Kadınların kendi aralarında erkeklerden, erkeklerin de kadınlardan sık sık konuştuğu bir sır değildir.

Sevgili Hakan,

Kadınların kendi aralarında erkeklerden, erkeklerin de kadınlardan sık sık konuştuğu bir sır değildir. Gerçi arada çoğu kez önemli bir ayrım vardır. Kadınların konu ve üsluplarında birçok farklılık bulunurken, erkek sohbetlerinin büyük çoğunluğu birbirine benzer ve burada yazılmayacak kadar “açık” olma eğilimindedir.

Şöyle bir sahne düşün. Herhangi bir ülkede iki erkek bir kenarda aylak aylak oturmuş sohbet ediyor olsunlar. Neresi olsun?.. Örneğin, Ukrayna’da, başkent Kiev’de konuşuyor olsunlar. Adamlar konuşurken önlerinden güzel kızlar geçsin. Kızların etekleri kısa, bacakları güzel olsun…

Bu sahneden önce erkeklerin neden bahsettiklerini bilmiyoruz; belki politikadan, belki futboldan, belki de yine “bu konudan”… Ama bu sahneyle birlikte konuşmanın seyrini tahmin edebiliyoruz…

Biz yine de iyimserliği elden bırakmadan, bunun nispeten düzeyli bir sohbet olduğunu tasavvur edelim. Erkeklerden biri kızların ne kadar çekici, eteklerinin ne kadar kısa, bacaklarının da ne kadar düzgün olduğundan söz etsin.

Yanındaki de bir of çekerek şöyle desin:

- Havalar güzelleşince kestaneler ve kadınlar çiçek açacak. Ve Ukrayna şehirlerinde kadınlar soyunmaya başlayacak. Bu güzelliği görmek ne kadar harika bir şeydir!..

*      *      *

Bunu diyen, mesela, 60 yaşında, Donets Bölgesi’nden bir köylü olsun. Uzun boylu, yakışıklıca, ama artık biraz “ahı gitmiş, vahı kalmış” tipten bir adam…

Olamaz mı? Olur elbet.

Erkek sohbeti! Adam 60 yaşında belki, ama söyleyiverdi işte. Belki gençliği aklına geldi. Belki heveslendi. Belki içinden geldi...

Haydi varmayalım üzerine bugün. Bırakalım, demiş olsun…

Ama bizim bırakmamızla olmuyor ki.

Sözünü ettiğimiz adam, aynen yukarıda yazan cümleleri dile getirdi. Ama önemli bir farkla. Daha doğrusu iki farkla:

Birincisi, Donetsli uzun boylu köylü bu cümleleri, geçenlerde Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun bir toplantısında tribünlerden söyledi.

İkincisi, bu 60 yaşındaki adam, Ukrayna Devlet Başkanı. Ve ülkesine yabancı sermaye çekmeye çalışırken, gelecek yıl Polonya ile birlikte Ukrayna’da yapılacak olan UEFA EURO 2012 Futbol Şampiyonası’nın reklamını yapmak için aynen bu sözleri ediverdi:

- Havalar güzelleşince kestaneler ve kadınlar çiçek açacak. Ve Ukrayna şehirlerinde kadınlar soyunmaya başlayacak. Bu güzelliği görmek ne kadar harika bir şeydir!..

*      *      *

Olmaz! Bu kadarı da olmaz! Pes vallahi!

Viktor Yanukoviç bu hatayı nasıl yaptı? Acaba o sırada içkili miydi? (Aynı konuşmada Ukraynaca bir sloganı ancak üçüncü denemede söyleyebildi ve Çek Cumhuriyeti’ne de “Çekoslovakya” dedi.) Sanmam.

Herhalde “bir şirinlik” yapmak istedi.

Ve “Haydi millet, seneye bize, maça gelin. Gelirken de yanınızda bol para getirin. Getirin ki ekonomimiz canlansın.” demeye çalışırken, futbolun cazibesine, en az onun kadar büyük bir çekicilik daha ekledi: “Bizim kadınlarımız da çok güzeldir ha! Hele sıcak havalarda öyle bir soyunurlar ki!..”

