Fransa siyasetinin yeniden parlamentalizasyonu
Melenchon’un cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oya paralel şekilde NUPES büyük şehirler ve yoksul kesimlerdeki gücünü konsolide etti.
Gala KABBAJ
Her ne kadar ilk seçimin yalnızca bir galibi olsa ve Emmanuel Macron, Marine Le Pen’e karşı ikinci turda galip gelse de 2017’den beri süre giden üç kutuplu siyasal alan etkisini seçimlerde de gösterdi ve meclis Ensemble (merkez sağ) , Nupes (sol ittifak) ve RN (aşırı sağ) arasında bölündü. Ayrıca Cumhuriyetçiler başkanlık yarışındakinden daha aktifler ve Macron kampının gerekli çoğunluğu sağlayamamasından dolayı stratejik bir noktadalar.
BAŞKAN'IN MECLİS KOALİSYONUNUN OLAĞANÜSTÜ YETKİSİ
2020 Fransa parlamento seçimleri beklenmedik bir sonuca sebep oldu. Geçmiş siyasi süreçlerin sonucu olarak Macron’un başkanlık zaferinin mecliste çoğunluğu sağlanmasına yetmesi bekleniyordu. Fakat gerçek başka oldu.
İlk kez, çoğunluğun görüşü, yeni seçilen cumhurbaşkanının farklı siyasal renklerden bir bütün tarafından denetleneceği gerçeğini yarattı. Bu görülmemiş durum, başta Jean-Luc Melenchon olmak üzere Yeni Ekolojik ve Toplumsal Halkın Birliği (NUPES) liderliğinin, meclis seçimlerini başkanlık seçimlerinin üçüncü turu gibi görerek, stratejisini Melenchon’un başbakanlığı ihtimaline çevirmesine sebep oldu. Bu ittifak stratejisi, cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinin hemen ardından sol partiler arasında ortak bir program etrafında çabuk bir birleşme üzerine kuruldu.
Bu seçim ayrıca sonucu itibariyle de geçmiştekilerden ayrılıyor. Başkanlık kampındaki siyasi güçler çoğunluğu sağlayacak 289 sandalyeyi toplayamadı. Devlet başkanlığı seçimini kazanan Ensemble koalisyonunu oluşturan; Macron’un partisi olan Renaissance, Demokratik Hareket ve Ufuklar toplamda 245 sandalye kazanırken, NUPES 131 (dışındaki sol partiler de 22 sandalye kazandı) vekil çıkarırken aşırı sağ National Rally (NR) 89’da kaldı. Macroncu kamp, Cumhuriyetçilerle (74) koalisyon yapmak zorunda kalarak başkanlık yarışına kıyasla büyük bir mağlubiyet aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimine biçimini veren üçlü dinamik şimdi de parlamentoya yansıdı. Bu üçe bölünmüşlük, seçim yasalarının aşırı sağın mecliste grup kurmasına 1986’dan beri imkan vermemesi ve 2012’den beri radikal solun gücünü kırması gerçekliğini düşündüğümüzde daha büyük bir sürpriz oldu.
FRANSA SOLUNDA YENİ UMUT
Başkanlık seçimlerinin ilk turu, Başkaldıran Fransa’nın (LFI) Fransa solunun merkezine yerleştiğini gösterdi. Bunun sonucu olarak meclis seçimleri için sol içinde yeni bir ortaklık kurmanın da yolunu açtı. Sol, emeklilik yaşının 60’a inmesi, asgari ücretin 1500 Euro’ya çıkması ve yeşil yasa (ekolojik planlama yapısı) gibi radikal teklifler ve özgün adaylar üzerinden seçimlere ve programa ilişkin ortaklık sağladı.
Bu strateji solun 60’tan 153 sandalyeye çıkmasını sağlarken Macron’un da çoğunluğu kazanmasına engel olarak ana muhalefet bloku haline geldi.
Melenchon’un cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oya paralel şekilde NUPES büyük şehirler ve yoksul kesimlerdeki gücünü konsolide etti. Her ne kadar solun seçimlerdeki etkisini anlamak için yaş üzerinden çokça analiz yapılsa da (emekliler arasında çok düşük gençler arasında çok yüksek) bunlar yetersiz kalıyor. Solun seçmen yapısını asıl olarak emeğinin çok altında ücrete çalışanlar, prekaryalar ve diplomasının karşılığını alamayanların oluşturuyor. Fransa’da işsizlik oranı (yüzde 28), aylık geliri 900 Euro’dan düşük olanlar (yüzde 32) ve eğitim düzeyi yüksek öğrenimin üzerinde olanlar (yüzde 29). Melenchon ve NUPES’in oy tabanı bu üç gruptan oluşuyor.
