Yaklaşık on saatlik bir yolculuğun ardından Bangkok’a adım atmakla birlikte aslında Türkiye’deymişsiniz izlenimi doğuyor. Havanın sıcaklığı, sokakların kirliliği ve düzensizliği çok tanıdık gelirken Güneydoğu Asya insan profillerini görünce yeni bir ülkeye geldiğinizi anlıyorsunuz.

Güneydoğu Asya güzeli: Tayland

Halis Dokgöz - Prof. Dr., Adli Tıp Uzmanı, Karikatürist

Ani bir kararla hem de Muson yağmurlarının yoğun olduğu bir zamanda Ağustos sonunda Pattaya ve Bangkok’u kapsayan bir haftalık geziye çıktık. Toplumsal önyargılar geziye başlamadan başlamıştı. Tayland güvenlik sorunlarının zirve yaptığı, sokakları pis kokan ve yemekleri yenilemeyen bir ülke olduğu! Ve öneriler doğrultusunda geriye getirileceğini bilemeden fındık, fıstık, bisküvi ve konserve stokları, Vicks kokuları, sinek kovucular özenle valize yerleştirildi. İstanbul havalimanının aşırı pahalılığında bu stokların işe yaradığının da altını çizmeliyim. Bangkok havalimanının İstanbul Havalimanı’ndan çok daha ucuz olduğunu da vurgulayalım. 

Yaklaşık on saatlik bir yolculuğun ardından Bangkok’a adım atmakla birlikte aslında Türkiye’deymişsiniz izlenimi doğuyor. Havanın sıcaklığı, sokakların kirliliği ve düzensizliği çok tanıdık gelirken Güneydoğu Asya insan profillerini görünce yeni bir ülkeye geldiğinizi anlıyorsunuz. 

Hem Bangkok hem de Pattaya’da sokağa çıktığınızda dikkatinizi Tayland kralı Maha Vajiralongkorn’un resimleri çekiyor. Hiç estetik olmayan bu resimler sizi hiç ummadığınız bir sokağın en ücra köşesinde veya bir Buda Tapınağı çevresinde karşılayabiliyor.  1932 yılından bu yana Meşruti monarşiyle yönetilen ülkede kralın Almanya’nın Bavyera eyaletinde bulunan Starnberger Gölü kenarında bir villada yaşıyor olması ve demokrasinin izlerinin olmadığı ülkede Demokrasi Meydanı bulunması ise ironi mi, paradoks mu bilemedim! 

Bangkok ile Pattaya arası otobüsle yaklaşık 2 saat sürüyor. Pattaya, her köşesinde masaj salonları ve bizim cızbız köfteci veya tablacılar gibi sokak yemekleri ve meyve satan satıcılarla dolu. Tayland para birimi Baht’ın yaklaşık 0,80 TL’ye denk geldiğini vurgulayalım ve sokakta Dolar veya başka para birimini kullanmanız çok zorken kredi kartları pek çok yerde kolaylıkla ve güvenle kullanılabiliyor. 

Pattaya 

Pattaya plajlarıyla oldukça ünlü ve merkezde bulunan yaklaşık 4 km’lik plajında denize girerken plajın yanından geçen yolun hemen karşısında yer alan restoranlarda yemek yeme şansınız var. Ama denize girmek için özellikle şehrin biraz dışında bulunan ve yürüyüş mesafesinde olan Jomtien Plajını tercih etmenizi öneririz. Pattaya’da ulaşım için oldukça yaygın ve kişi başı 10 Baht gibi ucuz olan arkası açık kamyonet benzeri “Tuk Tuk”ları tercih edebilirsiniz. Pattaya’da denize girmek ve dinlenmek için mutlaka Mercan Adası’na (Coral Island) gitmelisiniz. Şehir merkezinde hızlı feribotlarla yaklaşık 30 dakikada ulaşabileceğiniz adada sahilde denizsolucanlarının ince kumları yüzeye çıkarmalarına bağlı oluşan insan beynine benzer görüntüler şaşırtıcı olacaktır. Deniz seviyesinin yükselme ve alçalmasına bağlı olarak binlerce beynin bir anda kaybolduğunu görmek de değişik bir deneyim. 

