demokratik bir ortam oluştuğu, öznesinin öğrenci olduğu bir yapı sorunlarımız açısından iyi bir yöntem olabilir. Sol Genç belli başlı çalışmalar yürütüyor, öğrencilerin kendi sorunlarına kendi çözümler üretebilmesi, birlikte tartışarak ortak akıl üretebilmesine dönük çözüm önerileri sunuyor. Eyleme geçiyor. Çünkü ancak beraber hareket edersek, birbirimize destek olursak, örgütlenirsek başarabiliriz. 

Ulaş: Yalnızca ekonomik sorunlar değil karşımızdaki, bütün üniversiteler apolitikleştirilmeye çalışılıyor. Bu yapılamıyorsa cemaatler, tarikatlar, faşistler yerleştiriliyor. Doğrudan talimatla bu okullara sokuluyorlar. Bahsettiğim fakülteler, Dil veTarih-Coğrafya olsun Cebeci olsun hepsinin tarihsel anlamları belli. Bu sebeple de ya apolitikleştirmeyle ya baskılarla olası bir alternatifin önü kesilmeye çalışılıyor.  

Biz buna karşı Sol Genç’i hem üniversite hem de liseli, işçi gençler için bir mücadele yolu haline getirmeye çalışıyoruz. 

Aslan: Topluluk çalışmalarımız dahi sürekli bir güvenlik tacizi altında. Buna karşı direniyoruz ama planlı olduğunu da biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde faşistler sosyalist toplulukların stantlarına saldırdı, bunu da medyada farklı şekilde lanse etmeye çalıştı. Ülkücülerin, TGB’lilerin okulda bu şekilde şanslarını denediklerini biliyoruz.