Erdoğan-Bahçeli ittifakı, 24 Haziran “başarısından” sonra yerel seçimlerde birkaç şehri halledip çok fazla sorun yaşamayacaklarını düşündü. Önce gerilir gibi olan ilişkiler kısa süre içerisinde masa başında çözüldü ve iş sahaya kaldı. Rakamları masada değerlendirince İzmir dışında tüm büyükşehirleri Cumhur İttifakı’nın kazandığı bir tablo vardı. Buna Eskişehir, Aydın, Hatay gibi CHP’nin açık ara kazandığı iller de […]

Evdeki hesap tutmadı

Erdoğan-Bahçeli ittifakı, 24 Haziran “başarısından” sonra yerel seçimlerde birkaç şehri halledip çok fazla sorun yaşamayacaklarını düşündü. Önce gerilir gibi olan ilişkiler kısa süre içerisinde masa başında çözüldü ve iş sahaya kaldı.

Rakamları masada değerlendirince İzmir dışında tüm büyükşehirleri Cumhur İttifakı’nın kazandığı bir tablo vardı. Buna Eskişehir, Aydın, Hatay gibi CHP’nin açık ara kazandığı iller de dâhil. AKP-MHP kendi arasındaki sorunu hızla çözüp yola koyulduğu dönemlerde, Millet İttifakı’nın sorunları aşamamış olması Erdoğan’ın yüzünü güldüren bir gelişmeydi. Buna bir de MHP tabanı ile AKP’lileri bir arada tutacak “beka” çizgisi eklenince sorun kalmıyordu. Cumhur İttifakı’nın evdeki hesabı buydu.

‘BEKA’ SÖYLEMİ

AKP’nin kuruluşunun hemen ardından girdiği Kasım 2002 seçimleri dışında yüzde 40’ın altına gerilediği tek seçim 2009 yerel seçimleri oldu. Yüzde 39 civarında alınan oy, yerelde iktidarda kalmasını sağladı ama parti içerisinde tartışmalara da neden oldu. Bu gerilemenin 2008 krizi sonrasında olması kuşkusuz tesadüf değildi. Milyonlarca işsizin, iflas eden esnafın doğal tepkisiydi. Şimdilerde yaşanan kriz çok daha derin ve sarsıcı. Üstelik uzun süren bir ekonomik kriz var. Son 5-6 aydır da ateşi direkt evleri sardı. Erdoğan durumun farkında. Bir yandan krizin yıkıcı etkilerini seçim sonrasına ertelemeye çalışırken diğer yandan da daha büyük bir tehdit algısı yaratarak MHP-AKP seçmenini bir arada tutmaya çalışıyor. Sokağın havası ile kamuoyu araştırmaları, Erdoğan ve Bahçeli’nin tüm gayretlerine rağmen şu ana kadar tatmin edici bir sonuç alamadıklarını gösteriyor. Herkes son düzlükte Erdoğan’ın hamlesini bekliyor.

DEV PROJELER KARIN DOYURMADI

31 Mart seçimleri süresince Erdoğan-Bahçeli ikilisi iki noktada çok sıkıştı. Birincisi, halkın temel gündeminin ekonomik kriz olması. Seçime altı gün kalmasına rağmen bu durum değişmedi. Erdoğan’ın 20 gün önce söylediği, “Seçmen daha havaya giremedi” sözleri hâlâ geçerli. Seçmen, ilerideki “beka”ya değil, bugün yaşadığı cep yangınına bakıyor.

Cumhur İttifakı’nı zorlayan ikinci neden de ekonomiyle ilgili. Yollar, köprüler, hava alanları, hastaneler gibi dev projeler, AKP propagandasının en gözde unsurları oldu. Ancak seçmen için bunların çok kıymeti kalmadı. Dev projeler hayata geçiyor ama halk daha da yoksullaşıyor. Yurttaş bugün ailesinin geçimine katkı sağlayacak somut adımlar bekliyor.

Bu yüzden kampanyanın ilk günlerinde ‘dev proje’ yarışına giren AKP-MHP adayları bugünlerde seçmeni hatırlayıp “Neye ihtiyacınız varsa onu yapacağız” demeye başladı.

SEÇİMLERDE NE OLUR?

Kim kazanır sorusu hâlâ çok ortada. AKP-MHP blokunun rahat başladığı seçimlerin öyle ilerlemediği artık net olarak gözüküyor. Ama hâlâ kazanma ihtimalleri yok olmuş değil. Yine de bu sürecin iktidar kanadında kapanmaz bir yarayla sonuçlanma ihtimali de en az onun kadar gerçek.

Daha iyi bir muhalefet kuşkusuz fişi çekebilirdi. Muhalefet partilerinin boşluklarını adaylar doldurmuşa benziyor. Aday isimlerinin bu kadar çok öne çıktığı başka bir seçim neredeyse yok. Aday isimler meselesinde muhalefetin birkaç adım önde olduğu da gerçek.