Adım Garip. Ben doğduğum mahallede büyüdüm, yaşlandım ve öldüm. Daha doğrusu öldürüldüm. Sokaklarda geçirdim bütün hayatımı.

Adım Garip. Ben doğduğum mahallede büyüdüm, yaşlandım ve öldüm. Daha doğrusu öldürüldüm. Sokaklarda geçirdim bütün hayatımı. Şikayet ettiğimi sanmayın, aksine ben çok sevdim bu sokakları. Özgür yaşadım son nefesime kadar ama nedense gidemedim bu mahalleden uzağa. Buranın insanları beni o kadar çok sevdi ve ben onlara o kadar çok bağlandım ki... Şimdiden söyleyeyim ben güzel cümleler kurmayı beceremem. Çok da sevsem hoyrat olabiliyor bazen sokaklar.. Daha doğrusu o sokaktan geçen insanlar. Ürkekliğim de bundan. Ama anlatacağım yine de sizlere bilmeniz gerekenleri.
Güne erken başlardım hep. Sıcak ekmek kokuları geldi mi fırından uyanıverirdim. Ordakiler benim çocukluğumu bilir. Her sabah kahvaltımı orda yapardım. Herkesten önce... Fahişeler uyumadan, kamu çalışanları uyanmadan biterdi bu kahvaltı faslı. Ben onların evlerine dağılışlarına, işlerine gidişlerine her sabah tanık olurdum. Hepsiyle de iyi anlaşırdım. Sırf Bakkal Gürcan’ı sevemedim. Ne zaman beni görse homurdanırdı. Bir akşam eve gittiğinde karısını dövdüğüne şahit olmuş, üzüntüden ne yapacağımı bilememiş, sonunda sinirden gidip dükkanının önüne tuvaletimi yapmıştım. Halbuki ne tatlı, ne merhametli kadındı Safiye... Bir gece hastalandığımda bana biraz ilaç  vermiş, bolca şefkat göstermişti. 8 yaşındaki kızı Selen her sabah 8’e 5 kala servisine binerdi. Onunla beklerdim. En arka sıraya oturur el sallardı bana. Ben servis sokaktan kayboluncaya kadar bekler, sonra da giderdim. Akşamları alkolik babası eve gelmeden belirirdi servisi sokağın başında. Evine kadar eşlik ederdim. Konuşmayı sevmeyen, kimi kimsesi olmayan Ozan akşamları gitar çalardı bazen parkta. Bir benimle dertleşirdi. Samimi çocuktu Ozan. Bir sevdiği vardı. Ama sevdiğinin kalbinde başka aşklar olduğunu hiç bilmedi. Ben onlarla büyüdüm, onlarla yaşlandım...
Ölümüme gelince... Eğer sokakları eviniz bellemişseniz sıcak yatağınızda bir uykuda ölme şansınız çok fazla olmuyor. Merak etmeyin, bana edilen işkencelerden bahsetmeyeceğim. Acımasızlığınızı yüzünüze vurmayacağım. Bu sokaklardaki hatıralarım sonuncusu sessiz bir geceye dayanıyor. O soğuk gecede üniformalı adamları gördüm. Sonrası yok. Ve böylece belediyemiz sayesinde bir sokak köpeğinden daha kurtarılmış oldu mahalleli. Cinayeti kimse görmedi. Bedenim çöpe karıştı. Selen’den gizlediler birkaç gün gerçeği. Öğrendiğinde çok ağladı. Safiye şikâyet etmek istedi birilerine ama kocası “devleti mi devlete şikayet edeceksiniz, bir köpek yüzünden mi bunca dırdır?! diye çıkıştı. İnsanın değerinin olmadığı bir ülkede beni kim umursasın?! Çok az kişi koşar bu haksız cinayetlerin ardından. Neden bilmem ama bizim gibilerin ardından dökülen gözyaşları küçümsenir siz insanlar tarafından.
İşte hepsi bu kadar...