Geçen hafta bu köşeden Fenerbahçe Ülker'in Efes Pilsen karşısındaki başarısının en büyük sebebinin Aydın Örs gibi çok başarılı bir antrenöre sahip olması olduğunu belirtmiştim. Yazımı bitirirken Efes Pilsen'in...

Geçen hafta bu köşeden Fenerbahçe Ülker'in Efes Pilsen karşısındaki başarısının en büyük sebebinin Aydın Örs gibi çok başarılı bir antrenöre sahip olması olduğunu belirtmiştim. Yazımı bitirirken Efes Pilsen'in eski günlerine dönebilmesi için bazı değişiklikler yapması gerektiğinin altını çizmiştim. Efes yönetimi fazla gecikmedi ve hafta içinde Oktay Mahmuti ile yollarını ayırdı. Aslında Efes Pilsen bu operasyonu geçen senenin başında yapmalıydı. Ülker'e karşı 4-0 kaybedilen bir seriden sonra yapılacak en doğru işi yaptılar. Ancak yönetim bir sezon daha Oktay Mahmuti ile devam etmeyi uygun gördü ve yine o acı sonla karşılaştı. Şimdi Efes Pilsen yönetimi çok ince eleyip sık dokumalı ve Efes Pilsen'i Avrupa'da öncelikle başarıya götürebilecek bir antrenörü en kısa zamanda seçmeli. Çünkü işleri yeni hoca seçmekle bitmeyecek. Bu kadroda Efes'e yakışmayan oyuncuların yerine takımı Avrupa'da ve Türkiye'de başarıya götürecek oyuncuları transfer etmek için çalışmalara da bir an önce başlamaları gerekiyor. Zaten Efes Pilsen'de yıllardır bildiğimiz ekol ve disiplin ve basketbol kültürü oluşmuş durumda. Bu yapıya uyacak oyuncuları seçtikleri taktirde başarı onlar için pek uzakta olmayacaktır. Bazen bu gibi başarısızlıklar radikal değişiklikler yapıp daha başarılı olmak için faydalı oluyor. İki sezon üst üste şampiyonluğu kaybetmek Efes yönetimini nerelerde hata yaptıklarına dahil düşünme fırsatı verecektir. Yani bu durum onlar için büyük fırsat olacaktır.

Bana göre bu sezon Efes Pilsen'in şampiyonluğu kaçırmasında en büyük suçlu "ruhsuz" oyunculardır. Yıllardır basketbolün içindeyim şampiyonluk maçı oynayıp da bu kadar ruhsuz oyuncu kadrosunun bir arada toplandığı bir takım hiç görmemiştim. Tam 4 final maçı oynandı ve bütün maçlarda Efes'li oyuncuların yüzlerinde aynı ifade vardı. Bezmiş sanki maç bir an önce bitse de evlerimize gitsek halleri vardı. Böyle oyuncuların olduğu bir takımla maç kazanmak elbette mümkün olamazdı. Efes'li oyuncuların tersine Fenerbahçe'liler müthiş bir kazanma arzusu ile mücadele ettiler. Hepsinin daha yüzüne baktığınız zaman "biz bugün buraya maçı kazanmaya geldik" mesajını alabiliyordunuz. Zaten final maçlarına teknik taktikten daha çok oyuncuların maçı kazanma istek ve arzuları damgasını vurur. Konsatrasyonu en üst düzeydeki oyuncular kendilerine verilen taktikleri de en iyi şekilde uygularlar. Fenerbahçe Ülker'li oyuncularda bunu yaptı. Çok istediler. Mücadele ettiler. Her şeyden önce müthiş bir savunma yaptılar. Bu savunmaya bir de hücumdaki kişisel beceriler eklenince 100 . yılda şampiyonluk çok kolay geldi. Son maçta Abdi İpekçi'yi tıklım tıklım dolduran ve takımını en iyi şekilde destekleyen Fenerbahçe seyircisi tek kelime ile muhteşemdi. En büyük alkış ise son iki maçta ev sahibi olmalarına rağmen tüm tribünleri Fenerbahçe seyircisine açan Efes Pilsen yönetimi için. Ne kadar büyük bir takım olduklarını aldıkları bu cesur kararla kanıtlamış oldular.