Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) Hayır Platformu, Ziraat Mühendisleri Odası ve "Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu” tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Ekoloji Şenliği" 9 Kasım'da ba

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) Hayır Platformu, Ziraat Mühendisleri Odası ve "Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu” tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Ekoloji Şenliği" 9 Kasım'da başladı. Şenliğin bu yılki teması, "Tohum Yaşamdır, Tohumuna Sahip Çık" olarak belirlenmiş. Şenik, 9 -12 Kasım tarihleri arasında Alaşehir, Eşme, Salihli ve Sarıgöl’ün köylerinde gerçekleştiriliyor. Şenliğin ilki de geçen yıl Gökçeada'da düzenlenmişti.
Biliyorsunuz, çiftçiler, tarım üreticileri çok dertli. Hele son olarak Meclis’ten geçen “Tohumculuk Yasası” büyük bir yara daha açtı üreticilerin böğründe. Üzüm Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu’nun ifadesine göre durum çok vahim. Bakın, Çobanoğlu neler söylüyor: Bu düzenlemeyle Türkiye'nin bütün tohum ve gen kaynakları uluslararası sermayenin denetimine sunuldu. Kendi tohumumuzla üretim yapmak için bile uluslararası tekel konumunda olan bu firmalardan izin almak durumuna düşüyoruz. Çiftçi sendikaları ve uluslararası çiftçi örgütleri haklı olarak buna büyük tepki gösteriyor. Biz de bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Ekoloji Şenliği'nde bu nedenle konuyu öne çıkardık ve etkinliğin ana temasını 'Tohum Yaşamdır, Tohumuna Sahip Çık' olarak belirledik… "
Şenliğin ilk gününde konuşan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Prof.Dr. Kamil O. Sındır da yaptığı konuşmada, Tohumculuk Yasası’na değinerek; “Yıllardır tarım ilaçlarında,gübrede dışa bağımlılığın olduğunu, son yıllarda kısmen tohumda da dışa bağımlılık yaşandığını ancak çıkartılan ‘Tohum Yasası’ ile tohumda da tamamen dışa bağımlı hale gelineceğini,ülkede küçük çiftçiğin biteceğini” ifade etmiş.
Önümüzdeki günlerde, doğayı, çevreyi tüm canlılarıyla birlikte koruma mücadelesini çok daha zor günler bekliyor. Bu nedenle, aynı konuya odaklanmış değişik örgütlenmelerin bir arada durması ve bir arada mücadeleyi yükseltmeleri, birlikte davranmaları çok önem taşıyor.
İşte bu sorunların tam da üstüne denk gelen bir zaman diliminde düzenlenen “Ekoloji Şenliği” çok önemli bir etkinlik.
Şenliğin bir günü de tamamen ‘çevre sorunlarına’ ayrılmış. Bu da gösteriyor ki, sözünü ettiğim, ‘birlikte davranma’ çoktan yaşama geçmeye başlamış. Türkiye’de bir arada davranmanın geleneği pek yok ama, yaşam zorluyor… Şenlikte “Kışladağ Altın Madeninin Çevreye Etkileri” konulu bir panel de var. Bu ve benzeri etkinliklerin böylesi bir kapsayıcılıkta olması sevindirici tabii. Yaşamdan yana olanların, tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyanların bir arada olmaları, bir yanda durmaları çok önemli. Okuduysanız, Üzüm Sen’in açıklamalarında görmüşsünüzdür. Hatta konu soru önergesi olarak TBMM gündemine de geldi. Alaşehir ve Sarıgöl bölgelerinde bu yıl üzümlerde çok ciddi bir bozulma meydana gelmiş. ‘”Zehir saçan bölgedeki ‘altın madeni’ büyük bir sorun oluşturuyor” deniyordu açıklamada…

* * *
Ekoloji Şenliği’nin bir de ağız sulandıran yanı var ki hani, hiç sormayın. Programı okuyunca “orada olmak vardı” diye içimden geçmedi de değil yani. Köylüler ‘pekmez’ ve ‘pestil’ ile Foça karası üzümlerinden ‘ev şarabı’ yapımını misafirlere gösterecekler ve ikram edeceklermiş...
Ne diyelim. Afiyet olsun…