“Şimdinin İtalyan sineması fazlasıyla piyasanın egemenliğinde. Bakıyorsunuz ki yola paradan, oyunculardan falan çıkılmış. Anlatılmas

“Şimdinin İtalyan sineması fazlasıyla piyasanın egemenliğinde. Bakıyorsunuz ki yola paradan, oyunculardan falan çıkılmış. Anlatılması gereken hikâyeden değil”
2. İtalyan Film Haftası, Alkazar Sineması’nda yapılan sade bir ödül töreniyle geçtiğimiz cuma akşamı başladı. Vivident Özel Festival Ödülü İtalyan Sineması’nın son yıllarda çıkardığı en önemli kadın oyunculardan olan Valentina Carnelutti’ye verildi. Carnelutti Ridley Scott’ın 'Hannibal', Steven Soderbergh’in 'Ocean’s 12'. Theo Angelopoulos’un 'Zamanın Tozu' gibi filmlerinde yol alarak kendisine İtalya dışında da bir kariyer çizgisi oluşturdu.
KENDİNİ SANSÜRLEYEN YÖNETMENLER
Carnelutti ödülünü alırken Türk yönetmenlerle de çalışmak istediğini belirtince, biz de kendisiyle hemen biraz konuştuk. Carnelutti, Semih Kaplanoğlu’nu ismiyle biliyor, Nuri Bilge Ceylan’ı ise filmi 'Üç Maymun'la hatırlıyordu. Oyuncunun söyledikleri doğrusu ilginçti: “Türk sinemasında, bir zamanlar İtalyan sinemasının da sahip olduğu ama artık yitip gitmiş olan bir şeyler var: Samimiyet var, özgürlük var. Türk filmlerinde fark ediyorsunuz ki yönetmen o hikayeyi anlatmak zorunda. Anlatmasa ölür.
Oysa şimdinin İtalyan sineması fazlasıyla piyasanın egemenliğinde. Bakıyorsunuz ki yola paradan, oyunculardan falan çıkılmış. Anlatılması gereken hikayeden değil. Malzeme var hadi bir film yapalım şeklinde başlanılmış işe. Bir de otosansür var, tabii bu da koşullardan kaynaklanıyor. Eğer belli bir tarzda film yapmazsam, gösterim şansı bulamaz diye düşünen senaristler, yönetmenler baştan kendi kendilerini sansürlüyorlar. Berlusconi bütün medyayı satın  aldı ve birçok insanın ağzını bantla kapatmış oldu. Ama halk hala ona oy vermeye devam ediyor. Başbakanlarımızın sıkı arkadaş olduğunu biliyorum.
Yani, siz de dikkatli olun! Berlusconi bir diktatör olmaya doğru hızla gidiyor!” Ödül gerekçesi olarak “trajedi ve komediyi, hiciv ve bağlılığı, dinamizm ve dengeli yorumlamayı bir araya getirebilme özelliklerine sahip, güçlü, tutkulu ve çok yönlü bir oyuncu” olması gösterilen Carnelutti festivalde  'Kızıl Gölgeler' adlı filmle yer alıyor. Bu film son Altın Portakal’da da gösterilmiş ve yönetmeni Maselli Antalya’ya konuk olmuştu. Maselli de filmi hakkında konuşurken Carnelutti ile benzer şeyler söylemişti: İtalyan  toplumunun Berlusconileşmesi  ve bu durumun vahameti yönetmenin temel dertlerindendi. Yönetmen Francesco Maselli’nin II. Dünya Savaşı sırasında aktif olarak faşizme karşı direnişte savaştığını da belirtelim. Maselli festivalin konukları arasında  bulunuyor ve 'Kızıl Gölgeler'in gösteriminden sonra seyircilerle sohbet edecek.
GELECEKTEN KORKUYORUM
Berlusconi İtalyası ile dertli olan bir başka konuk da açılış filmi 'Güzel İnsanlar'ın genç yönetmeni Ivano de Matteo idi. 'Güzel İnsanlar'  bağımsız bir filmdi ve Fransa’da birçok ödül almasına rağmen ülkesi İtalya’da gösterim şansı bulamamıştı. Zaten film de İtalya’nın halinden memnun ama vicdanını da göstermelik eylemlerle temiz e çıkarmak isteyen burjuva aydınları ile ilgiliydi.
Zizek’e sorsanız “hemen 'ırkçı' damgasını vuracağı orta yaşlı bir çift, fahişeliğe zorlanan Ukraynalı genç bir kızı kurtarmaya karar verir. Ama “kendisini evinde gibi hissetmesini istedikleri” genç kız gerçekten de kendisini biraz onların eşitiymiş gibi hissetmeye başladığı anda, burjuva aydınlarımızın dişleri uzar, pençeleri çıkar, kurtlaşıverirler. Ivano de Matteo, Berlusconi İtalyasında artık gelecekten fena halde korktuğunu, okul pasosu edinmek için bile bir tanıdık sahibi olmak gerektiğini ve çocuklarına bir eğitim olanağı sağlayabileceğinden kuşkulu olduğunu söyledi, filmin ardından yapılan söyleşide. O da Türkiye ya da başka bir ülkede çalışmaya açık olduğunu belirtti. Ne garip değil mi, genç İtalyan sinemacılar için henüz tümüyle ele geçirilmemiş bir vaha gibi görünüyor Türkiye. Tabii AKP ve Berlusconi’nin sıkı kankası Erdoğan Türkiye’yi de benzer bir çöle dönüştürmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Festivalde gösterilecek diğer uzun metrajlı filmler şunlar: 'Birçok Öpücükten Sonra' (Fausto Brizzi), 'Fortapasc' (Marco Risi), 'Giuilia Akşamları Randevulaşmaz' (Giuseppe Piccioni), 'Günaydın Aman' (Claudia Nocce), 'Bulutların Üzerindeki Ev' (Claudio Govannesi, 'Karadeniz' (Federico Bondi) ve 'Özgürlük' (Davide Ferrario). Uzun metrajlı filmler Alkazar Sineması’nda kısa ve belgesel filmler ise Pera Müzesi’nde ücretsiz olarak izlenebilir.