 Pattaya denilince belki de ilk akla gelen yerlerden biri de kuşkusuz Walking Street. Sokak 1 km’lik mesafe boyunca gece kulüpleri, barlar, zincir restoranlar, sokak satıcıları, hediyelik eşya dükkânları ve 24 saat devinim halinde bulunan insanlarla dolu. Akşam saatleriyle birlikte gece kulüpleri önlerinde bedenleri pazarlanan çoğu kız çocukları ve kadınlar dikkatimizi çekiyor. Çocuk istismarının alenen yaşandığı bu sokağın müdavimlerinin daha çok yaşlı erkeklerden oluşması da başka bir paradoks… 

Nong Nooch Tropikal Botanik Bahçesi, 500 dönümlük bir alana kurulu şehir merkezine Tuk Tuk’lar ile yaklaşık 30 dakikalık mesafede mutlaka gidilmesi gereken yerlerden. Fransız bahçesi, Rönesans bahçesi, palmiyeler, kaktüsler, orkideler, bonsailer ve yüzerce tropikal bitkiler ve meyveler yanında pek çok hayvan heykelleri yanında dev Dinozor heykelleri ile karşılaşıyorsunuz. Dinozorların yoğun olduğu alanı gezerken buradan Melih Gökçek geçmiş diyorsunuz. Bahçe içinde kültürel etkinlik olarak Tai danslarından oluşan gösterileri isleyebiliyorsunuz. Fillerin gösterisiyse içler acısı. Basketbol, futbol oynayan, dans eden fillerin birer dilenci şeklinde eğitilerek izleyicilerden bahşiş toplayan birer figüre dönüştürüldüğü görmek iç parçalayıcı. Tayland’da benzer şekilde hayvan hapishaneleri ve timsah şovu adı altında uyuşturulan timsahların ağızlarının açılıp içine kafa ve kol, bacak sokma gibi şovlar yapılıyor. Hayvanat bahçeleri ve hayvan gösterileri hayvanlara uygulanan bir işkencedir ve gösterilere gitmemek yanında tüm ülkelerde bu tür yapıların kaldırılarak yasaklanması için daha kaç çağ geçmesi gerekecek! 

Şehir merkezine 5 km kadar mesafede bulunan Hakikatler Tapınağı, mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Wongamat Plajı kuzeyinde 105 metre yüksekliğinde hiç çivi kullanılmadan tamamen tahta ve ahşaplardan oluşan ve 1981’de yapımına başlanan tapınak Budist, Hindu ve mitolojik figürlerden oluşuyor. Tapınak yapılmaya devam ediyor ve giriş katında sizi çoğu kadınlardan oluşan zanaatkârlar ahşaplara hayat veriyor. Hakikatler tapınağında kimiz, nereden geliyoruz, nasıl hayatta kalacağız, hayatın sonu, medeniyet, hayatın amacı, iki tarafı olan bir para gibi toplum ve toplumsallığın başlangıcı gibi yaşam döngüsünden insanlığın evrenle ilişkisi ve ütopya üzerinden hayatı sorgulayan ve anlamlandırmaya çalışan sanatsal bir ütopya ile ifade ediliyor. 

Pattaya’da Buda heykelleri görkemiyle her yerde dikkatinizi çekiyor. Şehir merkezine yürüme mesafesinde olan 18 metre yüksekliğindeki dev Buda Heykeli’ni görmek yanında şehre kuşbakışı bakma şansını da elde ediyorsunuz. Tapınakta dilek dileyenler, dua edenler yanında keşişleri de görebilirsiniz. 

Bangkok 

Chao Phraya Nehri’nin ikiye böldüğü Bangkok’ta çok sayıda kanallar bulunduğundan Güneydoğu Asya’nın Venedik’i diye de biliniyor. Çin Mahallesi'nde yer alan Altın Buda heykeli som altından yapılmış dünyanın en büyük Buda heykelidir. Heykelin 1238’li yıllara kadar uzandığı söylenirken gerçek anlamda farkına varılması 1950'lere dayanıyor. 1767'de Burmalılar Siam’ı kuşatıyor, yağma ve talan ile şehir yerle bir ediliyor. Taşınamayacak boyutta olan 3 m boyu ve 5,5 ton ağırlığıyla som altından Buda heykeli yıkılıp parçalanmasın diye alçıyla kaplanarak yağmadan kurtarılıyor. Ve alçı kaplama heykel yıllar sonra 1950’de taşıma işlemi sırasında düşerek parçalanıyor ve alçı kaplamanın içinden som altın Buda heykeli gün yüzüne çıkıyor. Hikâyesi ve görüntüsüyle Bangkok’ta görülmesi gerekenlerden… 

