Küreselleşme, dünyada ve Türkiye’de son 15-20 yıldır hemen hemen bütün önemli gelişmeleri belirliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kendilerini liberal sol olarak tanımlayan...

Küreselleşme, dünyada ve Türkiye’de son 15-20 yıldır hemen hemen bütün önemli gelişmeleri belirliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kendilerini liberal sol olarak tanımlayan kimi aydınlar örgütlü solla iyice bağlarının kopardı.

Aslında yeni olmayan ancak ‘Ergenekon’la birlikte ateş alan iki ucun taraflarına; bir yanda kontrgerilla artıklarıyla temasta olan, yüzünü milliyetçiliğe dönen ulusal sola, diğer yanda küresel konjonktürün Türkiye’nin demokratikleşmesi için uygun bir zemin oluşturduğunu düşünen ve AKP’nin Ergenekon operasyonuna siyasal destek vererek, demokratikleşmeye öncülük ettiğini savunan ve yüzünü liberalizme dönen liberal sola, Türkiye Sosyalist Solu destek vermiyor.

AKP’ye de darbecilere de karşı olan sosyalist solun, üçüncü kutup çağrısı -ki bu çağrı Ergenekon soruşturmaları başlamadan çok önce yapılmıştı (Ertuğrul Kürkçü, Siyasi Gazete’de Ocak 2004’te ‘Üçüncü Bir Kutup Gerek’ başlıklı yazısı)- liberal aydınların o günlerde neden dikkatini çekmediğini ve yeterince tartışmadığını, neden bu dönemde eleştiri/tartışma boyutundan çıkıp çirkinleşen, hakaret içeren saldırılara dönüştüğünü sorgulamak gerek.

AKP’nin bir kısım liberal aydının şakşakçılığından yararlandığı kesin. Son dönemlerde, devlet televizyonun birkaç kanalında ekranlarını bu liberal aydınlara açmasının rastlantı olduğunu kim söyleyebilir? İktidarını destekleyen medyanın fazlası göz çıkarmaz.

AKP, farklı kesimleri potasında eritebilir. Ancak sosyalist solun bu potada işi olmaz.

 

•••

Dünya küreselleşmenin getirdiği yeni bir değişim içerisinde. Siyasal tartışmalar ‘sanat’ tartışmalarından uzak değil. Daha doğrusu olmaması gerekiyor. Teknolojik gelişimin hız kazanması ve fotoğraf makinelerindeki gelişimi, fotoğrafta yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirmeli. Fotoğraf alanında birçok kabul görmüş değerlendirmelerin, tanımların, kavramların yeniden tanımlanmasına ihtiyaç var. Bu nedenle daha önceki yazılarımda ‘belgesel fotoğraf’ın içinin boşaltılması tehlikesinden bahsetmiştim. Hatta savaş fotoğrafçılığının bile gezi fotoğrafçılığına dönüşme tehlikesine değinmiştim. Ancak, muhalif olan ‘Belgesel Fotoğraflar’dan her zaman birileri rahatsız olmuştur.

Örneğin; -Tüm büyük şehirlerde olduğu gibi- İstanbul’da Sulukule, Ayazma ve Başıbüyük’deki gecekondu yıkımlarını ve yıkımlar sırasındaki şiddeti görüntüleyen bir kısım fotoğrafçılar ve fotomuhabirler ellerindeki fotoğraflarla; bütün yerel yönetim hizmetlerini ticarileştirmekten, yoksul semtleri ‘soylulaştırmak’tan ve kentleri bir sermaye dinamiği olarak dönüştürmekten başka vaadi olmayan AKP hükümetinin ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin, eserlerini(!) belgelediler. Bu fotoğrafların şimdi ve her zaman GÖRMEK İSTEYENLERE sözü olacak. (Fotoğraflara eleştirilerim başka bir yazının konusu; ama kısaca, -içi doldurulduğunda, derlenip toparlandığında, popülist söylemlerden arındırıldığında, siyasal analizlerle beslendiğinde)

 

•••

Türkiye sosyalist sol tarihine kabul edilemeyecek çirkin sözlerle saldıranlar, geçmişi anımsamak isterlerse, fotoğraflar yeniden defalarca bakabilecekleri bir kaynak olarak hep var olacak. İşte onlardan yalnızca biri:

Yazımın sonunu bir duyuru ile bitireyim. 16 Eylül Salı günü Karşı Sanat’ta başlayacak olan ‘Görüntünün Gerçekliği, Gerçekliğin Görüntüsü’ başlığıyla ‘belgesel fotoğraf’ tartışılacak. 28 Ekim’e kadar her salı saat 19.00’da yapılacak oturumların moderatörleri ben ve Ali Şimşek. Murat Germen, Mehmet Kaçmaz, Gamze Toksoy, Orhan Cem Çetin, Özcan Yurdalan, Yücel Tunca, Haluk Çobanoğlu, ben ve Ali Şimşek’in yapacağı sunumlar, politikanın ‘geri döndüğü’ dünya gündeminde, her geçen gün ilgi ve üretim artışıyla karşılaşan ‘belgesel fotoğraf’a odaklanacak