Bu gecikmiş bir yazı aslında.

Bu gecikmiş bir yazı aslında. TFF’nin sözde şiddeti önlemeye yönelik icraatlerinden e-bilet uygulaması epeyi uzun zamandır plan halindeydi, gümbür gümbür geliyordu. Ancak memlekette ortalama bir soruna zamanında tepki vermek ve vermeye devam etmeye çalışmak da ayrıca çaba gerektiriyor. Zira siz nisan ayında yürürlüğe girecek bu konuya tepki vermeye, atıyorum, geçen kasım ayında başlamaya kalksaydınız, illa ki çok daha öncelikli bir milyon tane şey olmaktaydı o sıralarda ülkenin zıvanadan çıkmış gündeminde! O yüzden bu tepkiyi anca “sırası” geldiğinde gösterebiliyorsunuz.
Tanıtımı Passolig adıyla yapılmaya başlanan sistemin şu ana kadarki pazarlama politikası sözde avantajlara odaklı. Normalde takip, daha doğrusu fişlemeyi mümkün kılmak üzerine kurulu sistem şu ana kadar kredi kartı gibi pazarlanıyor. Neden onca karta o kadar çok para ödeyelimmiş, bununla bilet alınca kulübümüze de para kazandıracakmışız, ünlü markalardan “akıllara durgunluk veren” (ifade aynen bu) indirimler kazanacakmışız. Yaşasınmış! Taraftarlar kartlarını kendi okutup statlara daha hızlı girebileceklermiş. Bunu okuyunca benim aklıma doğrudan “Kapıda kendi kartımı kendim okutup gireceksem, herhangi bir kontrol noktasında kartla kimlik uyumu kontrol edilmeyecek mi? O zaman nasıl bir kontrol sağlayacak” sorusu geliyor.
“Kendi koltuğunuzda oturarak, herhangi bir olumsuzluğa maruz kalmadan, sevdikleriniz ile birlikte rahat ve medeni bir şekilde maç izlemenin keyfini yaşarsınız” denilmiş sitesinde. Benim kafam karışıyor. Bu güvenlik sağlamak içinse, ben “sevdiklerimle birlikte” maç izlemek için bilet almaya kalktığımda “sevdiklerim”in de bu karta sahip olması gerekmeyecek mi? Ben bir kartla kaç bilet alabileceğim? Bir karta bir biletse, benim 3-4 tane yan yana bilet alabilme şansım olacak mı, her kart için ayrıca sisteme giriş yapmam gerekecekken? Yok bir kartla birden çok bilet alabileceksem o zaman diğerlerinin kim olduğu nasıl kontrol edilecek?
Tabii aslında bunlar “tatlı su taraftarı” soruları. Zira daha buralara gelmeden “Olmaz!” demek lazım. Daha doğrusu “Lazım-dı”, geç kaldık.
Bunun arkasındaki birincil işin statlara maç izlemek, takımlarını desteklemek için giden taraftara potansiyel suçlu gözüyle bakıldığı için önceden fişleme olduğu aşikar. “Maça mı geleceksin? Ver bakalım sen bütün bilgilerini bana da, canım sıkıldığında seni yavru kedi gibi alabileyim her nerede olursan ol”.
Üstüne, bunun arkasında bir de zorunlu rant yaratma sokulmuş. An itibariyle bu Passolig kartını almak için ödemeniz gereken bir meblağ var. Bunun “sadece” üçte birinin “kartları basan finansal kuruluş”a kalacağı söylenmiş. O finansal kuruluş tabii ki bir banka ve o banka da tabii ki bugünün Türkiye’sinin tahmin edeceğiniz tarafından.
İngilizce tabiriyle “şeker kapladıkları” şeyin altındaki ilaç olabildiğince acı. Her futbol taraftarına potansiyel suçlu muamelesi yapmaktan başka bir amacı yok. Bu uygulamanın stat içlerindeki nahoş tezahüratları veya herhangi saha içi olaylarını engelleyeceği, bunları azaltacağıyla ilgili öngörüleri ben paylaşmıyorum. Bunun birincil örneği de TFF’nin bu uygulamayla birlikte bütün kulüplere zorunlu kılmayı planladığı güvenlik kamera sistemine sahip olan ve Passolig’in getirdiğinin aynısına sahip fişlemeyi yarı-gönüllü bir taraftar kart üzerinden yapan Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın zırt pırt kapatılıyor olması. Bu sistemin yürürlüğe girmesiyle birlikte, gerçekten tribünlerde taşkınlık yapan taraftarların münferiden cezalandırılması ve bunun örnek teşkil etmesiyle tribünlerin “ehlileştirilmesi” planlanıyor olsaydı, bunu Saracoğlu’nda uygulamak mümkün olurdu. Ne de olsa Fenerbahçe böyle uygulamaların “pilot takımı” olmuştur hep! Ancak olmadı. Artık keyfekederliği çok da sorgulanır olmaktan çıkan saha kapatma cezalarından en çok mustarip Fenerbahçe’de bu yeni gelecek sistem epeyidir var yani. Niyet sadece bunları engellemek olsaydı o iş çoktan bitmişti. Ama niyet, kimbilir kaçıncı kez söylüyorum; o değil. Niyet giderek faşistleşen, giderek herkesi yanındakinden şüphe duymaya iten bir milli politikanın statların genetiğine kodlanması. Türk futbol taraftarı için bir kez daha, ama bu kez elzem bir nedenle birleşip  yüzde 100 boykot zamanı!