BirGün’e konuşan Fikret Bila "Ekonomik kriz yerel seçim sonuçları üzerinde çok etkili oldu. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde kesenin ağzını açan iktidar yerel seçim öncesinde Mehmet Şimşek’ten aynı onayı alamadı" diyor.

Fikret Bila: "İktidarın girişimleri siyasi hazımsızlıktır"
Fikret Bila

Esat AYDIN

2019 sonrası yönettikleri şehirlerde somut başarılar elde eden muhalefet, bu başarıları ulusal siyasete taşıyarak daha geniş bir politik etki alanı yaratabilir mi sorusu son 5 yılın siyaset hattını belirlemişti.

2019’un, Türkiye'de siyasi aktörler ve partilerin arasındaki dinamikleri, stratejileri ve politik manzarayı etkileyen çıktıları, Türkiye'nin politik geleceği üzerine derinlemesine düşünmeyi teşvik edecek bir süreci de beraberinde getirmişti.

6’lı Masa ve 14 Mayıs’ın inşası bu politik çıktıların yansımasıydı ve günün sonunda işe yaramadığı gibi sarsıcı etkileriyle 31 Mart’a taşındı.

31 Mart itibariyle Türk siyasetinde "yeni normal" olarak görülen politik polarizasyon, kutuplaşma; Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş siyasi aktörlerin stratejilerinin bir parçası olmamış gibi görünüyor.

Bu durum, muhalefet için fırsatlar, AKP için de zorluklar yaratıyor.

31 Mart’a gelirken AKP ve Erdoğan'ın emekliler, genç seçmenler, orta sınıflar arasındaki popülaritesinde gözlemlenen azalma, AKP’nin politik erimesini göz ardı etmesi, bu demografik grupları yeniden kazanmak ve AKP'nin gelecekte siyasi başarısını güvence altına almak için odaklanması gereken temel meseleler olarak bugün karşısında duruyor.

Yine; 14 Mayıs ve 31 Mart itibariyle “AKP’nin YRP’ye kaptırdığı muhafazakârlar başta olmak üzere seçmen tabanını konsolide edebileceğine yönelik politik ve ideolojik hamleler neler olabilir? Bu durum AKP’nin ve memleketin siyasi manzarasını nasıl etkileyebilir?” gibi sorular artık sadece AKP’yi ilgilendirmiyor.

İktidara hazır olduğunu gösteren CHP ve AKP’nin dağılmasından politik pozisyon bekleyen birçok unsur, bu soruların cevabı ve yeni sorular için alan taraması yapıyor.

An itibariyle 31 Mart’ın sonuçları, Türkiye'nin güncel siyasi dinamikleri üzerinde ve yerel liderlerin geleceğin potansiyel ulusal liderleri olup olamayacağı etrafında son derece önemli ve ilginç bir tartışma konuları oluşturuyor.

Biz de 31 Mart’ın “kelebek etkisini” bu hafta Gazeteci ve Yazar Fikret Bila ile konuştuk…

AKP, geçmişte üst üste kazandığı seçimlerin ardından ilk kez bir seçimde ikinciliğe düşerek, yeni bir siyasi dönemin kapılarını araladı. Bu bağlamda konuşursak seçimi CHP’ye ne kazandırdı, mevcut siyasi ortamda güven tazeleyebilir mi, 31 Mart uçurumundan çıkabilir mi AKP?

Yerel seçim sonuçları AK Parti için ağır bir yenilgi, CHP içinse büyük bir başarıdır. AK Parti 2002 yılından bu yana ilk kez ikinci parti konumuna düştü. CHP de –SHP ve DSP’yi ayrı tutarsak– kendi kimliğiyle 47 yıl sonra birinci parti oldu.

Bu sonuç iki yönüyle de önemli bir aşamaya işaret ediyor. Birincisi AK Parti’nin inişe geçmesi, ikinci yönü de CHP’nin birinci parti olarak iktidar olma umudunu artırmış olması.

