Dr. Öğretim Üyesi Tayfun Kahraman, Silivri Cezaevi’nden yazdı.

Cumhuriyet’imiz 100 yaşında
Vera, 1,5 yıldır uzak kaldığı babası Tayfun Kahraman’ı cezaevinde ziyaret etti. (Fotoğraf: Meriç Demir Kahraman)

Tayfun KAHRAMAN

(Silivri 9 No’lu Cezaevi A/47)

Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşında. Bu kutlu günü hep bir arada, bir bütün olarak coşkuyla kutlamamızı ve hayatlarımıza kattığı değerleriyle kavramamızı istemeyenler açık veya gizli, çeşitli şekillerde perdelemeye çalışsalar da tüm ülke zorluklara rağmen bunun heyecanını yaşıyor. Giderek yoksullaştığımız, ekonomik eşitsizliklerin derinleştiği, demokrasi ve adaletin adeta yok edildiği, sosyal devletin unutturulduğu bu dönemde dahi Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı hepimize ülkemiz adına yeni umutlar veriyor. Tam yüzyıl önce başlayan ve ülkemizi küllerinden yeniden dirilten aydınlanma ve modernleşme hamlesi her ne kadar sekteye uğrasa da; bizlere bir arada olursak yeni başlangıçların mümkün olduğunu hatırlatıyor. Bunun karşısında ideolojik olarak Cumhuriyet değerleri ile tarihsel bir kavga içerisinde olan iktidar ve temsil ettiği gericilik; kutuplaştırarak, ayrıştırarak yıkamadığı aydınlanmacı modernleşme talebini ve birlikte yaşama arzusunu, 100. yılın anlamını örterek boşa çıkarmaya çalışıyor.

∗∗∗

Tam da bugünlerde demokrasi, adalet, özgürlük ve eşitlik üzerinden her geçen gün daha ileri bir çizgiyi yakalama potansiyeli olan Cumhuriyeti ve onun değerlerini yurttaşlar olarak savunmak vatan borcumuzdur. Hep birlikte, tüm farklılıklarımızla bu ortak değerleri sahiplenmek; Cumhuriyeti yeniden yolumuzu aydınlatacak bir meşale olarak elden ele taşımak görevi hepimize düşüyor. Bu nedenle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda Cumhuriyet değerlerine bağlılığımızı, demokrasi ve adalet arayışımızı; bu gerici ve baskıcı hegemonya karşısında yılmadan seslendirmeliyiz. Siyasal alanı daraltmak üzere yan yana gelmemiz istenmese de; gericiliğe karşı korkmadan, 100. yılında Cumhuriyeti meydanlarda, sokaklarda yan yana kutlamalıyız.

Bizler ise 1,5 yıldır bu korku duvarını örmek isteyenlerce, toplumun acıda ve sevinçte yan yana durmasına engel olmak üzere cezaevinde tutuluyoruz. Fakat bu korku duvarları aşılıp yan yana gelindiğinde ne kadar “biz” olduğumuzu ve her şeyin ne kadar güzel olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle 100. yaşında Cumhuriyet’e değerlerini özümseyerek sahip çıkmak üzere; tüm alanları ve meydanları coşku ile doldurmalı, her yeri bayraklarımız ve marşlarımızla süslemeli, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik talebimizi her zamankinden daha gür bir sesle haykırmalıyız.

∗∗∗

Bugün gerici müdahaleler ile Cumhuriyetimizin kurumları ve değerleri tahrip edilse de unutmayalım ki bu ülkenin asıl sahipleri olan tüm yurttaşlar olarak onu onaracak olanlar da bizleriz. Bu amaçla Cumhuriyetin ikinci yüzyılında;

• Yoksulluğun ve eşitsizliğin her geçen gün ağırlaştığı, tüm kesimlerce kanıksandığı ortamın sebebi olan sermayeden yana politikalara karşı; adil bir ekonomik paylaşım için,

• Yargının içi boşaltılarak döner sermayeye çevrildiği, adaletsizliğin adeta norm olduğu, hukuk karşısında bazılarının daha eşit olduğu, hak aramanın imkânsız hale getirildiği korku düzenine karşı adaleti yeniden hâkim kılmak için,

• Yaşam tarzına müdahalelerle özgürlüklerin kısıtlandığı, kazanımların geri alınmaya çalışıldığı gerici baskı ortamına karşı; eşitliği ve özgürlüğü savunmak için,

• İşçilerin, öğrencilerin, kadınların artan baskılarla temel insan haklarından, hatta yaşama haklarından yoksun bırakıldıkları, hak aramalarının engellendiği insanlık dışı düzene karşı; insanca yaşam hakkını savunmak için,

• Sağlıklı ve güvenli kentlerde afetlere dirençli konutlarda insanca yaşama hakkı yok sayılan kent yoksullarını yerinden edilme ve mülksüzleşme ile yüz yüze bırakan sistematik rant siyasetine karşı herkesin kent hakkını sağlayarak kentlerimizi deprem başta olmak üzere tüm afetlere karşı dirençli hale getirmek için,

• Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinin sistemli bir tahribat ile niteliğinin düşürüldüğü, erişim hakkının kısıtlandığı, özelleştirmelerle eşitsizliklerin daha yakıcı hale geldiği, paranın sultan olduğu düzene karşı; yurttaşlık hakkımız olan eşit, erişilebilir, nitelikli kamu hizmetleri için,

• Daha birçoklarını ekleyebileceğimiz bu adaletsizlik ve çarpıklıkları normalleştiren otokratik yönetim biçimine karşı; temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, bilimsel akılcılığa dayalı bir yönetim anlayışını hâkim kılmak için,

• Kısacası tüm insanlığın ezeli ve ebedi özlemleri olan eşitlik, özgürlük ve kardeşlik için, Cumhuriyete ve tüm değerlerine sahip çıkacağımızı göstermenin ve Cumhuriyet biziz demenin tam zamanı. Önemsizleştirilmeye, unutturulmaya çalışılan Cumhuriyetimizin 100. yaşını daha görkemli, daha kalabalık, daha güçlü kutlamanın ve her yeri bayram yerine çevirmenin tam zamanı.

Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.