Hatırlamak ve unutmak

DİLARA KORZAY

“Çıtır Çıtır Felsefe” dizisi, her geçen gün okur kitlesini genişleterek 29. kitaba ulaştı. Diziyi bu kadar başarılı kılan, şüphesiz ki dizinin yazarı Brigitte Labbé’nin her yaştan okurla ortak bir dil kurabilmesidir. Dahası insanlığın türlü duygularını ve bu duyguların doğurduğu deneyimleri, günlük hayatlarımızda cansız addettiğimiz eşyaları ve hatta o eşyalarla kurduğumuz ilişkileri dahi ete kemiğe büründürerek başka bir gerçekliği bizlere fark ettirmesidir. Karakterlerin birdenbire ebeveynimiz, arkadaşımız, aşkımız olması; hikâyedeki kazağın dolabımızda giymeye kıyamadığımız en sevdiğimiz kazağımıza dönüşmesi dizinin gizli kahramanı, çizeri Jacques Azam’ın mahareti. Azam’ın çizimleri Labbé’nin anlatısıyla bir araya gelince anlatılan tüm mesele hayal dünyamıza hücum ediyor. Tüm bu güzelliğin, Türkçe’de bizlere ulaşmasını sağlayan Azade Aslan ve yayın editörlüğünü yıllardır büyük bir özveri ve istekle gerçekleştirdiğini okurken dahi hissettiren Müren Beykan’ın başarısını da göz önünde bulundurursak “Çıtır Çıtır Felsefe” her evin başucu dizisi olmayı hak ediyor.

Diziyi bir başka vazgeçilmez kılan sebepse, Türkiye gibi zorlu süreçlerden geçen bir coğrafyada, başta çocuklar olmak üzere tüm okurlara felsefenin derinliklerine inme olanağı sağlaması. Bizler biliyoruz, çünkü bu ülkede felsefe yapmak, üstelik bunu çocuk edebiyatıyla, yarına olan inancımızla yazmak, okumak büyük cesaret gerektirir. Nitekim Hatırlamak ve Unutmak kitabı en başında ismiyle bizleri zihinlerimizde bir takım meseleleri tekrar düşünmeye teşvik ediyor. Ve okudukça anlıyoruz ki, bu yola çıkanlar insana ve doğaya dair tüm basmakalıpları yıkmaktan asla vazgeçmeyecekler!

İçten içe biliyoruz ve aslında yüzleşiyoruz gerçekliğimizle; bizler yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla, yaptıklarımız ve hatta yapmadıklarımızla varız! “Hepimiz anılardan oluşuruz; üzüntülerle, mutluluk ve gurur dolu anlara, utançlara, acılara ve öfkelere, keyiflere, tatlara ve kokulara, lezzetle ilişkin anılardan; sıkıntılara, kahkahalara ve gözyaşlarına ilişkin anılardan oluşuruz… Her insan anılardan oluşur, her insan bir hafızadır.”

Hatırlamak ve Unutmak kitabı bizi evrende yalnız olmadığımıza, kendi mutluluğumuz, isteklerimiz, duygularımız kadar çevremizdeki canlı ve hatta cansız varlıklara karşı da sorumluluk duymamız gerektiğini hatırlatıyor. Okuyucusunu küçük dünyasından bir adım dışarı çıkararak başka topraklarda başka canlıların maruz bırakıldığı durumlara bakmaya ve görmeye, seslerini duymaya davet ediyor bizi. Anlıyoruz ki, dünyanın neresinde olursa olsun her olayın sebebi de sonucu da bizleriz. Brigitte Labbé durumu şöyle özetliyor: “Toplama kamplarını, soykırımları, sürgünleri, köle ticaretini, savaşları, katliamları, insanlığa karşı işlenmiş tüm suçları hatırladığımızda… İnsanların neler yapabileceğini hatırlarız.”

Tüm yaşananlar ve belki de yaşanacaklar karşısında ise bize tekrar sesleniyor Labbé: “ Geçmişteki olayları değiştiremeyiz, olan olmuştur. Müdahale edebileceğimiz tek alan şimdiki zamandır.” Sadece bu cümleyi okuyarak dahi, yeniden güzelliğe dair ne hayal edebiliyorsak inşasına destek olmaya, barış için mücadele eden insanlara omuz vermeye karşı cesaretlendiriyor okuyucusunu.

İnsanın var oluşundan beri belki de hiç fark etmeden biriktirdiği belleği şöyle açıklıyor Labbé: “Mutluluk anılarını incelikle toplamak… Arkadaşlık ve aşk hikâyelerini özenle besleyip büyütmek… Dünyanın belleğinde ışıklar bulmak… Kendimize güzel anılar inşa etmek… Hepsi de, belleğimizi bir mutluluk deposuna çevirmek içindir.”

Sadece çocukları değil, her yaştan okuru barışa, özgürlüğe, eşitliğe yani mutluluk havuzuna çevireceğimiz belleklerimizin depolanmasına davet eden Hatırlamak ve Unutmak kitabının bizlere ulaşmasında emeği geçen herkesi tebrik etmek gerek.