Felaket kapitalizmi - şok tedavisinin en son aşaması: Yeni rezerv alanlar
Kalyoncu’nun İstanbul için de çalışmaya hazır oldukları açıklaması, Hatay’daki tecrübelerin İstanbul’un öncelikle Kanal bölgesindeki rezerv alanlarından yükselecek yeni şehir projelerinde kullanılacağını düşündürtmektedir.
Cihan Uzunçarşılı Baysal - Araştırmacı, yazar
Naomi Klein, Şok Doktrini-Felaket Kapitalizminin Yükselişi (2007) kitabında felaket kapitalizmini açar. Klein’a göre sermaye olağan koşullar altında hayata geçiremediği projelerini, nüfusların korku ve kaygı içinde düşünce ve hareket kabiliyetlerini yitirdikleri felaket ya da beklentileri zamanlarında gerçekleştirebilmektedir. Afetler eliyle ya da afetlere karşı güçlendirme kılıfıyla dümdüz edilen kentsel mekân artık sermayenin yeniden yaratacağı ve birikimini sağlayacağı bir tabula rasa / temizlenmiş tuvaldir. Paralize olan toplum, şok tedavisini uygulamaya, acı reçeteyi içmeye itiraz edemez. Türkiye’den baktığımızda, AKP’nin felaketlerden –ve krizlerden– beslenerek siyasi ve/ya ekonomik alanlarda hem iktidarını konsolide ettiğini hem de yandaş sermayesine yeni birikim alanları açtığını görmekteyiz ki somut örneklerini 2005’den itibaren çıkartılan kentsel dönüşüm yasalarından takip edebiliriz.
Şok Tedavisi 2005-2023
1999 Marmara Depremi, Türkiye tarihinin önemli kırılma noktalarından biridir. 2002’de iktidara gelen AKP, deprem tehdidi üzerinden inşa ettiği meşruiyetle 2005’te iki önemli yasa çıkartır. Bunlar, tarihî merkezlerdeki mahallelere yönelik 5366 Sayılı Kentsel Yenileme Yasası ve enformel mahalleleri hedef alan 5393 Sayılı Belediye Yasası 73. Maddesidir. Bu yasal araçlar vasıtasıyla mahallelerin nüfusları zorla tahliyelerle yerlerinden edilir, yaşam alanları lüks projelere açılır ama yine de iktidar ve yandaş sermayesini doyuramaz. 2011’deki Van Depremi aranan fırsatı sunacak ve kentsel müdahalelerin en baskını 6306 Sayılı Afet Yasası 2012’de yürürlüğe girecektir. “Rezerv Alan” tanımıyla ilk burada karşılaşırız; depreme karşı kurulacak yeni yerleşimler için ayrılan boş alanlar ifade edilmektedir. Sadece İstanbul’da 157 rezerv alan ilan edilmiş olup çoğu Kanal İstanbul güzergâhında yer almaktadır. Deprem bahanesiyle Kanal boyunca kurulacak beş yıldızlı yeni şehirlerin hukuki altyapısı böylece hazırlanmıştır. Sermayenin iştahını kabartan bakir, askerî alanlar da rezerv alan ilanından kurtulamaz. İktidar, önceki afetler gibi 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerini de fırsata çevirir. 7 Kasım 2023’te 6306 Sayılı Yasada yapılan değişikliklerle, şok tedavisi bu kez zehir zemberektir. Yerleşim alanları dışında belirlenen rezerv yapı alanları, “yeni yerleşim alanı” ifadesinin çıkartılmasıyla yapılı yerler için de geçerli olur. Gerekçe, ilk ağızdan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki’den tam bir sirkatin söylemedir: “Mahkemeler, 'yeni yerleşim alanı' denince şehirlerin uzağında boş bir araziyi anladıkları için yürütmeyi durdurma ve oradaki işi tıkama yoluna gidiyorlardı.”[1] İçi doldurulmamış, muğlak bir tanım olarak rezerv alan, meskûn, boş fark etmeden ülke boyunca sorunsuzca uygulanabilir kılınmıştır.
