İspanya’da sandığa giden halk, öngörülenin aksine aşırı sağın hükümet ortağı olmasına geçit vermedi. Sağ blok mecliste gereken çoğunluğu sağlayamadı. Solun beklenenin üzerinde kazandığı sandalye sayısı ise hükümet kurabilmesi için yeterli değil. Kilidi bölgesel partilerle yapılacak olan ittifaklar çözecek.

Faşizme karşı solun direnişi
Fotoğraf: Depo Photos

Dr. Öğr. Üyesi Celal Oral ÖZDEMİR

İspanya 23 Temmuz ya da İspanyolların kısaltmasıyla 23J seçimlerini geride bıraktı. Beklendiği üzere hiçbir parti tek başına iktidar olacak oyu alamadı. Sağ ve sol blokların toplam oylarının da hükümet kurmak için gerekli olan 176 sandalyeye ulaşamaması, İspanya siyasetindeki 2015 seçimlerinden bu yana süregelen düğümün bu seçimde de çözülemediğini gösterdi. İspanya siyasetinde koalisyonlar dönemi devam edecek.

Seçimlere katılım yüzde 70,4 oldu ve yaklaşık 24,5 milyon seçmen sandığa gitti. En çok oyu, yüzde 33 ile anketlerde de birinci olması beklenen merkez sağ parti PP (Halk Partisi/Partido Popular) alarak, parlamentodaki sandalye sayısını 47 artırdı ve 136 sandalye kazandı. Seçimlere Covid sonrası dönemin ekonomik yükü ve 28 Nisan’da yapılan seçimin yenilgisinin gölgesinde giren koalisyonun büyük ortağı PSOE (Partido Socialista Obrero Espana/İspanya Sosyalist İşçi Partisi) ise anketlerin ve beklentilerin üzerinde bir oy oranını, yüzde 31,7’sini aldı, sandalye sayısını da 120’den 122’ye çıkardı. Seçim öncesinde PP ile koalisyon kurması muhtemel görülen aşırı sağ parti Vox Populi’nin (Halkın Sesi) 52 olan sandalye sayısı 33’e düşse de oy oranındaki düşüş 2 puanla sınırlı kaldı. 2019 Kasım seçimlerinde yüzde 15,1 oranında oy alan Vox, bu seçimde yüzde 12,39’a geriledi. Popülist sol ittifak, 2019 seçimlerinde Podemos (Yapabiliriz) çatısı altında seçimlere girmiş ve yüzde 14,3 oy oranıyla 35 milletvekili çıkarmıştı. Bu seçimde ise İspanya’da “tarihin en ilerici hükümeti” olarak anılan sol koalisyonun başarılı Çalışma Bakanı Yolanda Díaz liderliğinde ve Sumar (Birlik) ismiyle oyların yüzde 12,31’ini aldı ve parlamentoya 31 temsilci gönderecek.

Parlamento’da çoğunluğu sağlamak için 176 koltuk gerekirken, PP ve Vox’un toplam sandalye sayısının 169, PSOE ve Sumar’ın ise 153’te kaldığı bu ortamda bölgesel partiler kilit konumuna geldi. PSOE ve Sumar liderlerini zorlu bir diyalog süreci bekliyor. İki güçlü ve sevilen lider şu ana kadar Avrupa’da ve İspanya’da yükselen sağ dalgaya karşı direnç gösterebildi ve İspanya solunu ayakta tutabildi. Koalisyon görüşmelerinden çıkacak sonuç, İspanya’nın 2015 ve 2019’da olduğu seçimin yinelenip, aşırı sağa yeni bir şans mı verileceğini yoksa yükselen sağ karşındaki direnişe devam mı edileceğini belirleyecek.

KRİTİK SEÇİMDE KORKULAR YARIŞTI

İspanya kutuplaşmanın daha önce olmadığı kadar yoğun olduğu bir seçim yarışı geçirdi. Seçimlere çok parti katıldıysa da aslında seçim sağ ve sol blok arasında oldu. Her iki blok da seçmenlerini “Onlar iktidara gelirse…” diye başlayan cümlelerle korkutarak yanında tutmaya çalıştı. Seçim sürecine damga vuran temelde iki korku vardı.

