Tevfik Bey, eşi Naciye Neyyal Hanım'ı masa başında harıl harıl bir şeyler yazarken görünce alaycı bir sesle, "Neyyal seni okut-saymışlar muhakkak meşhur bir muharrir olurdun" deme gafletinde bulundu. Ve benden hemen cevabını aldı: "Sen kendi hatıratını y

Tevfik Bey, eşi Naciye Neyyal Hanım'ı masa başında harıl harıl bir şeyler yazarken görünce alaycı bir sesle, "Neyyal seni okut-saymışlar muhakkak meşhur bir muharrir olurdun" deme gafletinde bulundu. Ve benden hemen cevabını aldı: "Sen kendi hatıratını yazarken benim notlarımdan istifade etmedin mi?" O da, "Evet senden bir hayli faydalandım" diye itiraf etti. "Eh o halde şimdi neden böyle söylüyorsunuz?" Tevfik Bey bir cevap veremedi ama Naciye Neyyal Hanım hayli mahzun olmuştu: "Hakikaten de benim bu yazdıklarım ileride ne olacak, kim okuyacak, neye yarayacak? Yırtıp atmazlar da evin bir köşesinde muhafaza ederlerse, belki bir gün birileri okur, faydalı bulunur, belki bastıran da çıkar" diye düşünerek kendini avuttu.

Bu aziz görev yıllar sonra da olsa torunu Fatma Rezan Hürmen tarafından gerçekleştirildi ve Naciye Neyyal Hanım'ın yazdıkları basılabildi. "Ressam Naciye Neyyal'in Mutlakiyet Meşrutiyet ve Cumhuriyet Hatıraları" son yıllarda bu türden yayınlanmış eserlerin en önemlilerinden biri. Onu önemli kılan, yazarın Osmanlı sosyetesinden olan ailesi ve yüksek bürokrat eşinin çevresindeki gözlemleri. Birçok Hanım Sul-tan'ın arkadaşı olan ve çocukluğundan beri Saraya neredeyse teklifsizce gidip gelen yazar haliyle çok özel Harem dedikodularına vakıf. İmparatorluğun felaket günlerinde, eşinin görevi gereği yanı sıra gittiği yerlerden aktardığı izle-nimlerse bugün dahi taptaze.

Emine Neyyal Hanım 1897-1901 arası Kudüs'te, 1901-1902 arası Selanik'te, 1902-1903 arası Konya'da, 1904-1905 arası Yemen'de, 1906-1909 arası Bursa'da ve nihayet eşinin vali olarak son görev yeri olan Ankara'da bulunmuş. Kudüs'teyken Alman İmparatoru II. Wilhelm ve eşine ev sahipliği yapmış. Selanik'te Bulgar, Yunan, Sırp çeteleriyle tanışmış, Konya'da çıkarlarına dokunulunca yerli mütegalibenin ne kadar çir-kefleştiğine, Yemen'de Arap milliyetçiliğinin yükselişine ve Ankara'da Anadolu'nun tükenişine tanık olmuş. Belki de en ilginç tanıklığı Bursa hatıraları. Bursa, İstanbul'un hemen burnunun dibinde olduğu halde alacakaranlıkta kalmış bir muamma o zaman. Hatırattan öğreniyoruz ki, meğer Bursa Hanedanın sürgün yeriymiş. Tevfik Bey'le eşi Bursa'da 45 odalı vali konağına yerleştikleri sırada mesela Abdülhamid'in çapkın damadı, kızı Naime Sultan'ın vefasız eşi Os-manpaşazade Kemaleddin Paşa, Sultan Mu-rad'ın kızı Hatice Sultan'la seviştiği ve de ona kavuşmak için eşini zehirlemeye kalkıştığı için Bursa'da sürgünmüş. Sultan Murad'ın ölümünden sonra tüm bendeleri de Bursa'ya sürülmüş. Bunların içinden Dürrüniyab Kalfa ile Emine Neyyal Hanım dostluk kurup, ondan Sultan Murad'ın Haremine ve Çırağan Sarayı'nda geçen esaret günlerine dair çok enteresan bilgiler toplamış, çünkü bu Dürrüniyab Kalfa talihsiz Sultan'ın başyardımcıları arasındaymış. Maharetleri arasında müzisyenlik de olan kalfa zaman zaman Sultan Murad'a kemence ile Rossini'den, Bellini'den, Mozart'tan parçalar çalarmış ve

Sultan Murad her defasında onu kıkır kıkır gülerek dinlermiş. Kitabın en ilginç bölümü; Ali Suavi Vakasına "içerden" tanık olmuş Dürrüniyab Kalfa'nın anlattıkları ki, Sultan Murad'ı kurtarmak için "Selanikliler"in ne çok çalıştıklarına ve bunun için Mason Locası Üstadı Azamı Avukat Kleanti Skalieri adlı maceraperesti gizlice Çırağan Sarayı'na nasıl soktuklarına şaşırarak tanık olacaksınız. Ama bunun için bir hazine kıyme-tindeki bu kitaba sahip olmanız gerekiyor. (Eğer arar da bulamazsanız veya soracağınız bir şey olursa telefon: Fatma Rezan Hürmen: 0216 350 03 32).

Emine Neyyal Hanım, hatıratına noktayı koyduğu 1 Ağustos 1955'te "son söz" olarak şunları yazmış: "Bir hatırat yazmak, daha doğrusu tarihi bir eser meydana getirmek arzusu bende meğerse çoktan beri mevcutmuş. İşte bu yüzden, gördüğüm, duyduğum ve yaşadığım her şeyi buraya kaydetmekten büyük bir zevk duydum. Tevfik Bey de artık benim yazılarımı çok beğeniyor ve eskiden bu faaliyetime dudak bükerken şimdi alakayla yazdığım her şeyi tetkik ediyor, hatta bazılarını, misafirlere yüksek sesle okuyor, ayrıca ikide birde 'bugün ne yazdın' diyerek öğrenmek istiyor, o gün nelerden bahsettiğimi merak ediyordu."

Tam adı Emine Naciye Neyyal Tevfik (Biren) olan bu hanımın eşi önemli kentlerde valilik yapmış, nihayet "Son Osmanlı Kabi-nesf'nde maliye bakanı sıfatıyla görev almış bir Osmanlı centilmeniydi. Onun sayesinde İmparatorluğu diyar diyar dolaşan, resim yapmaya meraklı, devrine göre oldukça modern bir kadın olan Emine Neyyal Hanım, İtalyan ressam Salvatore Valery'den resim dersi almıştı. Emine Hanım yaşlandıkça resimden daha çok hatıralarını yazmaya önem verdi. Ama resimleri de otoritelerce beğenildi ve adı halen "öncü kadın ressamlar" arasında anılmaktadır.

Yararlanılan kaynak: Ressam Naciye Neyyal'in Mutlakiyet Meşrutiyet ve Cumhuriyet Hatıraları Yayına hazırlayan: Fatma Rezan Hürmen Albümlü 496 sayfa. Pınar Yayınları