AK Parti’nin bu sonucu almasının en önemli nedeni şöyle özetlenebilir:

Mayıs 2023 seçimleri öncesinde, muhalefetin vaatlerini hayata geçirerek asgari ücreti artıran, emekli maaşlarını yükselten, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözen, seçimden sonra ekonominin düzeleceğini, enflasyonun düşeceğini söyleyerek umut veren iktidarın, yerel seçimler öncesinde bunun tam tersini yapması ve söylemesi hezimete uğramasının temel nedenidir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimleri kazandıktan sonra enflasyonun yükselmeye, dolayısıyla geçim zorluğunun artmaya devam etmesi, iktidar ve yandaşları şatafat içinde yaşarken “emeklilere para yok”, “asgari ücret yılda bir kez artacak”, “yerel seçimden sonra zamlar yağmur gibi yağacak, vergiler artacak” gibi mesajlar seçmenin iktidarı cezalandırmasına, CHP’yi ise umut haline getirmesine neden oldu.

AK Parti’nin düştüğü ikinci parti konumundan çıkması oldukça zor görünüyor. Halka sunabileceği yeni bir öyküsü, bir projesi yok. Uzun süredir halktan kopuk bir parti olarak AK Parti’nin tabanında başlayan çözülmeyi durdurması hiç kolay değil. Önümüzdeki süreçte AK Parti’deki çözülmesinin hızlanması beklenebilir.

Erdoğan, 14 Mayıs sonrası ekonominin yönetiminde Şimşek’e alan açtı. Şimşek’in seçimler üzerindeki rolünü ve izlediği ekonomi politikalarının aşamadığı krizlere 31 Mart’ın yanıtlarını ele alırsanız, ekonominin seçim sonuçlarına etkisi üzerine neler söylersiniz?

Ekonomik kriz yerel seçim sonuçları üzerinde çok etkili oldu. Mayıs 2023 seçimleri öncesinde kesenin ağzını açan iktidar yerel seçim öncesinde Mehmet Şimşek’ten aynı onayı alamadı. Yerel seçim sonrası IMF yaklaşımıyla kemerlerin sıkılacağını açıklayan Şimşek’in belirlediği politikayı aşamayan Erdoğan, yerel seçim yenilgisini kabullenmek zorunda kaldı. Yerel seçim sonrası iktidarın kaynak bulabilmesinin tek yolu hukuken veya fiilen bir IMF programı uygulamasına bağlı. Bu nedenle genel seçim öncesinde olduğu gibi yerel seçim öncesinde bol keseden para dağıtmadı. İleriye dönük umut da veremedi. Aksine “para yok, bir kuruş veremem” söylemiyle yerel seçimde halkın tepkisiyle karşılaştı.

AKP'nin son dönemdeki siyasi ve ekonomik zorluklara yanıt olarak uygulayabileceği iç ve dış politika alanlarındaki stratejiler neler olabilir?

31 Mart’ın uluslararası düzeyde Türkiye'nin konumunu etkileri üzerine ne söylersiniz?

31 Mart yerel seçim sonuçları Batı nezdinde CHP’nin iktidar olabileceği ve Erdoğan ve AK Parti’nin işin sonuna geldikleri izlenimi yarattı. Nitekim Batı basınında bu yönde yorumlar çıktı. Erdoğan’ın Batı’dan yeniden kaynak bulabilmesi belki Ortadoğu’da İsrail’i açıktan desteklemesi ve Ukrayna’da yine ABD güdümüne girmesiyle mümkün olabilir. Ancak bu, parti tabanında büyük bir tepkiyle karşılanabilir. Bu nedenle böyle bir politikayı göze alamayabilir.

Geniş bir muhalefet koalisyonunu bir arada tutabilen Özel, İmamoğlu ve Yavaş gibi ulusal siyasette etkinlik ve liderlik inşa etme çabasındaki siyasilerin, Erdoğan ve AKP'nin uzun süreli iktidarına karşı bundan sonra geliştirebilecekleri muhtemel stratejileri neler? Bu stratejilerin tabanlarını genişletme ve daha fazla alan kazanma potansiyelini nasıl görüyorsunuz?

