Günlerdir gazetelerde genç bir kadın fotoğrafta bana ve gazete okuyan herkese gülümsüyor. Puslu bir fotoğraf, yarım bir....

Günlerdir gazetelerde genç bir kadın fotoğrafta bana ve gazete okuyan herkese gülümsüyor. Puslu bir fotoğraf, yarım bir gülüş...
Puslu fotoğrafta bana ve herkese gülümseyen tutuklu Güler Zere Cumhurbaşkanı’na da gülümsüyor.
Tüm yetkililere de.
O bir tutuklu…
Siyasi tutuklu…
Onu tanımıyorum. Dünya görüşünden haberim yok. O ülkemdeki birçok ölümcül hasta tutukludan sadece biri…
Onun gibi ölümcül hastalar çok ama o sesini duyuran şanslı (?) bir yüz sanki.
Babası inatla kızının iyileşmesini bekliyor. Hep analar bekler ya bu kez bir baba bekliyor…
Konuşmakta güçlük çeken Zere'nin babası Haydar Zere, "Kızım, o benim canım ciğerim. Ben Elazığ'dan sürekli Adana'ya gelip gidiyorum. Onu çok kolay göremiyorum. Tedavisini doğru düzgün yaptıramıyorum. Keşke kanser olmasaydı da ömür boyu hapis yatsaydı. Her gün bin kez ölüyoruz. Çok büyük acılar çekiyoruz. Kızım göz göre göre ölüme gidiyor benim elimden bir şey gelmiyor. Kızım bırakılsın ki tedavisini yaptırabileyim” diye konuşuyor.
Güler Zere ve onun gibi onlarca ölümcül hasta cezaevlerimizde yatıyor.  Ölümcül hasta olduklarından başkalarının bakımına gereksinim duyuyorlar. Donanımlı hastanelerde tedavi ve bakımla acı çekmeleri engellenebilir, sevdikleri ile bir süre daha  yaşayabilirler. Buna olanak tanınmıyor. Sadece üzülmüyor,  bu durumdan utanıyorum.
Bu insanların hepsi Cumhurbaşkanı Gül’ün affettiği ve bugün mitinglere katılan Necmettin Erbakan kadar “lutfa mazhar”değil midir? Ölümcül hastalar, herkesin bildiği gibi, başkalarının bakımına gereksinim duyuyorlar. Cumhurbaşkanı, bu insanların siyasi görüşüne bakmaksızın hepsini ve de kanser hastası Güler Zere’yi  niçin af etmiyor?
Haydar Zere’nin feryadını Cumhurbaşkanı niçin duymuyor?
Bu arada sadece Güler Zere’ye değil, onun gibi ölümcül derecede hasta olan tutuklular ve yakınları af bekliyorlar.
İşte o acılı liste:
“Güler Zere (4. derece ağız kanseri), Erol Zavar (mesane kanseri), Aynur Epil (bağırsak kanseri), Gülezar Akın (hipofiz tümörü), A. Samet Çelik (kan kanseri), Hasan Mert (kan kanseri), Nizamettin Akar (gırtlak kanseri), Gazi Dağ (belden aşağısı felçli), Yusuf Kaplan (vücudunun yüzde 80’i felçli), İnayet Mete (kalp ameliyatlı ağır siroz hastası), Menduh Kılıç (ağır siroz hastası), Remzi Aydın (felçli), Halil Güneş (kemik kanseri), İsmet Ayaz (çölyak hastalığı), Nesim Kalkan (çölyak hastalığı), Mustafa Gök (wernicce korsakof hastası), Bekir Şimşek (wernicce korsakof hastası), Mehmet Yeşiltepe (hidrosefali hastası), İzzet Turan (böbrek yetmezliği), Halil Yıldız (82 yaşında, sağlık sorunları nedeniyle başkalarının yardımı olmadan yaşamını sürdüremiyor).”
Tutuklu ve hükümlü de olsa hiçbir insanın yaşama ve tedavi hakları engellenmemeli, adli tıp kurumunda görev yapanlara Hipokrat yemini anımsatılmalı en önemlisi de insan onuru korunmalıdır diyorum...
Cumhurbaşkanı Gül, Güler’i af ederek kısa süreli de olsa güldürmelidir.