İzmir Foça sahillerinde her yaz görülen denizanası popülasyonunda bu sene yoğun bir artış gözlemlendi. Bölge sakinleri ve turistler tedirgin. Deniz sağlığının kötüye gittiğini vurgulayan Prof. Dr. Doğan Yaşar, denizlerin kirliliğine dikkat çekerek, acil önlem istedi.

Denizanaları deniz kirliliğinin habercisi
Fotoğraf: İHA

Zeynep KALYONCU

İzmir’in Foça ilçesinde her sene yaz aylarında görülen denizanaları, bu yıl kıyılarda daha fazla görüldü. 20 gündür kıyılarda bulunan denizanaları, bölge sakinleri ve turistleri tedirgin ederken, yurttaşlar bu sürede denize giremedi. 

Uzmanlar da küresel ısınmaya bağlı gelişen sıcaklıkların artışı ve atık su arıtma tesislerinin yetersizliğinin deniz popülasyonunda olumsuz değişimlere sebep olduğunu söylüyor. 

Rüzgâr ve akıntıyla koylara gelen denizanalarının yoğunluğunun ilk nedeninin deniz kirliliği olduğunu söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar şunları dile getirdi: “Denizanasıyla denizde karşılaşmak doğal. Ancak bu kadar ciddi sayıda görülmesi normal değil. Bunun ilk sebebi denize fazla miktarda besleyici elementin girmesi ve aşırı sıcaklıklar olarak gösterilebilir. Deniz anaları artışı deniz kirliliğinin en basitidir. Balık ölümleriyle sonuçlanan plankton, deniz marulu patlamaları gibi ağır sonuçları olan kirliliklerdir. Aşırı sıcaklarla beraber kirliliğin artışı ise beraberinde plankton, deniz marulu ve denizanası yoğunluğunu getirir. Bu yoğunluk akabinde denizanasıyla cilt teması olması riskli bir durum oluşturabilir. Cildi yakar, bazı türler ise zehirlidir. Denizanası görüldüğü yerde denizden uzak durmakta fayda var.” 

Atık suların arıtılmadan denizlere boşaltılmasının olumsuz sonuçlarını vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, “Ege kıyıları bu problemle uğraşıyor. Denizleri foseptik olarak kullanıyoruz. Atık suyumuzu arıtmadan denize veriyoruz. Her şeyi denizlere boşaltıyoruz. Bu durum bir anda besleyici element sayısını artırdığı için ortamdaki canlı popülasyonunda değişmeler veya artışlar gözlemleniyor. Arıtma tesislerini çalıştırmamız lazım. Gerekirse devlet arıtma tesislerini sübvanse etmeli. Arıtma tesisleri düzgünce çalışmazsa eğer işin sonu çok kötü bir yere gidiyor” dedi. 

Sadece Ege’de değil, Türkiye genelinde de arıtma tesislerinin sorunlu olduğundan bahseden Prof. Dr. Yaşar, “İzmir Körfezi’nde arıtma tesisleri var ancak zaman zaman ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Kaçak atık su girişleri hâlâ mevcut. Hatta bütün Türkiye’de mevcut. Fethiye’de ve çevresinde çok ciddi plankton ve müsilaj patlamaları var. Tek neden kirlilik. 1992’de Marmara’da müsilajın patlama nedeni de kirlilikti. Atık suyun çok ciddi bir kısmı arıtılmadan denize veriliyor. 2007’de Marmara’dan ciddi bir uyarı daha geldi ama biz bu uyarıları dikkate almadık. Şu an arıtma tesislerinin artışına daha çok önem verilmeye başlandı. Zararın neresinden dönersek kârdır” diye konuştu.

Su kullanımı, deniz kirliliği ve yaşanan doğa olayları hakkında bilinçlendirilmenin öneminin altını çizen Prof. Dr. Yaşar, “22 Mart, Dünya Su günüdür. Neden doğamıza sadece özel günlerde duyarlıyız? Bunun önemini her gün hatırlamamız gerekiyor. Bu konularla ilgili eğitimin anaokulunda başlaması lazım” ifadelerini kullandı.

PLAJLAR BOŞ KALDI

Foça’da denizanaları nedeniyle yurttaşlar denize girmemeyi tercih ediyor. Bu durum plajları boşaltırken, denizanalarına temas nedeniyle hastanelere başvuruları da artırdı. Yüzerken kızı denizanası ile temas eden Fahriye Sezer, "Her sezon gönül rahatlığı ile denize girebiliyorduk; fakat bu sene denizanası istilası oldu. Denizanası kızıma denk geldi, yüzerken ayağının altından çıkardılar. Denizden çıkarırlarken bütün vücudunda kızarık yaralar oluştu. Krem sürdük bir gün sonra atlattık; fakat bir daha denize giremedik" diye konuştu.