Uğur Mumcu sizi anlatıyordu o dizelerde: Sırtlarında yük taşıyarak aş ekmek getiren babaların oğulları karayağız delikanlılardınız. Kendiniz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,...

Uğur Mumcu sizi anlatıyordu o dizelerde: Sırtlarında yük taşıyarak aş ekmek getiren babaların oğulları karayağız delikanlılardınız. Kendiniz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğinizde yaşayarak katılmıştınız o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürülmüş, dövülmüş, vurulmuş, asılmıştınız. Çelik kelepçeler takılmıştı bileklerinize, işkence hücrelerinde sabahlamıştınız kaç kez. Yüreğiniz, yüreklerimiz işçiyle köylüyle, birlikte atmıştı.

Giresun'daki yoksul köylüler, Ege'deki tütün işçileri, Doğu'daki topraksızlar ve Ada-na'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler için ölenler, Amerikan üsleri kaldırılsın diye bağırdığı için sokak ortasında vurulanlar bizlerdik. "henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. / bir kadın eline değmemişti ellerimiz. / bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha / bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. / herkes tanıktır ki korkmadık. / içimiz titremedi hiç. / mezar toprağı gibi taptaze, / mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere" derken kimi anlattığını Uğur Mumcu'nun, çok iyi anlamıştı Selda.

O yüzden şöyle seslendirdi türküyü: "zulüm sığmaz iken köye şehire / bize mezar oldu kan kızıldere / yavuklu yerine çıplak mavzere / sarıldık ey halkım unutma bizi".

Bizim vuruluşumuz "kovulma" oldu şimdi, bir yazarın kitap adında. R. Yıldırım, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın dergisi "Basın"da onu anlattığı yazıya "Her şey akla gelir de, bir gün, Emin Çölaşan'ın düşünce ve ifade özgürlüğü adına savunulacağı akla gelir miydi?" diye başlamış. 0 akla gelmezi zor olanı, bu köşede biz de yaptık. Bir gazetecinin akıbetinin iktidarın ve patronun iki dudağı arasında olmasına karşı çıktık, o gazetecinin kim olduğunu dert etmeden...

Yazdıkları yüzünden kendisini daha önce bir "takas odası"nda bulup "kovulan" Umur Talu da yazmıştı Çölaşan'ın ardından: "Şimdi, o dönemde takas odasında iktidara kurban verilenlerden, mesela öteki sayfa arkadaşı Zeynep Atikkan için bir kelime yazmamış Emin Çölaşan da benzer bir takas odasına sokuldu; orada doğrandı. Ama, mesela Zeynep olsaydı, onun için yazardı. Ben de yazardım. Takas odasına isyan biraz da böyle yürekten bir şeydir. Takas odasına isyan, başına gelmeden de, başlara gelenlere, gelebileceklere karşı 'muhalif olabilmektir."

Sonra, Çölaşan'ın ardından tek kelime yazamayan aynı gazetenin, aynı grubun "ulusalcı", "cesur", "büyük", "muhalif", "liberal", "demokrat", "duayen" yazarlarını sayıp, "Ama hayatta hep başkaları da var; başkaları da olacak. Seslerini, nefeslerini, bir gün mesela Emin Çölaşan'ın asla acılarını, mağduriyetlerini, üzüntülerini hissetmediği birilerine; bir başka gün ise, kimileri oh olsun derken dahi, Çölaşan'ın takas odasında doğranmasına da tepkiyle koşturacak" demişti.

Biz medyanın takas odalarında doğranan herkesle birlikte doğrananlardan olduk, hep doğrananların yanında durduk.

Ama R.Yıldırım'ın anımsattıklarını da unutmadık: "Darbenin (12 Eylül) ilk aylarında MGK'nın özel izniyle cezaevlerini dolaşmış ve izlenimlerini manşetten 'KARIŞTIR, BARIŞTIR!' başlığıyla aktarmıştı. Tutsaklar öyle rahat ve memnunlardı ki lüks koğuşlarda 'beyler paşalar gibi' yaşıyorlardı. Hatta, çocuk yaşta idam edilen Erdal Eren bile hayatının en mutlu günlerini geçiriyordu! Dayak ve işkence asılsızdı..."

Şimdi, kovuluşunu anlattığı kitaba 12 Eylül zindanlarında "beyler paşalar gibi yaşayanlar" için yazılmış şiirlerden, yakılmış türkülerden bir ad vermiş: "Kovulduk ey halkım unutma bizi".

Nasıl olsa unutuyor bu halk! Aynı gazetede, aynı grubun gazetelerinde çalışan onlarca gazeteci kovulurken, andıçlarla meslektaşlarının hayatı karartılırken sen ses çıkardın mı ey Çölaşan diye sormuyor. Ama insana koyuyor doğrusu; "pranga vurulmuş elleri ve ayakları ile idam sehpalarına çıkanlar" için söylenenlerin o kitaba ad olması.

Vurulanların dizeleri satışta, kapış kapış. Eski patronun sözleriyle mi yetinmeli acaba: "Bol kazançlar dilerim!"