Hatay’da ve özelinde Defne’de “Sorumluluk Çağrısı” yaparken kırmızı çizgileri olan, işte “Benim partim, benim anlayışım olsun” gibi bir dayatma içinde değiliz. Sorumluluğumuz; evini, sevdiklerini, yakınlarını, anılarını, şehrini kaybeden bu halkın çıkarlarını, geleceğini, yaşamını savunmasını sağlamak.

Defne’de yerel yönetim iktidarı halkın

Serbay Mansuroğlu - SOL Parti Hatay İl Yöneticisi

Hatay Defne Büyükçat Köyü Atlas Pastanesi’nin önü. Üretici buluşması… 6 Şubat depreminden sonra her gün yaptığımız gibi; dayanışma pratiklerini tartışıyor, birlikte karar alıyor, birlikte harekete geçiyoruz.  

“Mandalinalar dalında kaldı. Toplayan dere yatağına döktü. Karaçay çayı boydan boya turuncu… Şehirde iş yok. Köyde ne ektiysek para etmez, masrafını çıkarmaz oldu” diye anlatıyor Onur Duran. Konu yerel seçimlere geliyor. Ekliyor: Bu böyle gitmez.  

Dayanışma Gönüllüleri’nden Can Hasanoğlu, Dayanışma Kooperatifi tarifi yapıyor… Cuma öğleden sonra o buluşmadan bu yazıya… Hatay’da ilçe ilçe, mahalle mahalle, köy köy 10 aydır yaptığımız buluşmalarda bu şehri yeniden ayağa kaldırmanın, yeni bir model, alternatif, sosyal adalete, eşitliğe dayalı, ekolojik ilkeleri kural bilen bir şehrin nüvelerini nasıl inşa edeceğimizi pratik faaliyetlerle birlikte tartışıyoruz.   

BU ENKAZI BİRLİKTE KALDIRALIM 

Genel seçimlerin ardından doğal olarak 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçime dair bir gündem oluşmaya başladı Defne’de; çünkü depremin yol açtığı, acil çözüm bekleyen sorunlar var.  

Mayısta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir “değişim” bekleniyordu. Değişim beklentisi gerçekleşmeyince seçimden sonra yıkımın en çok yaşandığı Defne başta olmak üzere Antakya, Samandağ, Arsuz ve İskenderun’da yani Hatay’ın genelinde depremin ilk ânından itibaren sahada çalışan, örgütlü davranan, halkla dayanışan, halkın içinde bulunduğu sorunların nasıl çözüleceğini halka gösteren bir hareketin yerel taşıyıcıları olarak yapılacak yerel seçim sürecini ele aldık. Umutsuzluğa kapılmak olmazdı. Bunun için “Sorumluluğa Çağrı” bildirgesi hazırladık. Bu çağrının muhatapları da tabii ki hem sol partiler hem de halkın kendisiydi aslında: “Gelin, hem Defne’yi hem de Hatay’ı, nerede yapabiliyorsak orada, bu enkazı da bu şehri de birlikte kaldıralım.”  

RANTA KARŞI BİR ARADA 

Depremden sonra hem merkezî iktidar hem de yerel iktidar burada yaşanılan sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldı. Depremin olduğu tarihin üzerinden 10 ay geçmiş hâlâ insanların en temel ihtiyaçlarını konuşuyoruz. 

Bu sorunları da gören bir yerden “Sorumluluğa Çağrı”mız oldu 13 Eylül’de. Bu metni kent kamuoyuyla paylaştık. Bu sadece bir partinin meselesi değildir. Bu, burada yaşayan herkesin meselesidir. Yani burayı bir rant alanı olarak görmeyen, burada ihalelerden nasıl para kazanırım ya da belediyenin gelirlerini nasıl kendi aramızda paylaşırız diye düşünenlerin dışında bu kentle çıkarsız bağ kuran herkesle birlikte olacağımız bir oluşumu hedeflediğimizi ifade ettik.  

Bu kent ile gerçekten çıkar ilişkisi dışında emekten, özgürlükten, demokrasiden yana bir bağı olan, bu kenti seven, bu kenti gerçekten ayağa kaldırmak için çalıştığını düşündüğümüz kişi ve oluşumlar ile bir biçimde görüşmelerimiz oldu. 

