Başlatılan her kötülükte Erdoğan imzası olduğu bir gerçek. Ama ‘Saray’ı koruma uğruna girdiği her ilişki onu daha çok rehin alıyor

Erdoğan denize düştükçe  yılana sarıldı

> MUSTAFA HOŞ

Bugün Türkiye’ye kim hükmediyor? Erdoğan/AKP, Mafya, Amerika, İran, AB, IŞİD, 90’lar dinamikleri v.s. Aslında hepsi. Peki nasıl oluyor bu? Sorunun yanıtı Erdoğan’ı tanımaktan geçiyor. Ya da daha doğrusu Nabi Avcı’nın Erdoğan’ı tanımladığı şu sözlerinde saklı:
“Tayyip bey çok iyi bir oyuncu. Bir senaryo çizildiği zaman, bir oyun planı kurulduğu zaman, o plan çerçevesinde kendisine düşenen ne olduğunu hemen kavrayıp onun gereklerini vücut diliyle, sözleriyle ifa etmekte güçlük çekmiyor, kolayca adapte olabiliyor. Bu manada yetkin bir aktör”.
“İyi oyuncu”yu şöyle anlamak gerekiyor. Erdoğan çıkarı ve bekası için var olan her koşula ve duruma anında uyum sağlayabilir. Yaşadığımız günleri anlamak için bunu bir kaç örnekle açıklayayım,
Mesela:

-Kardeşim Esad…
-O zalim Esed

-NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi? NATO’nun ne işi var Libya’da
-NATO Libya’nın, Libyalılara ait olduğunun tespit ve tescili için oraya gitmelidir.

-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak bu yalan. Koskoca bir yalan
-Kayıtsız şartsız egemenlik milletindir. Bunun tartışması olur mu?

-Avrupa Topluluğu, Zaten ona girmeyeceğiz. Avrupa Topluluğu Hıristiyan Katolik devletler topluluğudur.
-Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde. Meclisimiz bir çok çalışmayı gerçekleşmiştir.

-Biz PKK ile görüşmedik. Görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir.
-PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana gelsin

- IŞİD unsurları
-DAEŞ terör örgütü

- İran, bölgeyi adeta kendine domine etmenin gayreti içerisindedir, böyle bir çalışmanın içerisindedir. Buna müsaade edilebilir mi?
-İran’da kendimizi ikinci evimizde hissediyoruz

- ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.”
- Zannediyor musunuz ki barış için uçaklarıyla füzeleriyle orada bulunuyorlar. Hayır, petrol kuyularını kendi tasarrufları altına almak için bunu yapıyorlar.

-Okyanus ötesinden destek veren tüm kardeşlerimi kutluyorum
-Okyanus ötesi, paralel terör örgütüdür

Örnekler daha artırabilir. Özellikle Başkan olma hayali suya düşünce med-cezir günlük hale gelmeye başladı. Ergenekon’un savcılığından, Ergenekon’un hamiliğine geçiş süreci de böyledir. Miting meydanlarında mafyayı çeteleri bitirmekle övünürken Sedat Peker’le yan yana poz vermesi keza öyle.
Erdoğan’ın hayali başkan olmaktı. Kibri ve ihtirasının tezahürü “400 vekil verin bu iş huzur içinde çözülsün” gerçekleşmeyince nefret ve öfkeyle bu kez Saray’ı koruma peşine düştü. Çözüm için “Baldıran zehri” içmekten söz ediyordu. Şimdi baldıran zehrini tüm ülkeye içirmeye çalışıyor. Göz göre göre olan ve önlenmeyen Suruç ve Ankara katliamları tam da baldıran zehridir. Konya’da Milli maç bahanesiyle tekbir ve yuhalamaları da aynı şekilde baldıran zehrinin püskürtülmesidir.
Peki bunları nasıl yapıyor? Güç kontrol sadece kendisinde mi? Başlatılan her kötülükte Erdoğan imzası olduğu bir gerçek. Ama ‘Saray’ı koruma uğruna girdiği her ilişki onu daha çok rehin alıyor. Mesela Şırnak’ta ceset sürükleyenler için soruşturma açılacak dendiği zaman meydan okurcasına videonun servis edilmesi gibi.
Bir başka durum var ki; bu hiç tartışılmıyor.
Tayyip Erdoğan ile ilgili en ufak eleştiride bile “devletin yanında mısın yoksa...” tehdidi geliyor. Peki açık ve net bir şekilde tartışmak lazım. Tayyip Erdoğan devlet midir? 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde söylediği şu sözlere bakalım;
“Herkesin farklı zamanlarda başlattığı parlamenter sistem 10 Ağustos’ta bir daha geri dönüş olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alındı”
Parlamenter sistemin bekleme odasına alınmasına Anayasa ne diyor?

Madde 311: Yasamaorganına karşı suç
Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.
Devam edelim. 7 Haziran seçimlerinden sonra Erdoğan yine konuşuyor:
“Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır, ister kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişilmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir”
Peki Anayasa yönetim sisteminin değiştirilmesi için ne diyor?

Madde 309: Anayasayı ihlâl
Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Anayasayı düzeni değiştirme ve parlamenter sistemi bekleme odasına almanın cezası da belli. O da Anayasa’da var. ‘Erdoğan her ne olursa olsun devleti temsil eder’cilerin kulağına küpe olsun. Hangi devlet?
Söylemeye çalıştığım şu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde partiler devletleşmiştir. AKP ile ilk kez devlet partileştirilmeye çalışıldı. Neo-osmanlı Halüsinasyonu ile birlikte bakıldığında Gezi itirazı ve 7 Haziran sonuçları ile bu dönem sona erdi. Şimdi AKP tarafından kevgire çevrilmiş bir devlet yapısı, hüsrana uğramış Neo-osmanlı iddiasında AKP ve vicdanı yaralanmış bir Türkiye var.
Bütün bunlara baktığımızda Erdoğan her köşeye sıkıştıkça yılana sarıldı. Sarıldığı her yılan da ülkeye kan ve gözyaşı döktürüyor.