PP ve Vox’tan oluşan sağ blok, kampanya süresince PSOE lideri ve Başbakan Pedro Sánchez’e dönük öfkeyi diri tutmaya çalıştı. PSOE’nin iktidarda kalması halinde Katalonya ve Bask Ülkesi’ndeki ayrılıkçı hareketlerin yeniden güç kazanacağı söylemini kullandı. Seçim gecesi yaptığı açıklamada Vox lideri Santiago Abascal, “İnançlarımızın bayraklarından hiçbirini indirmeyeceğiz” derken, İspanya’nın birliğine zarar gelmesine ve kültürünün göçmenlerle, LGBTİ+ hareketlerle yozlaştırılmasına izin vermeyeceklerini söylüyordu. Nitekim bu söylem Vox’un tüm seçim kampanyasında kullandığı güvenlik temasıyla da birebir örtüşüyor.

Sol blok ise PP’ye oy verilmesi halinde Franco rejimini diriltmek isteyen, göçmenlere, kadınlara, eşcinsellere karşı sert politikalar öneren aşırı sağcı Vox’un iktidarda pay sahibi olmasını İspanya ve Avrupa demokrasisi için bir korku ögesi olarak sundu. Özetle sağ partiler, ülkenin bölünmezliği ve üniter yapısı üzerinden solu suçlarken; sol partiler, “İspanya’nın Hitler’i” olarak görülen Franco’nun destekçilerinin iktidara gelmesinin ülkeyi karanlık günlere sürükleyeceğini öne sürdü.

Sağın ve solun korkularının ötesinde, Covid sonrası dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi İspanya’da da yükselen enflasyon ve işsizlik oranları, hafızlarda taze olan 2008 ekonomik krizinin korkusunu da tazeledi. Hâlihazırdaki sol koalisyonunun iktidarda yakalandığı ekonomik krize başarılı politikalarla cevap vermesi, bir yandan sol blok için avantaj oluşturduysa da geçtiğimiz yıllarda artan fiyatlar dolayısıyla tepki almalarına da neden oldu.

KAZANSA DA İKTİDARA UZAK

Seçimin birincisi ve kazananı PP oldu. Ancak koalisyon kurabileceği Vox beklenenin altında vekil çıkarınca, hükümet kurma ihtimali zora girdi. PSOE ve Sumar ise toplamda sağ partilerden az oy aldıysa da bölgesel partilerle görüşme yapabilme esnekliğine sahip. Partiler, seçim meydanlarında çözemediği düğümü, koalisyon görüşmelerinde çözmeye çalışacak. Ancak şu bir gerçek ki; ortaya çıkan tablo İspanya’nın, Avrupa’da yükselen sağ dalgaya halen direndiğini gösteriyor.

PP lideri Alberto Núñez Feijóo, seçim gecesi kutlama için en çok hazırlık yapılan PP’nin parti binası önünden yaptığı ilk açıklamada seçimi kazandıklarını ve hükümet kurabilmek için diğer partilerle tüm diyalog yollarını deneyeceklerini açıkladı. Ülkeyi yeniden seçime götürecek bir tıkanmaya yol açmak istemediklerini söyledi. Bu sözleri destekçileri tarafından coşkuyla karşılansa da PP’nin birinci parti olması, onu iktidar yapmaya yetmeyebilir. Konuşması sırasında Sánchez’in ya da PSOE’nin adı geçtiğinde yükselen yuhalama seslerine rağmen, Feijóo’nun hükümet kurma girişiminde ilk tercihinin PSOE ile büyük koalisyon olduğu biliniyor. Ancak bu girişimin Sánchez tarafından reddedileceğine de kesin gözüyle bakılıyor. PSOE ve Sumar’dan destek alması mümkün gözükmeyen PP, Vox ile işbirliğine gitmesi halinde, güvenoyu için eksik kalan 7 sandalyeyi çoğu solcu ve bir kısmı ayrılıkçı olan bölgesel partilerle tamamlamak zorunda kalacak. Ancak bu partilerin Vox ile bir araya gelmesi düşüncesi gerçeklikten çok uzak. Vox lideri Abascal da bu gerçeğin farkında olarak, seçim gecesi yeniden seçimi dillendiren tek lider oldu. Diğer bir ifadeyle Vox’un iktidar ortaklığı hayali de bu sandalye dağılımıyla mucizelere kaldı.

