İlkokulu Merzifon'da, İstiklal llkokulu'nda okudum. Yerleri mazot üzerine talaş dökülmüş ahşap okulumun her sınıfında...

İlkokulu Merzifon'da, İstiklal llkokulu'nda okudum. Yerleri mazot üzerine talaş dökülmüş ahşap okulumun her sınıfında, Orta Asya'yı merkez almış, bir sürü okun yukarıyı-aşağıyı, solu-sağı gösterdiği bir harita vardı diye hatırlıyorum. Oklar, Türklerin Orta Asya'dan göç yollarını gösteriyordu. Bu haritaya göre, Türklerin Orta Asya'dan çıktıktan sonra dünyada gitmedikleri yer kalmamıştı.

Sonunda buna ikna oldum. Zira her gittiğim yerde, benden önce oraya gelmiş birkaç Türk'le karşılaştım. Sonunda Hong-Kong'da bir dükkanda karıma, "üç gündür buradayız, hiç Türk'e rastlamadık" dediğim sırada dükkanı Türkler basmıştı. Nasıl ikna olmayayım?

Orta Asya'dan neden çıkmışız? Bu sorunun bir önceki aşaması, "insanlar Orta Asya denilen yerde neden oturur ki?" şeklinde olmalıdır. Türk tarihini yeniden düzenleyen zevat, bu soruya mantıklı bir cevap bulamadıkları içindir ki, Orta Asya'nın, Milattan Sonra bininci yıldan önce, tam ortasında kocaman bir iç denizi olan; yemyeşil korularla örtülü; tarıma elverişli verimli toprakları, hayvan otlatmaya yarayışlı meraları olan bir kara parçası olduğunu resmetmişlerdi. Yoksa bugünkü gibi bir Orta Asya'da neden oturulur?

Peki Orta Asya'dan, bu denizli, yeşillikti, bitek, verimli topraklardan neden çıkılır? Türk resmi tarih yazarları buna hemen bir neden bulmuşlar. Yoksa biz Türkler göçebe kavimler falan değilmişiz. Orta Asya'da müthiş bir kuraklık olmuş. Öylesine bir kuraklık olmuş ki iç deniz bile kurumuş. Yemyeşil ormanlar, meralar, tarlalar kurumuş. Atalarımız bu nedenle çadırlarını yıkmışlar; atlarını, develerini yüklemişler; suyun olduğu, kuraklığın olmadığı, batıya, kuzeye, güneye her yere yayılmışlar.

Anadolu'ya gelmişler. Evliya Çelebi anlatıyor. Erzurum'dan çıkmış, Amed'e kadar (şimdiki Diyarbakır) orman yüzünden gökyüzünü görememiş. Şimdi bırak ormanı, tek ağaca hasret kalmışız.

Hadi kalkın gidiyoruz! Anadolu, Orta Asya gibi kurudu. Göllerimiz, barajlarımız sıfırlandı. Susuzluk aldı yürüdü. Allah başımızdan eksik etmesin, Ankara Belediye Başkanımız İ. Melih Gökçek tüm Ankaralılara "analarının yanına gitmelerini" tavsiye etti.

Ben daha radikalim. Hadi kalkın gidiyoruz! Anadolu bitti. Göç zamanı başladı. Macaristan üstünden İsveç'e, bize göç yolları göründü.

Orayı da kuruttuk mu Allah Kerim!