CHP’de üç ismin öne çıktığı görülüyor. Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Üç liderlik inşası sürecinden söz edebiliriz. Liderlik inşasında İmamoğlu ve Yavaş’ın, Özel’den bağımsız bir süreç yürüttükleri söylenebilir. Özel ise kurultay öncesinde İmamoğlu ile bir uzlaşma sağladığı için CHP Genel Başkanlığı görevini sürdürmeyi önceleyecektir. Kurultay öncesindeki görev bölümünün İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı, Özel’in ise genel başkanlığı sürdürmesi olduğu biliniyor. Bu uzlaşma bozulmazsa İmamoğlu önümüzdeki seçimde CHP’nin cumhurbaşkanı adayıdır. Ancak Ankara’yı ikinci kez yüzde 60 oyla kazanan Mansur Yavaş cumhurbaşkanlığı iddiasını ortaya koyabilir.

Bu tabloda Özel-İmamoğlu-Yavaş arasında bir uzlaşma önemli olur. Bu üç isim veya İmamoğlu ile Yavaş arasında bir rekabet başlarsa bu CHP açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Fikret Bila’nın gözünden, YRP, MHP, İYİ Parti ve Dem Parti'nin 31 Mart’ta seçmen tabanları ile kurduğu ilişki ve bu ilişkinin 31 Mart’a etkisi nasıl görünüyor?

Gösterdikleri performansın, Türkiye'nin siyasi manzarasına etkileri neler, olası senaryolar için öngörüleriniz nelerdir?

İYİ Parti Lideri Meral Akşener, AK Parti karşıtlığından CHP karşıtlığına geçerek siyasi açıdan intihar etmeyi tercih etti. Kendisine ve partisine kaybettiren bir politika uyguladı ve partisi küçüldü. Merkez sağdaki boşluğu doldurmayı hedefleyen Akşener’in, şimdi Cumhur İttifakı içinde kendisine yer aradığı söylenebilir.   MHP oradayken etkili bir yer bulabilir mi? Bu soruya olumlu yanıt vermek çok zor.

MHP, iktidar olanaklarından mahrum olmamak için AK Parti’yi desteklemeye, Cumhur İttifakı’nı sürdürmeye devam edecektir.

Bu süreçte dikkati çeken parti YRP’dir. YRP’nin AK Parti’den memnun olmayan, muhafazakâr seçmenin yöneleceği adres olduğu yerel seçimlerde ortaya çıktı. Bir büyükşehir, bir il ve 43 ilçe ve kalanı belde olan 69 belediye kazandı. Buna bakarak, AK Parti’nin çözülme sürecinde YRP’nin, Erbakan’ın adının ve Milli Görüş ideolojisinin cazibesiyle büyüme olasılığı yüksektir.

DEM parti, CHP adaylarının karşısına aday çıkararak yerel seçim sonrasında iktidardan beklentileri olduğu mesajını vermiş oldu. Ancak tabanı büyük ölçüde CHP adaylarını destekleyerek parti yönetiminden ayrı davrandı. İktidar da seçim sonrası Van’da örneği görüldüğü gibi yine hukuk dışı kararlarla her an kayyım uygulamasına geçebileceği mesajı verdi. Bu durum DEM Parti’nin iktidar cephesinde değil muhalefette kalması gerektiğini gösterdi.

31 Mart seçimleri ışığında, AKP'nin Van'da kayyım atanması ve CHP'nin kazandığı kimi yerlerde yeniden sayım veya yeniden seçim yoluyla seçim sonuçlarını sabote etme çabalarını nasıl yorumlamak gerekir?

İktidarın bu girişimleri siyasi hazımsızlıktır. İktidarın bu girişimleri yerel sonuç sonuçlarını kabullenmekte zorlandığını gösteriyor. Sandık sonuçlarını hukuk dışı yollarla, irade gaspıyla değiştirmeye çalışıyor. Ancak toplumdan gördüğü tepki, halkın tercihine el koyma girişimlerinden sonuç alamayacağını da ortaya koydu. CHP’nin, DEM Parti’ye yapılan operasyonlara ânında sert tepki vermesi, toplumsal tepkinin büyümesi iktidarı bu yöndeki girişimlerinden geri adım atmaya mecbur bırakacaktır.