Hrant Dink Davası’nın 6. duruşmasını bu kez mahkemeye tanık olanlar üzerinden değil doğrudan izleme olanağına sahiptik. Davanın 1 numaralı sanığı ve tetikçi O.S artık Ogün...

Hrant Dink Davası’nın 6. duruşmasını bu kez mahkemeye tanık olanlar üzerinden değil  doğrudan izleme olanağına sahiptik. Davanın 1 numaralı sanığı ve tetikçi O.S artık Ogün Samast olmuştu.18 yaşını doldurduğu için artık mahkemeler açık olarak yapılabilecek ismi de açık olarak yazılabilecekti.

Ancak 6. duruşmada mahkeme salonunun havası kalabalıktan, davanın havası da varılan noktadan çok ileri gidilememesinden dolayı sıkıntılıydı. Bu sıkıntı sanıklara da sirayet edince ortaya tuhaf manzaralar çıktı. Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve diğerleri mahkeme boyunca çok rahat görünüyorlardı. Hatta o kadar rahatlardı ki zaman zaman uyuklamayı ihmal etmediler; kafaları elleri arasında sanıklara ayrılan bölümde demirlere dayanarak kestirdiler.

 

SALONDAKİ LAKAYTLIK

Hem sanık hem de müdahil avukatların soruları sırasında birbirlerine laf atmaktan geri kalmadılar, avukatlarla en hafif tabirle gayri ciddi polemiğe girdiler. Hatta bazı diyaloglar gayri ciddi bile değildi.

Avukat Fuat Turgut’un Erhan Tuncel’e sorduğu  “Eskişehir’deki sevgilin İsrailli miydi?” sorusu ne kadar anlamsızsa Tuncel’in yanıtı da bir o kadar laubaliydi: “Evet sevgilim İsrail Cumhurbaşkanının kızıydı”. Bir başka soru: Agos’a girmeden önce seni Etyen Mahçupyan mı aradı?” Ogün Samast’ın yanıtı: “Hayır, Jenifer Lopez”.

Yasin Hayal mahkemenin bir aşamasında BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’na mesaj yollamayı da ihmal etmedi: “Muhsin Yazıcıoğlu’na selamlarımı yolluyorum Müslümanlar, Alperenler gönlünü ferah tutusun. BBP iktidara gelene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz”. Peki, bu ne anlama geliyordu. Samast, “ya ben dimdik ayaktayım. Yalnız bırakmayın” diyerek aba altından sopa gösteriyor, ya da “ beni terk ederseniz kendinize dikkat edin” demek istiyordu.

Mahkeme devam ederken sık sık tuvalete gidip gelen sanıklar, salona girerken Ogün Samast’ın salondaki bir kadını tehdit etmesi, kadının buna karşılık elini boğazına götürerek  soldan sağa doğru çekerek bıçak işareti yapması vs.

Salonda bulunan Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Cem Özdemir sabah seansı  gidişat konusunda şunları söylüyordu: “Çok gayri ciddi, çok laubali bir hava var. Belki ben Almanya’dan geldiğim için buradaki havayı bilmiyorum. Büyük bir karmaşa var. Eğer soruşturmada böyle devam ediyorsa durum hiç iç açıcı değil”.

Duruşmanın en önemli yanı Yasin Hayal’ın eniştesi Çoşkun İğci ifadesini yineledi. “Jandarma İstihbarat elemanlarına cinayeti önceden ihbar etmişti”. Jandarma astsubayların ifadeleri de bunu durumu doğrultuluyordu. Hatta astsubaylar üstlerine haber vermiş ancak Alay komutanı Ali Öz’ün bu ihbarı değerlendirmediği ve örttüğü iddia edilmişti. Ali Öz Trabzon’dan tayin edilince de astsubaylar durumu itiraf etmişlerdi. Polis muhbiri Erhan Tuncel de cinayeti işlenmeden önce 5-6 kez engellediğini ancak buna rağmen amiyane tabirle irtibatları tarafından “satıldığını” ima etti. Polisteki bağlantılarının kendisine güvence verip yarı yolda bıraktıklarını söylüyordu. Yani, olayın daha derin bağlantıları var derken bir yandan da o kişilerin isimlerini bilmediğini bazılarının kod adları ile tanındığını söylüyordu. Ama “ben önemli biriyim” demekten de çekinmiyordu. Uzun uzun ne anlama geldiği belli olmayan detaylar anlattı.

 

KÜÇÜK BALIK, BÜYÜK BALIK

Mahkeme heyeti karşısında rahat tavrı rahat anlatımı dikkat çekiyordu ama konuyu uzatıp anlamsız detaylara girince dakikalarca sonucu nereye varacağı belli olmayan sözlere Avukat Kezban Hatemi patladı. Hatemi mahkeme başkanından bağırarak müdahale etmesini istedi.  “Hakim bey bu saçmalıkları dinlemek zorunda değiliz. Lütfen nereye varacağı belli olmayan bu sözlere bir son ” demek zorunda kaldı.

Evet, mahkeme salonunda Hrant Dink’i öldüren ve azmettiren zanlılar vardı. Ama genel kanı salondaki sanık bölümde oturanların küçük balıklar olduğu yönündeydi. Büyük balıklara ulaşmadan herhangi bir sonuca varılamayacağı düşünüyordu Avukatlar birkaç kişinin mahkûm edilerek davanın belirsizliğe havale edilmesi endişesi taşıyor. Cinayetin uzantı ya da uzantılarının olup olmadığının ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu yüzden avukatlar bütün davaların birleştirilmesi ve İstanbul’da görülmesini talep etti.

Ne mi oldu? Talep reddedildi.

Ancak mahkemenin medyaya açıldığı ilk gündeki havanın önümüzdeki duruşmalarda da devam etmesi halinde bu davanın da tarihe havale edilen siyasi cinayetler rafındaki tozlu dosyalar arasında yer alacağı endişesi bir hayli yaygın.

Ancak, Hrant’ı katledenler, katledilmesine göz yuman zihniyet çok uzaklarda değil. Bu cinayetin bir tetikçi ile iki azmettiricinin işi olmadığını biliyoruz.