Rezerv alan ilanları da ilk kentsel dönüşüm örneklerinde gördüğümüz üzere, en zayıf halkalardan başlayacaktır. Özhaseki’nin, kimsenin mülkünde gözümüz yok, açıklamasının tapusuz mülk sahiplerini içerdiği şüphelidir. Hatay’dan baktığımızda ise bal gibi de gözleri olduğunu söyleyebiliriz: "Eviniz depremde yıkılmadı diye seviniyorsunuz, sonra bu SMS geliyor… depremden sonra sağlam raporu al ve bir gün bir mesajla evine ve dükkânına el konduğunu öğren. Rezerv alan budur.”[2]
Hatay’dan Kanal İstanbul’a Tabula Rasa Planlama
Yeni düzenleme doğrultusunda Antakya kent merkezi, Defne ve Samandağ rezerv alan ilan edilmiştir. Rezerv ilanlarından kısa süre önce Mehmet Kalyoncu başkanlığındaki Türkiye Tasarım Vakfı, medeniyetler şehri Hatay’ın kimliğinin korunması için “gönüllü”! olmuş, master planını, merkezin tasarımını ve mimari projelerini hazırlamak üzere Bakanlıkla el sıkışmıştır. Yıldız mimarlardan Norman Foster (Foster+Partners), Bjarke Ingels Group (BIG) ile Kentsel Yenileme Merkezi (KEYM) ve DB Mimarlık diğer aktörlerdir.[3]
KEYM, Gaziosmanpaşa’da Sarıgöl/Yenidoğan Kentsel Dönüşüm Bürosu ile başlayarak Mevlana, Pazariçi, Karayolları ve Fevzi Çakmak mahallelerinde 5 saha ofisi ile çalışmalarını yürütmüştür. Beyoğlu İstiklal (Hacıhüsrev) mahallesi ve Cizre afet dönüşümü projelerinden de tanıdıktır. Yoksul, yoksun nüfusların on yıllarca kentte tutundukları mahallelerinden sürülmelerinin altyapısını döşemektedir. Gaziosmanpaşa’daki projeleri yürütürken Foster+Partners da projenin genel konsept ve master planını üstlenmiştir.[4] Dünyanın en zengin mimarlarından Norman Foster (Foster+Partners) Türki cumhuriyetleri otokratlarıyla Körfez ülkeleri krallarının lüks projelerinin, özellikle yoktan var edilen yeni şehirlerinin vazgeçilmez ismidir. Abu Dabi’de Masdar, Kazakistan’da Astana, Kuveyt’te Sabah-Al-Ahmad yeni şehir projeleridir. Kaşıkçı’nın katlinden sonra kamuoyu baskısıyla Suudi Arabistan veliaht prensi Salman’ın fütüristik kent projesi NEOM’dan çekilmiştir. BIG’e gelince, Toyota’nın, yeni teknolojilerini gerçek bir uzamda denemek üzere Fuji eteklerinde inşa ettirdiği kuluçka kent Woven City ve Bhutan kralının yeni şehir projesi Mindfulness City yeni şehir projeleridir. “En ince ayrıntılarına kadar tepeden inme planlanmış, gerek bütçeleri gerek cüsseleriyle muazzam imar operasyonları olarak adlandırılabilecek bu yeni şehirler, doğa, çevre talanı ve canlıların habitatlarının, yerli nüfusların yaşam alanlarının ve geçim olanaklarının gaspıyla imal edilmektedirler. Ekolojik ve toplumsal sürdürülebilirlikle alakaları yoktur.” [5]
Yandaş Kalyoncu’nun tasarım vakfı önderliğinde, medeniyetler şehrinin kimliğinin korunmasına seferber olan “yüce gönüllü” gönüllüler, rezerv alanlarda sağlam kalan ne varsa onu da dümdüz ederek istedikleri projelerini gerçekleştirebileceklerdir. “Yeni Hatay”, tüm yeni şehir projeleri gibi tabula rasa planlama üzerinden yükselecektir. Sosyolog Greenfield’ın “Bu projede çalışmaktan duyduğunuz memnuniyet ve bu çalışmanın karşılığı olan kazanç, ekolojik ve ahlaki bir vahşete katılımınızı telafi edecek midir?” sorusuyla The Observer’dan Moore’un “Olağanüstü binaların yaratılmasından elde edilebilecek her türlü kazanç, onlarla birlikte gelen vahşetten daha ağır basmaya ne zaman son verecek?” sorusunun muhatapları da Hatay’dadır![6]
Kalyoncu’nun İstanbul için de çalışmaya hazır oldukları açıklaması,[7] Hatay’daki tecrübelerin İstanbul’un öncelikle Kanal bölgesindeki rezerv alanlarından yükselecek yeni şehir projelerinde kullanılacağını düşündürtmektedir. Yandaş sermaye, otokratların mimarları ve dönüşüm alanları nüfuslarının zorla tahliyecileri Hatay laboratuvarından öğrendiklerini Kanal bölgesinde uygulamaya duracaklardır. Burada bizi nasıl şehirlerin beklediği ise başka bir yazının konusudur.
[1] İstanbul’da kentsel dönüşümün yol haritası belli (2023, 20 Aralık). A Haber https://www.ahaber.com.tr/yasam/2023/12/20/istanbulda-kentsel-donusumun-yol-haritasi-belli
[2] Antakya ve Defne’nin ardından Samandağ’da rezerv alan (2023, 10 Aralık). artı gerçek
https://artigercek.com/guncel/antakya-ve-defnenin-ardindan-samandagda-rezerv-alan-uygulamasi-saglam-raporu-276339h
[3] Gülistan Alagöz (2023, 3 Eylül). Yeni Hatay Tasarlanıyor. Hürriyet
https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/yeni-hatay-tasarlaniyor-turk-ve-yabanci-uzmanlar-ortak-calisiyor-42324572
[4] https://www.keym.com.tr/haberler/turkiyenin-en-buyuk-kentsel-yenileme-projesi-gaziosmanpasa
[5] Yazarın “Dünya Üzerindeki Yeni Şehirlerden Kanal İstanbul Yeni Şehire Kent İmal Etmek” başlıklı makalesi. “KANAL İSTANBUL Projesi”ndeki Türkiye (Bağlam: 2022) içinde.
[6] Wessie du Toit ( 2022, 21 Kasım). The Architecture of Autocracy (Otokrasinin Mimarlığı). UnHerd .https://unherd.com/2022/11/the-corruption-of-western-architecture/
[7] Gülistan Alagöz.