Açıkça söylemek gerek, son zamanlarda böyle bir şey oluyor aslında

Açıkça söylemek gerek, son zamanlarda böyle bir şey oluyor aslında. Yani, halkı askerlikten ve askerden soğutan gelişmeler yaşanıyor. Ordunun ve askerlerin en güvenilir kurumların başında geldiği Türkiye gibi bir ülkede, bu iş hiç de öyle kolay değil aslında.

Genelkurmay Başkanlığı vicdani retçi Mehmet Tarhan hakkında yazdıklarından dolayı Perihan Mağden hakkında "halkı askerlikten soğutma" savıyla dava açtı. Mağden yarın bu gerekçeyle mahkemeye çıkacak. Ancak, ortaya dökülen kimi ilişkilerle karşılaştırılınca, Perihan Mağden'in ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gereken yazısının, "askerlikten soğutucıTluğu epeyce hafif kalıyor.

İçlerinde asker kişilerin bulunduğu çetelerin peş peşe meydana çıkması kadar, onların meydana çıkış biçimleri de ilginç. Şu son "Atabey çetesi" mesela; polis, varlıklarından "Vatan Sever" imzalı (ya da imzasız) bir e-posta ile haberdar olup operasyon başlatıyor, operasyon sürecinde askeri istihbarat veya diğer askeri kurumlarla birlikte çalışmıyor, Genelkurmay bu duruma "olayı basından öğrendik" diye sitem ediyor, dahası operasyonun detayları kimliği belirsiz kişiler tarafından Genelkurmay önünde verilen randevularla bazı gazetelere servis ediliyor. Bu tablonun akla getirdiği ilk şey askerle polis arasında bir çatışma, en azından güvensizlik olduğu değil mi?

Eğer bunlar askeri hedef alan "organize işlerse, birilerinin halkı askerden soğutmaya çalıştığı; asker içinden birilerinin çetelere "bulaştığı" bir gerçekse, bu kez de bu askerlerin halkı askerden soğuttuğu söylenebilir. Bulaşmanın "münferit" değil, "emir-komuta zinciri" içinde olma olasılığı ise çok daha vahim bir duruma işaret ediyor. Bu durumda, Umur Ta-lu'nun da yazdığı gibi "... TSK, ya kimi mensuplarının 'emir komuta zinciri dışında' olduğu varsayılan silahlı, bombalı çete örgütlenmelerini ciddiye alır ve sıkı bir temizliğe girişir, ya da TSK içinde kimi güçlerin bu çetelerle ilgisi olduğu kuşkusu doğar ve güçlenir".

Atabey çetesinin lideri olduğu gerekçesiyle tutuklanan Yüzbaşı Murat Eren'in dün gazetelere yansıyan ifadesine bakılırsa, onca silahı PKK'ya karşı kullanmak için depolamışlar ve "cephanelik ev" ortaya çıkmasın diye de evin sahibini uyarmışlar: "Eve karı kız atmayın!"

Yüzbaşı, "Son dönemdeki TSK'ya ve personeline yönelik olumsuz ithamları içime sindi-remiyordum. Ülke için bir şeyler yapılabilir mi duygusuna kapıldım... Tamamen vatanını, milletini seven ve bu konuda kendi inisiyatifiyle bir şeyler yapmak isteyen, şu anki düşünceme göre biraz da maceraya dönük bir hareket olduğunu belirtmeliyim... Polisteki sorgum sırasında sürekli üst komutanlardan emir alıp almadığım soruluyordu. Nitekim yarım saat kadar, son dönemde meydana gelen Sauna, Danıştay ve VakıfbankATM'nin soyulmasında askeri personelin yer aldığı hatırlatılarak ısrarla bu olayların tesadüf olmayacağı, bunların tek bir kaynaktan emir alan kişilerce gerçekleştirildiği, bir hücreleşme söz konusu olduğunun düşünüldüğü, dolayısıyla emir veren bir üst merci olduğunu dayatarak bu isim ya da kimler olduğu özellikle öğrenilmek istedi. Ben böyle bir isim olmadığını, olayın tamamen kişisel nitelikte olduğunu söyledim..." diyor.

Söylenenlerden çıkan sonuç şu: ı) Bu iş TSK'ya yönelik ithamlara kızıldığı için ve vatan millet sevgisiyle yapılmış. 2) Yüzbaşı ve arkadaşlarının organize işleri "münferit", yukarı ile ilişkisi yok, hatta biraz da macera duygusuyla yapılmış şeyler. 3) Ancaaaak, polis de sürekli bir üst merci soruyor haaaa!

Atabey çetesinin üyeleri "Ülke birliğini bozmaya yönelik örgüt kurma" ve "Patlayıcı madde bulundurma" suçundan tutuklandılar. Çetenin 3 asker kişisi de Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce Askeri Ceza Yasası'nın 131. maddesi gereği "askeri malzemeyi gizlemek ve zimmete geçirmek" suçundan tutuklandılar.

Sizce, bir de halkı askerlikten ve askerden soğutmak suçundan yargılanmaları gerekmez mi? Hani, Perihan Mağden yargılanıyor da!