Defineci Beşler işbaşında
Tarık Demirkan

Gökhan Yavuz DEMİR

Bütün bir sene ders çalışmanın yorgunluğunu atmak isteyen öğrenci kardeşlerimin dört gözle beklediği yaz tatili nihayet geliyor. Yaz tatili dinlenmek ve keyif yapmak için birebir olduğu kadar, aynı zamanda yeni maceralar ve keşifler için bir fırsat da olabilir. Zaten edebiyat da bunun için yok mu! O hâlde Tarık Demirkan’ın bir yaz tatili macerasını anlatan Tarihî Konağın Gizemi adlı yeni romanı, yazın okunacak kitaplar için iyi bir seçim olabilir.

Hikâyemiz Budapeşte’de yaşayan ikiz kardeşler Eda ile Seda’nın, yaz tatilinde ilk defa babalarının memleketi Bartın’a gelmeleriyle başlıyor. Babalarının kuzeni Arzu Teyze’nin sıcak misafirperverliği, kuzenleri Berk ve Mutlu’yla tanışmanın coşkusu ve elbette kasabanın büyüleyici tarihî ve doğal dokusu çok güzel bir on gün geçireceklerinin habercisi gibidir.

Ailenin nerdeyse asırlık çınarı Zeynep Nine’yi, ata yadigârı konakta ziyaret ettikleri ilk akşam, onun ağzından büyük dedelerinden kalma konağın hikâyesini dinleyince kahramanlarımız sanki esrarengiz bir serüvenin içine çekilir. Hikâyeden büyülenen çocuklar, eski konağın gizemini çözmek isterken, birbirini tetikleyen olayların üst üste yığılmasıyla kendilerini birden milattan önce üçüncü yüzyıla kadar uzanan bir sırlar yumağını çözmeye çalışırken bulurlar. Keşif heyecanı bir kez yüreklerini sardığı için artık durmak veya geri dönmek de mümkün değildir. Böylece kahramanlarımız antik bir hazineye gidecek yolu bulmak için önlerine çıkan bütün bulmacaları bir bir çözmeye girişir.

Sonrasında daha büyük keşiflere yol açacak ilk keşif, Arzu Teyze’nin çocukları Amasra’ya denize götürmesiyle gerçekleşiyor. Orada Berk’in sınıf arkadaşı Barış da ekibe dahil oluyor. Barış ile Seda kayalığın dibine dalıp suyun altının da tadını çıkarırlarken, Seda kayalıkların dibinden gelen bir ışık fark eder. Daha sonra Barış’la tekrar aynı yere daldıklarında orada bütün dünyadan yalıtılmış, kimse tarafından yüzyıllardır görülmemiş bir mağara keşfederler. 

TARİHÎ KONAĞIN GİZEMİ, Tarık Demirkan, Resimleyen: Yusuf Tansu Özel, Can Çocuk, 2023

Mağaranın içinde gezerken Seda’nın ayağına batmasıyla bulduğu metal bir yüzük ise hem onları hem de biz okurları Amasra’ya adını veren Prenses Amastris’in peşinde tarihî bir yolculuğa çıkarır. Asırlardır Amasra’da Prenses’e dair anlatılan efsaneler gerçek olabilir mi? Amastris’in anlatıldığı gibi gizli bir hazinesi olabilir mi? Bu soruların peşinde nefes almaksızın koşan kahramanlarımız bir gizemin perdesini kaldırırlarken aynı zamanda boylarını fersah fersah aşacak bir belaya da davetiye çıkartıyor olabilirler mi?

Elde ettikleri bulguları ebeveynleri ve polisle paylaşmak yerine bir başlarına bu büyük maceraya atılmaya karar veren kahramanlarımız bir gece gizli bir hazine arama topluluğu kurarlar: Defineci Beşliler. Yalnız bu topluluğun, tıpkı “Üç Silahşörler”in dördüncü üyesi olan D’Artagnan’ı gibi, altıncı bir üyesi daha vardır: Daha tüylü, daha sevimli ve biraz daha salyalı Vanilya. Hazineye ulaşmak, hazineye ulaşırken kötü adamlardan korunabilmek için her birinin kendi yeteneğini ortaya koyarak gruba katkıda bulunduğu altı kişilik bir hazine bulma ve kurtarma timidir “Defineci Beşliler.”

Bundan sonra olup biteni elbette okur eline kitabı alıp sessiz bir köşeye çekilerek kendisi bulmalıdır. Tarık Demirkan’ın pastoral anlatımı içinde o bütün gizemlerin çözüldüğü final ânına ise bir solukta ulaşacağı aşikâr.