SOL BLOKTA YÜZLER GÜLÜYOR

Sánchez, iyi bir stratejist olduğunu aldığı seçim kararıyla göstermiş oldu. 28 Mayıs’taki yenilginin ardından hem kamuoyunda başarısızlığın tartışılmasını önledi hem de bölgesel meclislerde PP ile Vox’un kurduğu koalisyonlar üzerinden korku yaymaya başardı. Üstelik son 2 haftada, önce PP lideri Feijóo ile, ardından Vox lideri Abascal ve Sumar lideri Yolanda Díaz ile katıldığı iki canlı yayındaki performansı, “Sánchez’in kumarı” olarak görülen seçimlerde sağın iktidarı almasını önledi. En büyük şansı, zaten koalisyon hükümeti boyunca birlikte çalışmaya alışkın olduğu ve İspanya solunun diyaloğa en açık isimlerinden biri olan Díaz ile birlikte hareket edecek olması. Nitekim Díaz, seçim gecesi ilk yaptığı açıklamada “yarından itibaren ülkenin ilerici ve demokrat tüm partileriyle” diyalog süreçlerini başlatacaklarını duyurdu. Hem PSOE’nin genel merkezinde hem de Sumar’ın seçim koordinasyon merkezinde seçim sonuçları memnuniyetle karşılandı. Her iki partinin destekçileri de koalisyon görüşmelerini başarıya ulaştıracakları ve ülkenin yeni bir seçime götürmeyecekleri konusunda partilerine ve liderlerine güveniyor.

Liderlerin partileri önünde yaptığı konuşmalar arasında en çok dikkat çeken ise Sánchez’in posta çalışanlarına ettiği teşekkürdü. Bu seçimde posta yoluyla oy kullanım oranı yüzde 93’ü aşarak İspanya’da tarihi bir rekor kırdı. PP’li isimler posta yoluyla oy kullanımının bu kadar yüksek olmasının bir şaibe doğurabileceğini söylemiş ve Correos (Posta Teşkilatı) Başkanı Juan Manuel Serrano ile Pedro Sánchez’in dostluğunu tartışmaya açmıştı. Bunun üzerine Sánchez’in destekçilerine seslenirken Correos çalışanlarına özel teşekkürü, PSOE’liler tarafından alkışlar ve kahkahalarla karşılandı.

BÖLGESEL PARTİLER KİLİT KONUMDA

PSOE ve Sumar’ın hükümet kurabilmek için ihtiyaçları olan 24 vekil için bölgesel partilerin kapısını çalmak zorunda. 2019 seçimlerinden sonra çekimser kalarak azınlık koalisyonunun kurulmasını sağlayan Katalan Junts partisi milletvekili Miriam Nogueras, parti adına yaptığı açıklamada önceliklerinin İspanya’da hükümet kurulması değil, Katalonya olduğunu ve Sánchez’i karşılıksız desteklemeyeceğini açıkladı. Ancak bu sözleri, Katalanların masaya daha güçlü oturmak için söylediğini düşünmek yanlış olmaz. Zira Vox tehdidi İspanya ve Avrupa demokrasisi kadar Katalanların kimlikleri ve hakları bakımından da büyük bir risk. Öte yandan PSOE ve Sumar’ın ayrılıkçı partilere taviz verdiğinin düşünülmesi de sınırda olan sağ bloku bir sonraki seçimde sınırın üzerine taşıması da ihtimal dâhilinde.

ZORLU HÜKÜMET KURMA SÜRECİ

İspanya’daki seçimlerin ardından gözler bundan sonra PSOE ve PP’nin hükümet kurmak için gereken çoğunluğu sağlamaya yönelik yapacağı görüşmelere döndü. Bu noktada bölgesel partiler kilit konumda. Seçimlerden birinci parti çıktığı için Kral 6. Felipe’nin büyük olasılıkla hükümeti kurma görevini PP lideri Feijoo’ya vermesi beklense de bunda başarılı olma olasılığı oldukça zor gözüküyor. PSOE’nin ise söz konusu partilerle anlaşma olasılığı daha yüksek. Parlamento’da, Katalonya’da faaliyet gösteren partilerden Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) 7, Katalonya için Birlik (JxCAT) 7, Bask bölgesinde faaliyet gösteren EH Bildu 6, Bask Milliyetçi Partisi (PNV) 5, diğerleri 3 sandalye kazandı. Katalonya özerk hükümet başkanı Carles Puigdemont’un liderlerinden biri olduğu JxCAT, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Sanchez’e karşılıksız destek vermeyeceğiz” diye konuştu.