Bu sözleri herkes bir şekilde yorumladı. Bana diyecek bir şey kalmadı. İstersen kısaca “rezalet” deyip Ukraynalı milletvekili, sosyolog, gazeteci kadınların tepkilerinden örnekler aktarayım:

- Koskoca Devlet Başkanı seks turizmini teşvik edici sözler sarf ediyor. Yanukoviç’in yaptığı, cinsiyet ayrımcılığı ve kadınları (cazip) bir nesne gibi göstermekten başka bir şey değil…

- Bu sözler Ukrayna’da, hatta genel olarak eski Sovyetler’de devletin cinsiyet eşitliği konusundaki politikasının bir yansımasıdır. Ahlaki açıdan bu sözler son derece yanlıştır. Başkan, “eğlence düşkünlüğünü” sergilemiş, kadını toplumun eşit haklı parçası olarak gören Batı’yı şoke etmiştir. Kadın bir çiçek veya dekor değildir…

- Yanukoviç, Ukrayna kadınlarının vücutlarının, yüzlerinin, ciltlerinin, göğüslerinin, bacaklarının, örneğin, İsviçreli, Alman veya Belçikalı kadınlardan daha fazla haz vereceğini ima ederek, fiilen uluslararası fuhuşu kaşımıştır. Bu arada insan ticaretinin en zayıf halkalarından birinin neden Ukrayna olduğu da artık hiç kimse için şaşırtıcı değil…

*      *      *

Daha önce bir mektubumu ayırdığım Femen örgütü Yanukoviç’in kadın çıplaklığını övdüğü bu sözleri protesto etmek için Kiev’de bir gösteri düzenledi. Tabii yine kullandığı ana yöntem “soyunmak” ve pankart açmaktı. Ellerindeki pankartlardan biri “Ukrayna genelev değildir” idi.

Bu arada bir başka örgüt de Devlet Başkanlığı İdari binası önünde düzenlediği mitingle, Lyudmila Yanukoviç’in (Başkan’ın eşi) “kurtarılması” çağrısı yaptı.

Bazı politikacılar ve gazeteciler ise Yanukoviç’i ya açıkça destekledi veya (çoğunlukla) işi şakaya vurarak onu aklamaya çalıştı. Örneğin, eski liderlerden Kravçuk, “Ne yapalım yani! Yanukoviç meğerse kadınları paltolu değil paltosuz seviyormuş. Hatalı bir söz etti. Ama o kadar büyütmeye de değmez.”

 

*      *      *
Benim aklıma ise birkaç şey geldi.
Birincisi yine bir “şaka”. Biliyorsun, 2000-2007 yılları arasında Devlet İsrail Başkanı olan Moşe Katsav, geçenlerde cinsel taciz ve tecavüzden suçlu bulundu. (Bu, medyanın yeterince görmediği büyük bir hukuk zaferi aslında.) Yıllar önce, olayın basına yansımasından sonra ve dava açılmadan önce Putin, bir basın toplantısında erkeksi bir gülüşle İsrailli (erkek) yurttaşlara yönelik olarak, “Vay be, lideriniz ne erkekmiş meğer!” diye bir şaka yapmıştı…
Birkaç gün önce Rusya Federasyonu’na bağlı Çeçenistan Cumhuriyeti’nin Başkanı Kadirov, “Kadınlar açık saçık giyinirlerse erkekleri tahrik ederler; ortaya çıkabilecek suçlardan da en çok kendileri sorumlu olurlar” diye demeç verdi…
Bir Rus dergisi şöyle yazmıştı: “Artık dünyada Rusya’nın simgesi yalnızca votka ve havyar değildir; Rus kadını da Rusya’nın simgelerindendir...”
Ve reklamlar… Malûm konu yani. Bir buzdolabı, elektrikli fırın, otomobil veya çikolata reklamı. Fazla söz yok. Yalnızca ürün var ve yanında da bir kadın. Güzel bir kadın elbette. Hani şu “havalar güzelleşince kestanelerle birlikte çiçek açacak ve soyunarak ‘yatırımcılara’ harika duygular yaşatacak” türden…
Sevgiyle kal.
Nataşa