Geçen hafta BirGün gazetesinin basın yaşamında geride bıraktığı 4 yılın kutlaması vardı. Boğazın bütün güzelliğinin...

Geçen hafta BirGün gazetesinin basın yaşamında geride bıraktığı 4 yılın kutlaması vardı.

Boğazın bütün güzelliğinin serin bir haziran akşamında buluşması kutlamaya bir başka keyif katmıştı. Acı ve tatlı günleri dolu dolu yaşamış çalışanları, okurlarıyla buluşarak gönüllerince eğlendiler gece boyunca. Özgür, bağımsız ve objektif haberciliğin kalesi BirGün mücadelesine devam edeceğini bir kez daha haykırıyordu Livaneli'nin okuduğu Nazım dizelerinden oluşan şarkılarla. Bülent Ortaçgil, Aylin, Babazula konserin diğer ağır toplarıydı. Binlerce kişi genciyle yaşlısıyla şarkılara eşlik etti. Kol kola halaylar çekerek dostluğu ve kardeşliği doyasıya yaşadılar. Ben de bu şahsiyetli gazetenin mensubu olduğum için gurur duydum.

YİNE BİR SPOR SKANDALİ
Hafta olmasın ki sporda yakışıksız haberler eksik olmasın. Hatırlayacaksınız geçen haftaki yazımda Süreyya Ayhan gizliliğinin açığa kavuşması gerektiğinin altını çizmiştim. Neyse ki Tayfun Bayındır ve Gökhan Türe gibi gazeteci kardeşlerimiz de var aramızda. Süreyya'nın, daha doğrusu Yücel Kop'un foyası çıktı. Önemli bir yarışma öncesi bir sporcu neden sakatlanır;

1- İdman programı yanlış yapılmıştır.

2- Sporcu sürantrene olmuştur.

3- Yanlış beslenmiştir.

4- Hazırlık kampının yeri yanlış seçilmiştir. Süreyya'nın sakatlığı belki çok önemli değildir ama, iki senedir büyük bir gizlilik içerisinde yapılan hazırlık çalışmaları sonunda harcanan paralara mı yoksa ülkeye getireceği madalyaya mı yanalım? Bundan sonraki hedef olimpiyatlarmış. Pişkinliğin daniskası bu. Süreyya 'antrenör-me-najer-koca' nın yerine kendisine dünya rekoru ve olimpiyat madalyası getirecek bir başarılı bir atletizm antrenörü bulmazsa son yıllarına geldiği kariyeri hüsranla bitecek bizden söylemesi.