CHP dışında kalan 18 siyasi parti, demokratik kitle örgütü, kurum bu cumartesi-pazar çağrı kapsamında “Yerel Yönetim Çalıştayı”nda bir arada hareket ediyor. Evet “CHP yok. Çünkü burada, Hatay’da hem büyükşehir belediyesi hem de Defne Belediyesi’nin depremden sonraki süreçte kötü bir sınav verdiğini gördük. Bu kentin depreme hazırlıksız yakalanmasında hiç şüphesiz hem mevcut Defne Belediyesi’nin hem de Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin de ihmalleri var. Bu binalara verilen imar ruhsatlarının hepsinin altında bu belediyelerin de imzaları var. Bu kadar binanın yıkıldığı, bunca insanın hayatını kaybettiği, engelli kaldığı, cenazelerin bulunmayıp kaybolduğu yerde tek bir kişinin bile istifası yok.” 

KENT YÖNETİMİ BAŞARISIZ 

Hatay 2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasası ile birlikte büyükşehir oldu. İki dönemdir Hatay Büyükşehir Belediye seçimini kazanıyor CHP. Aynı CHP, Defne Belediyesi’ni yönetiyor. Aradan 10 yıla yakın bir süre geçmesine karşın CHP yönetiminin Defne’yi modern, çağdaş bir şehre dönüştüremediğini, altyapıyı yapamadığını, sosyal ve kültürel katılımla kenti zenginleştiremediğini görüyoruz. 

Bu sorumluluğumuz gereği depremin ilk ânından itibaren çok kısıtlı olanaklara rağmen çok büyük bir özveriyle inisiyatif alan insanlarla ve örgütlü yapılarla birlikte yürüme kararı verdik; böyle bir yolda yürümek istiyoruz. Bu yolun başındayız... Defne yerel seçimlere giderken Türkiye’ye model olsun istiyoruz. 

Derdimiz ortaklaşabileceğimiz ilkeler, program ve aday ile seçime gitmektir. Halkın kendi çıkarları için yerel yönetim iktidarını istiyoruz. Bağımsız olarak ya da bir parti çatısı altında girmek tartışılır. Bizim için ise bu meclisleşmiş yapılar eğer Sol Parti’ye bu çerçevede bir sorumluluk verirse biz bu sorumluluktan kaçmayız. Adayı da konuşuruz. Bu konularda bir sıkıntı olmaz. Eğer “işte burada var olan EMEK PARTİSİ, TİP ya da HEDEP ile seçime girelim, bu parti ile seçimi daha rahat kazanırız” önerisi gelirse onu da konuşmaya hazırız. Biz “Sorumluluk Çağrısı” yaparken kırmızı çizgileri olan, işte “Benim partim, benim düşüncem, benim anlayışım olsun” gibi bir dayatma içinde değildik. Sorumluluğumuz; evini, sevdiklerini, yakınlarını, anılarını, şehrini kaybeden bu halkın çıkarlarını, yaşamını savunmasını sağlamak.  

İKİLİ HEDEF OLMALIDIR 

Önümüzdeki yerel seçim sürecine ilişkin yürütülen çalışmalar anlamında Defne şu an bir örnektir. Tüm Türkiye’de yapılabilen yerlerde bunun yapılması gerekiyor. Hedef; emekten, özgürlükten yana olan siyasi partilerle, oluşumlarla, demokratik kitle örgütleriyle hareket edip önümüzdeki yerel seçim sürecinde mevcut siyasal iktidarın geriletilmesi doğrultusunda hareket etmek, ikincisi yaşadıkları kentin var olan sorunlarını o kentte yaşayanlarca çözülmesini sağlayacak bir anlayışı, ortaklaşmayı, meclisleşmeyi ortaya koymaktır. Bunun için siyasi partilerin Ankara’dan kuracakları ittifaklar yerine her yerelin kendine özgü yapısıyla, bileşenleriyle bu sürecin aşağıdan halkla birlikte örgütlenmesi gerekir.