Yayımlanan yeni bir rapor; İngiltere’nin en büyük iki petrol şirketinin hissedarlarının, Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı 2015 yılında bu yana devasa kazanç artışı yaşadıklarını ortaya koydu. Corporate Watch sözcüsü, “113 milyar sterlinlik ödeme yenilenebilir enerjiye harcansaydı şimdiye kadar bir devrime tanıklık etmiştik” diyor.

Dünya yanarken petrol kazandırıyor
Fotoğraf: Freepik

New Internationalist Editörleri

İklim değişikliğinden dolayı ortalama sıcaklıklar artıyor, gıda fiyatları yükseliyor. Henüz yeni yayımlanan bir rapora göre ise BP ve Shell firmalarının hissedarlarının elde ettikleri “nakit getiriler” daha önce hiç görülmemiş düzeylere ulaştı. Raporu kaleme alanlar, S&P Capital IQ veritabanını analiz ediyorlar ve İngiltere’de faaliyet yürüten başlıca petrol şirketlerinin hissedarlarına yapılan ödemelere yoğunlaşıyorlar. Rapora göre, Paris İklim Anlaşması’nın Aralık 2015’te imzalanmasından bu yana BP ve Shell hissedarlarına toplam 131 milyar sterlin temettü ve hisse geri alım ücreti ödendi. BP hissedarlarının senelik nakit kazancı neredeyse üç katına çıktı (yüzde 240 artış gösterdi). BP ve Shell’de en fazla hisseye sahip olan 8 büyük yatırımcının hisse varlıklarını artırdıkları ve bu sayede toplam 28,7 milyar sterlin gelir elde ettikleri söyleniyor.

Raporun yazarlarından ve aynı zamanda İklim Suçları ve İklim Adaleti Merkezi’nin direktörlüğünü yapan David Whyte, “Dünya yanıyor, fosil yakıt sektörüne yatırım yapan hissedarlar ise rekor kazançlar elde ediyor” diyor. “Bu raporu dikkate aldığımızda görüyoruz ki, petrol akışını durdurmak istiyorsak, varlıklı yatırımcılara sağladığı yatırım gelirlerini de durdurmalıyız.”

FONLAR SAYESİNDE

Rapora göre Shell ve BP’nin en büyük hisse yatırımcıları varlık yönetim şirketi BlackRock, fon yöneticisi Vanguard, State Street ve yatırım bankası UBS.

Yazarlar, yatırımcıların fosil yakıtı şirketlerinden servet elde etmesinin büyük oranda borsa yatırım fonları sayesinde mümkün olduğunu söylüyorlar. Bu tür yatırım enstrümanları S&P500, Nasdaq, Dow Jones ve diğer borsalar gibi endekslere dayalı oluyor. Genellikle “ortalama vatandaş” için zahmetsiz yatırım aracı oldukları söyleniyor. Çünkü yatırımcılar fonlar sayesinde tek bir şirkete değil, farklı şirket gruplarına yatırım yapabiliyorlar ve bunun daha az risk içerdiği söyleniyor.

Tabii fonların hangi şirketleri içerdikleri zaman zaman gözden kaçabiliyor - Shell ve BP gibi fosil yakıt devleti de bu fonların bir parçası olabiliyor. Fosil yakıt sektörünün senelik iş hacmi, tam 15 trilyon dolar.

Rapor, Shell firmasında yüzde beşten, BP’de ise yüzde ondan fazla hissesi olan tek yatırımcının BlackRock olduğunu söylüyor.

KÂRLARI KATBEKAT ARTTI

Corporate Watch sözcüsü tarafından yayımlanan basın bildirisinde, “BP ve Shell’e yatırım yapanlar, Paris Antlaşması’nın imzalanmasından bu yana elde ettikleri gelirleri üç kat artırdılar” deniyor. Şirketleri yakından takip eden İngiltere merkezli kuruluş, halkın şirketlere ve kapitalizme karşı çıkması için faaliyet yürütüyor. Kuruluşun sözcüsü aynı zamanda, “Bu firmaların iklim değişikliği alanında olumlu bir şeyler yaptıklarına dair yanılsama içindeyseniz, bu rapor fikrinizi değiştirmeli” diyor.  

Raporun yazarları, hissedarlara aktarılan kaynaklarla “başka ne yapılabileceğine” de kısa bir bakış atıyorlar. Örneğin, İngiltere’de sosyal bakım hizmetlerinin 13 milyar sterlin ödenek açığı olduğundan söz ediyorlar. Bu miktar BP ve Shell’in hissedarlarına yaptığı ödemenin onda birine denk. Diğer bir örneğe göre, hissedarlara yapılan ödemelerle İngiltere’deki 13 milyon evin çatısına güneş paneli takılabilirdi.

Corporate Watch sözcüsü, “Paris Anlaşması’ndan bu yana yapılan 113 milyar sterlinlik ödeme yenilenebilir enerjiler alanında harcansaydı şimdiye kadar bir devrime tanıklık etmiştik” diyor. “Enerji kaynaklarımızı değiştirmiş, gerçek enerji güvenliğine doğru büyük adımlar atmış olabilirdik” diye ekliyor.

Ayrıca rapor, önde gelen yatırımcıların “Çevre ve Sosyal Yönetim” alanındaki stratejilerini de yakından inceliyor ve “fosil yakıt sektörüne yapılan yatırımların azaltılması” ile “iklim değişikliğine piyasa temelli çözümler” geliştirilmesi hedeflerini sorguluyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: New Internationalist