Popüler sinema adına umut...

‘’Bir romantik komedi de olması gerektiği gibi, sonunda her şey tatlıya bağlanıyor. Yalnız filmde gördüğümüz devletle, gerçek hayatta gördüğünüz devlet çok farklı…’’

Yüksel Aksu "Dondurmam Kaymak"la hatırı sayılır bir başarı kazanmıştı. Buna rağmen ikinci uzun metrajlı konulu filmini yapmak için epey bekledi. Gerçi Aksu, boş durmamış, ‘Sarı Keçeliler’ adlı bir belgesel çekmişti arada. Ama bu film yaygın bir şekilde gösterilmedi.  Ben de daha seyredemedim. Her ne yaptıysa bu süre Aksu sinemasına yaramış. "Entelköy...", "Dondurmam Kaymak"tan çok daha iyi bir film. Aksu ilk filminde de benimsediği Brechtyen üslubunu  yine sürdürüyor Entelköy'de. Filmini epizotlara bölüyor, epizotların aralarına filmdeki olayları yorumlayan, filmin sonunda da kıssadan hisse çıkaran bir müzisyen grubu yerleştiriyor.

Film şehri kaçkını, entelektüel ve ticari düşünmeyi de bilen çevreci bir grupla, cebine girecek paranın derdindeki yoksul Ege köylüleri arasında geçiyor. Şehirli çevreciler, köylülerin ise yaramaz diye düşündüğü arazileri satın alıyor ve burada hem turizm hem de organik tarım yapmaya başlıyorlar. Tam bu sıralarda köyün arazisine termik santral yapılması gündeme geliyor. Köylüler arazileri değerlenecek diye sevinirken, çevreci entelektüeller santralın kurulmasına karsı harekete geçiyor. Tabii, aradaki aşk hikâyesini de unutmamak lazım. Köyün muhtarı çevrecilerin Alman liderine abayı yakıyor. Fakat bu süreçte iki âşık karşıt saflarda yer alıyorlar.

Bir romantik komedi de olması gerektiği gibi, sonunda her şey tatlıya bağlanıyor. Filmde gördüğümüz devletle, gerçek hayatta gördüğünüz devlet çok farklı. Fakat ben filmdeki tadından yenmez devletin, "böylesi de mümkün" diye düşünmemiz için konulduğuna hükmetmeye karar verdim. Aksu'nun eline sağlık, keyifli bir romantik komedi "Entelköy, Efeköye Karşı". Popüler sinema adına umut verici yeni filmlerden biri.