Bangkok’ta Chao Phraya Nehri boyunca kanal turu yaparak gökdelenlerle dolu şehrin bir yakasını ve yeşilliklerle dolu diğer yarısını ve elbette şehrin kenar mahallelerindeki farklı dinamiklerini görme şansını da elde ediyorsunuz. Bangkok, çarpık şehirleşmesi, gökdelenleri ve yaşam biçimiyle bir İstanbul izlenimi yaratıyor. Nehir ve kanalların koyu yeşil renkte göründüğünü ve içinde her türlü çöpün bulunduğunu söylememiz gerekir. Bir yandan turistler teknelerle gezerken, bir yandan çocuklar nehirde yüzüyor, insanlar sefalet görüntüsü içindeki küçücük evlerinden kedibalığı avlıyor, kadınlar çamaşır yıkıyor, satıcılar meyve ve hediyelik eşya satıyor, dev kertenkeleler hiçbir şeyi umursamadan nehir kenarında dinleniyor. Nehir sonunda sefalet göstergesi evler arasından altın sarısı rengiyle parlayan dev Buda heykeli ile bir kez daha karşılaşıyorsunuz. 

Bangkok şehir merkezinin 20 km kadar doğusunda yer alan “yüzen pazar” köyü görülmesi ve deneyimlenilmesi gereken yerlerden. Kanoları kullanan kadın, erkek her yaştan insanlar sizi yöresel meyve ve sebzeler, Tai yemekleri ve hediyelik eşya dükkânları arasında yarım saatlik ütopik bir yolculuğa çıkarıyor. Pazarlama teknikleri biraz bize benziyor, söyledikleri fiyatın üçte birine sıklıkla ürünü satıyorlar. 

 Bangkok’a 60 km mesafede yer alan Maeklong şehri ortasından bir tren geçiyor. Burayı ilginç yapan ise trenyolunda bir alışveriş pazarı bulunması. 1905 yılında kurulan pazarın ortasından bir tren günde 8 kez geçiyor. Esnaf 30 km hızla gelen tren ufukta görününce hızla materyallerini topluyor ve tren geçince tekrar eski yerine koyup satış yapıyor. Bu alışveriş turistler için de bir eğlence halini almış ve sosyal medya bu tür görüntülerle dolu. Pazarın en güzel yanlarından biri Bangkok’un en ucuz yeri olması ve esnafın çok cana yakın ve içten olması. Çok pazarlık yapıp esnafın canını sıkarsanız bir anda satışı iptal edip söylenen ücretin 5-10 katını da verseniz alışveriş yapamıyorsunuz. 

Bangkok, transseksüel cerrahisinin de en çok gerçekleştiği ülkelerden biri ve bunu şehrin birçok yerinde yer alan dev hastane reklamlarında da açıkça görüyoruz. Bununla bağlantılı olarak “Ladyboy” olarak da tanımlanan transların kostüm, koreografi, ışık, müzik ve danslarını içeren şovları da ilgiyle izleniyor. 

Tayland’da deniz ürünleri içeren çorba, noodle ve meyvelerin onlarca çeşidi mevcut. Tom Yum çorba, Pad Thai, Pitaya, Papaya, Mangosteen, Rambutan, Longan, Ejder meyvesi, Mango, Ananas ve Hinistancevizi mutlaka tadılması gerekenler. Diğer meyve çeşitlerine göre oldukça pahalı olan Durian meyvesinden biraz bahsetmemiz gerekir. Oldukça lezzetli olan Durian kokusu nedeniyle toplu ulaşımda ve uçakta bulundurulması yasak. Zincir restoranlara gidip yemek yiyenlere hayret etmemek elde değil. Ülkemizde servet ödeyerek yiyebileceğiniz deniz ürünlerini ve birçok meyveyi çok uygun fiyatlarla yemek ve Tai mutfağının eşsiz örneklerini tatma şansını kaçırmamanızı öneririm. Sonuç olarak yeni bir ülkeye gittiğimizde o ülkeyi beğenip beğenmediğimizi anlamak için şu soruyu sormamız gerekir diye düşünüyorum. Yine gider misin? Yanıtım, evet.