Koca bir yıl geride kalıyor… Koca olaylar, koca düş kırıklıkları ile… Nesinden ders

Koca bir yıl geride kalıyor… Koca olaylar, koca düş kırıklıkları ile…
Nesinden ders çıkarmalı…
Öyle benzer olaylar, öyle kötü kopyalar ki, örnek olsun istemem!
Üstü kalsın!
Bu yıl Maraş Katliamı anma günü Alevilerin ‘Yas-ı Matem’ine denk geldi.
Kerbela’dan Maraş Katliamı’na…
2 Temmuz Pir Sultan Vakfı, Ankara’da Maraş Katliamı’nı anıyor…
Oturumu yöneten: ‘Madımak Yangını’ndan kalanlardan Murtaza Demir.
Konuşmacılar: CHP K. Maraş Milletvekili Durdu Özpolat, katliam sırasında genç bir delikanlı olaylara tanıklığını aktarıyor. Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu ise faili bulunamayan katliamları anlatmakla yetinmeyip bir de ‘Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar’ kitabını yazıyor.
Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu Aksaçlı Bilge Şahhüseyinoğlu’nu dinlerken;  ‘Köy Enstitüleri’nin kapatılmasının bir başka katliam olduğunu görüyor insan.
K. Maraş Katliamı’ndan fotoğraf kareleri yansıyor:
“Dün komşumdu, sabah evimi yıktı.”
Ondaki tek kare fotoğraf Maraş Katliamı.
O tek karede koca bir spor salonunda yapılan duruşmanın fotoğrafı var.
Adana Spor Sergi Sarayı’nda ‘Maraş Olayları’ duruşması yapılıyor… Bir tarafta 900 tutuklu ve yüz tutuklu avukatı; öbür tarafta mağdurlar adına iki avukat… Mahkeme salonunda yansıyan bu fotoğraf bile yaşanan olayın ağırlığını anlatmaya yetiyor…
O günden sonra ondaki fotoğraf kareleri tekleşiyor…
Sanki tüm kareler siliniyor.
Donuyor…
Bir tek o kare kalıyor.
O karenin acısını aşma tesellisini başka tek kare fotoğraflarda buluyor.
O tek kareye başka tek kare fotoğraflar ekliyor.
Yıllar acı ve utanç çağrıştıran o tek fotoğraflarla akıyor.
O tek fotoğraf kareleri ile her yıl bir dolu anma karelerine akıyor.
1 Mayıs 1977 Taksim Katliamı.
24 Aralık 1978 Maraş Katliamı.
12 Eylül 1980 Darbesi.
13 Aralık 1980’de Erdal Eren’in İdamı.
2 Temmuz 1993 Madımak Yangını…
Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, A. Taner Kışlalı, Musa Anter, Bahriye Üçok, Metin Göktepe ve daha dün gibi 19 Ocak 2007 Hrant Dink’in öldürülmesi...
Onun, tek fotoğraf kareleri büyük acıları anlatıyor, karanlık gelecekleri işaret ediyor. Bu kareleri aşmak bu yoksunluktan kurtulma mücadelesi vermek gerekli diye düşünüyor. Aklına gelen bu tek karelerin mekânlarında anıtlar, müzeler yapmalı ve her geçen yıl acılar yerini çağdaş anmalara bırakmalı. Yoksa toplumsal iklimin yarattığı bu tek fotoğraf kareleri gelecek yaşamı büyük çoraklığa dönüştürür. Kinin yüklenmediği yürekler ve özgür zihinlerle bu yoksunluk yerini eşit bireylerden oluşan çağdaş topluma bırakmalı. Daha güzel bir gelecek adına belleklere binlerce çağdaş fotoğraf kareleri işlenmeli…
Bu karelerden kurtulmalı diye düşlerken;
Diyarbakır’da tek bir karede onlarca elleri kelepçeli kadın, erkek gazete manşetlerinde yer almaz mı?
Maraş Katliamı’nda babasını yitiren Ozan Emekçi’nin dillerdeki dizesi gündeme düşer:
“ELLERİNDE KELEPÇE”
Yine yeniden karanlık bir dönem yaşamlara karabasan gibi çöker.
İnsanların kolları ya kelepçelenir ya da iki yanına düşer.
Oysa yeni bir yıla girerken dillere Funda Arar’ın şarkı sözleri düşmeli:
“Kelepçeliyim ben sana
Yüreğimden ta derinden
Suçum da sensin cezam da
Kaçıp gitme ellerimden”
Andığımız katliamlara, Alevilere yönelik açıklamaları ile şairleri, insan olan herkesi utandıran İsmet Özel’e, kelepçelenen ellere karşın; 2010’a merhaba diyecek aklımız, yüreğimiz ve onlarla yeşertecek umudumuz var hem de her dem taptaze kalacak…
2010’da hepinize yaşanası bir dünya ve Türkiye diliyorum.