Mustafa Sönmez "Ekonominin yönelimi çarpık ve kopuk olunca, eğitim de popülist ve seçmen odaklı gelişince birbiriyle oturmayan durum oldu. Ekonomi bir şey talep ederken eğitimde öğrenciler başka bir yönde ilerledi. Sonucunda da ortada ekonominin talebinin çok üzerinde bir mezun kitle ortaya çıktı" diyor.

Ekonomi modeli rantiye istiyor

Y. Emre Ceren

Ekonomist Mustafa Sönmez ile ülke mahallinde bir tarafta gün geçtikçe büyüyen diplomalı işsizliği, öbür tarafta ise yeni yükselen mafya-çete zenginlerini yaratan ekonomi politik sistemi konuştuk. 

Üniversite, yüksek lisans doktora mezunlarına kadar uzanan okumuş kesimin son dönemde koşullarındaki kötüleşmeyi nasıl görüyorsunuz? 

Bunun esas temelinde ekonominin zeminindeki değişim belirleyici. Ekonominin zemininde öncelikle düşük ücret ve ranta dayalı bir yapı geçerli kılındı. Sanayileşme, tarım, üretim ve bunun teknoloji yoğun bir biçimini yaygınlaştıran bir ekonomi yerine yukarıdan rant dağıtan bir birikim sistemi tercih edildi. Böylece rant devşiren, yağmalayan bir ekonomi modeli hâkim kılındı. Burada özellikle özelleştirmelerle gelen politikalar ve dış kaynaklar da bu modelin tamamlayıcısı oldu. Böyle olunca da ekonominin işgücü kaba bir sanayi talebinden ziyade rant-inşaat odaklı büyümenin ihtiyaçlarına göre dönüştü. Bunu tamamlayan diğer faktörler de var tabii. 

Vasıfsız işgücü kullanan, çok kalifiye iş talep etmeyen sektörler üzerinden ekonomi büyürken bir yandan da ülkenin her yerinde üniversiteler açıldı. Dolayısıyla yurdun dört bir tarafına açılan üniversitelerle üniversitelerin birikimi eritildi. Sanki tüm lise mezunları yüksek öğretime erişebiliyor görüntüsü yaratıldı. Birçok taşra üniversitesinde tıp, mühendislik, mimarlık fakülteleri, teknoloji içeren bölümler açıldı. Öğrenciler yurt sathındaki bu hem devlet hem de vakıf üniversitelerine kayıt oldu. Görünüşte de yüksek eğitim diplomalı insan sayısı artmış göründü. Burada iki türlü çarpıklık var. Birincisi üniversitelerin verdiği eğitimin kalitesizliği. Diploması var ama eğitimi yok. İkincisi de bu diplomaların iş olarak karşılığı yok. Çok sayıda işsiz mimar, mühendis var ancak ekonomide bunu talep eden bir altyapı yok. Böyle olunca da hangi üniversiteden mezun olursa olsun gençler diplomalarıyla kalakaldılar. Ekonominin talep ettiği işgücü ise sürdürülen rant, inşaat, turizm odaklı. Bu sektörler ancak kendisine mezun devşirebildi. Geri kalanlar ise yoğun bir işsizlikle karşı karşıya kaldılar. Yurtdışına göç etme eğilimi arttı. Ekonominin yönelimi çarpık ve kopuk olunca, eğitim de popülist ve seçmen odaklı gelişince birbiriyle oturmayan bir durum ortaya çıktı. Ekonomi bir şey talep ederken eğitimde öğrenciler başka bir yönde ilerledi. Bunun sonucunda da ortada ekonominin talebinin çok üzerinde bir mezun kitle ortaya çıkınca da işverenler kendilerine göre en ucuz en itaatkâr olanlarını seçip kullandı, geri kalanlar da işsiz kaldı. Bu kadar ciddi iş arzı olunca da ücretler asgari seviyeye düştü. 

Gençlik içerisinde mafya-çeteleşme etkisi de bu dönemde bahsedilen sorunlardan. Özellikle son zamanlarda mafya-çeteleşmeler, aralarındaki husumetler ve siyasi ilişkileri çok sık karşımıza çıkıyor. Bu kesimlerde ciddi bir zenginleşme, ödedikleri abuk miktarda vergiler gündemden düşmüyor. Bunun sebeplerini neye bağlıyorsunuz? 

Yine bu AKP sisteminin ortaya çıkardığı bir başka anomali, yasama yürütme ve yargıyı tek elde toplamış olması. Yasama etkisizleştirildi, yargı yürütmenin altına girdi. Böyle olunca da kamu kaynaklarının bir azınlığın eline geçmesi ve kamu aleyhine kullanılmasının denetlenmesi zorlaşıyor. Hem meclis kamu kaynaklarını takip edemiyor, akıbetini sorgulayamıyor. Hem de yargı burada yaşanmış muhtemel usulsüzlükleri bağımsız bir biçimde ele alamıyor. Denetim de yargı da zedelendiği için özellikle kamu kaynakları üzerinde yağma aşağıdan yukarıya bütün zeminlerde, sektörlerde, sahalarda istismara açık hale geldi. Dolayısıyla bir ayağı AKP içerisinde olan çeteler türedi. Denetlenme ve yargılanma ihtimalini daha da etkisiz kılabilmek için yürütmeden güç alma ve böyle bir kurguyla yağmayı sürdürmek kolaylaştı, bugünkü yapılar ortaya çıktı. Bunlar bir şekilde kamufle oluyorlar. Zenginleşmelerini ticarete dayandırıyorlar ama neyin ticaretini yaptıkları sorgulandığında ya kamu varlıklarının –madenlerden kıyılara– yağmalanması ya da uyuşturucu ticareti ortaya çıkıyor. Yanı sıra ihale kurulunun işlevsizleştirilmesi ile kamuya mal ve hizmet satın alınmasında kayrılma, öncelik alma öne çıkan sebeplerden. 

Klasik bir sermaye-parti ilişkisinde partilerle sermaye arasında görece bir uzaklık vardır. Oysa AKP’de ise organik bir ilişki var. Zenginleşmek isteyenler mutlaka partili olma yoluna giriyorlar. Dolayısıyla AKP, diğer burjuva siyasi yönelimlerden farklı bir model ortaya koyuyor. Gerektiğinde kamu hizmetleri satın alınmasında, gerektiğinde yargı ve denetimi etkisiz kılmada parti çatısı altına girildiğinde inşaat rantından uyuşturucu işine kadar gidilebiliyor. Bunun sonucu olarak da bu şekilde farklı, yeni, yasadışı, kayrılmış, hukuka uymayan bir sermaye kesimi ortaya çıktı. Bunlar çeşitli kamuflajlar uygulasalar da temelde birçok kademede kayrılan gruplar olarak bu birikim sürecinde rol alıyorlar. Büyümeye çalışıyorlar, zaman zaman birbirlerinin ayağına basıyorlar. Son 20 senedir ülkeye hâkim olan sistemin ürettiği bir çıktı bu.