Coğrafi olarak, çoğu yorumcu solun kırsal bölgelerde zayıflayarak aşırı sağın yükseleceğini iddia etmişti. Buna ek olarak, NUPES içinden kimi isimler de programı eleştirerek sekülerizm, azınlıklarla ilişkiler, polis konularında çok radikal olduğunu ve toplumsal öfkenin yüksek olduğu kırsaldaki soldan kendilerini soyutlayacağını iddia etmişlerdi. Aşırı sağın ikna ettiği bu bölgelerin kazanılmasını hedefleyen bir strateji de sunulmuştu.
Böyle bir yorumlamanın sınırlarını gösteren iki konu var. Bir taraftan, aşırı sağdan sola çok sınırlı oy geçişi oluyor, Le Pen seçmenini kazanmak neredeyse imkansız.
Ayrıca, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kırsalda Melenchon’un karşılığı vardı. Bu bölgelerde aşırı sağın oyu, solun bu kesimle bağının olmadığını göstermiyor, kırsallık teriminin altında yatan belli spesifikleri anlamanın gerekliliğini gösteriyor. Son olarak, başkanlık seçimleri de gösterdi ki ırkçılık karşıtlığı, feminizm, ekoloji ve toplumsal-ekonomik meselelerde siyaset üretebilmek geniş mobilizasyon ve toplumsal hareketlerle ortaklık kurma fırsatı yaratıyor.
HALKÇI BİR EKOLOJİ İÇİN
Ekoloji meselesi bu açıdan simgesel kalıyor. Seçim tarafından bakarsak, meseleyi daha çok Yeşil Parti (EELV) ve bazı özgün adaylar (çiftçiler ve hayvan hakları aktivistleri) ele aldı, 2022 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bu konuya değinenler ağırlıklı çoğunlukla şehirli, kalifiye ve yüksek ücretli kesimden isimlerdi. Bu durum, ekolojiyi bireyci ve ahlaki bir anlayışla ele alarak politik bir mesele olmaktansa bireylerin yaşam tarzları ve beslenmelerine sıkıştırdı.
Ekolojinin apolitikleştirilmesi meselenin en az karbon salınımı yapan ama iklim krizlerinden en fazla etkilenen işçi sınıfı ile bağını kopardı.
Fakat NUPES bu engelleri aşmak için ciddi çaba gösterdi. Öncelikle, başkanlık kampanyası sırasında, Melenchon finansallaşmış kapitalizmi hedef alan bir çevre projesi geliştirerek sosyal ve istihdama yönelik sorunları ve devleti meselenin merkezine koydu.
Ardından, NUPES içerisinde seçimler ve program konusundaki ortaklık ekoloji konusunda nasıl hareket edilmesi gerektiğini belirledi: Öncelikle sağlam hesaplanmış bir radikal sol proje sundu, bunu sunarken de bu proje ile piyasa ekonomisi ve yeni teknolojinin ekolojik kriz ile baş edebilmesine yönelik inanç arasına keskin bir sınır çizdi. Bu farka inancı sağladıktan sonra ekoloji parlamenter solun ortak radikal platformu haline geldi.
NUPES ayrıca siyasi hedefine giden yolda bu siyasi dinamik içerisindeki sendikal aktörleri de kapsayan bir strateji yarattı. Örneğin meclis şu an Aurelie Trouve (Eski Yurttaş için Vergilendirme Derneği Başkanı), Rachel Keke (sendika lideri), Alma Dufour (Amazon grubuyla mücadele eden bir çevre aktivisti) ve François Piquemal (Barınma aktivisti) gibi isimlere ev sahipliği yapıyor. Bu anlamda NUPES, seçilmenin kriterlerini ciddi oranda değiştirdi.
Bugünden itibaren, mücadele birliği sağlarken merkezi radikalizme çekmeye, ırkçılık karşıtı, feminist, antikapitalist ve ekolojik bir perspektife odaklanmak olacak.
Transform-Network web sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Göksu Cengiz