Ankete göre Amerikalıların yüzde 66’sı derhal ateşkes yapılmasını istiyor. Ancak seçilmiş yetkililer maalesef bize kulak vermiyor.

Halk ateşkes, siyasetçiler savaş istiyor
ABD’de sık sık Filistin’e destek yürüyüşleri düzenleniyor. (Fotoğraf: AA)

Farrah HASSEN

Film yapımcısı Muhannad Abu Rizk, Gazze’deki çocuklara hayallerini soruyordu. Genç bir kız “Hayalim, hayatta kalmak ve barış içinde yaşamak” diyordu. “Hayatta kalmaya hakkımız var.”

Bu kız, Gazze şeridinde yaşayan 2,2 milyon Filisinli’den biri. 56 yıldır süren İsrail işgali ve 16 yıldır süren kuşatma yüzünden gıdaya, suya, elektriğe ulaşmada güçlük yaşıyorlar ve seyahat özgürlüğüne de sahip değiller. Uluslararası insan hakları örgütleri mevcut düzeni “apartheid sistemi” olarak tanımlıyorlar.

İsrailli yetkililer bir yandan Gazze’nin tepesine bombalar yağarken, Gazze halkını “insansı hayvanlar” ya da “karanlığın çocukları” tarif ettiklerinde, işte yine bu kız çocuğu kast ediyorlar. Bu sözleri sarf eden kız halen hayatta mı, bilmiyoruz. Fakat İsrail ordusu tarafından öldürülen 10 bin kişinin yaklaşık yarısının çocuklardan oluştuğunu biliyoruz.

İnsan hayatı daima değerlidir. Hamas’ın 7 Ekim günü binden fazla İsrailliyi öldürmesi bir insan hakları suçuydu. İsrailli aileler adaleti hak ediyorlar ve rehin alınan yakınlarına bir önce kavuşmalılar. Fakat Filistinli sivilleri ayrım gözetmeksizin bombalamak bu amaçlardan hiçbirine hizmet etmiyor.

BİZE KULAK VERMİYORLAR

Üstelik birçok Amerikalı için bu gün gibi açık. Kısa süre önce yapılan bir ankete göre Amerikalıların yüzde 66’sı derhal ateşkes yapılmasının hem Filistinliler, hem İsraillilerin adalete kavuşması için atılacak bir adım olarak görüyorlar.

Seçilmiş yetkililer maalesef bize kulak vermiyorlar. Ateşkes girişimlerini desteklemek yerine Başkan Biden İsrail'e askeri yardım yapmak için ek bütçe talep etti.

Kongre üyeleri arasından ateşkes talep eden sesler duyulduğunda Beyaz Saray basın sözcüsü açtı ağzını, yumdu gözünü: “Bu söylemleri çirkin ve aşağılılık buluyoruz.”

Cumhuriyetçilerin söylemleri daha da kötüydü. Kongre üyesi Brian Mast, “Masum Filistinli” ifadesini “Masum Naziler” ifadesi ile kıyasladı, Max Millet Gazze’nin “yok edilmesi” ve “otoparka çevrilmesi” gerektiğini söyledi. Temsilciler Meclisindeki cumhuriyetçiler barış için çalışmak yerine, kongredeki tek Filistinli Amerikalı olan Rashida Tlaib’e kınama cezası vermek için uğraştılar.

Benimsenen tehlikeli söylemler 7 Ekim'den bu yana Amerika’da Araplara ve Müslümanlara karşı nefret suçlarını körüklüyor. Illinois’de yaşanan bir olayda 6 yaşındaki Filistinli Amerikalı Vadea El Fayoume öldürüldü ve annesi yaralandı. Stanford’da araba çarpan Müslüman bir öğrenci hastaneye kaldırıldı – olayın nefret suçu olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

NEFRET OBJESİ YAPILIYORLAR

Ülkede oluşan korku ve baskı iklimi, benim gibi Arap Amerikalılara ve Müslümanlara 11 Eylül saldırıları ardından yaşadıklarımızı hatırlatıyor. Üniversite öğrencileri internet ortamında hedef haline getiriliyorlar, Filistin halkını destekledikleri ve İsrail hükümeti eleştirildikleri için nefret objesi haline geliyorlar.

Sıradan insanları karalama ve susturma çabalarına karşı, birçok insan boyun eğmek yerine insan onuruna sahip çıkıyor. Başkent Washington’da binlerce insan bir araya geldi ve ateşkes çağrısında bulundu. Ateşkes hareketi giderek tüm ülkeye yayılıyor.

Uzun yıllardır İçişleri Bakanlığı’nda görev yapan Josh Paul, ABD’nin İsrail’e daha fazla silah yardımı yapma kararı üzerine istifa ettiğini duyurdu ve bu kararı “yıkıcı, adaletsiz ve kamuoyu önünde savunduğumuz tüm değerler ile çelişkili” olarak tanımladı.

Gazze insani bir felaketle karşı karşıya. Gıdaya, suya ve güvenliğe erişim dahi sorunlu. Birçok uzman yaşananları soykırım olarak tanımlıyor. ABD, daha fazla Filistinli ve İsraillinin ölümünden başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek, ABD içinde ise hem İslam düşmanlığını, hem Yahudi düşmanlığını körükleyecek bu çatışmayı fonlamayı derhal bırakmalı.

Seçilmiş yetkililer ABD halkının çoğunluğuna kulak vermeli. İnsanlar Filistinlilerin özgürlük hayali kurmak yerine, özgürlük içinde yaşadıkları bir gelecek talep ediyorlar.

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: Counter Punch