Yaşadığı her anı şiirine damıtan şair Mehmet Yaşın, usul usul sevginin, hayatın, yaşanmışlığın izlerini akıtıyor. Şiiri yapay değil, hayatın içinden filizlenip bize ulaşıyor. Her dize sese dönüşüp okurun zihninde canlanıyor. İnsani başkaldırının ayak seslerini kimi zaman ses tekrarları kimi zaman da devrik dizelerin çığlığı şeklinde sunuyor.

Hayatı şiirlerle renklendiren şair
Mehmet Yaşın

İlayda DEMİROK

Bütün büyük şairlerin kendine ait keskin ve özgün estetik duruşları vardır. Mehmet Yaşın, gerek biçim gerekse içerik açısından günümüz yeni şiirinin kapılarını açar. Genç şairler, bu aralıktan içeri bakarken her anlamda yetkin bir sanatçı ile karşılaşacaklardır. Edebiyat dünyasına 1980’lerden sonra damgasını vuran Yaşın, Türk edebiyatı dışında Kıbrıs ve Yunan edebiyatına da damga vurur. “Eeen Güzel Şey” adlı şiir kitabında kendi şahsına da yer veren şairin, asıl maksadı kendini belirtmek değil okuyucu ile bütünleşmek. Kimi zaman toplumsal bir yaraya da usulca parmak basar kimi zaman da bir kelimenin peşine düşer şair.

EEEN GÜZEL ŞEY
Mehmet Yaşın
İthaki, 2023

“Alla’aşkına self-destructive’in Türkçesi ne?”

“Haa.. öz-yıkımcı diyor Google, kendini -yıkıcı, yook değil

Bir defa fay hattının hep aynı yerden kırılması bu

7+ Richter ölçeğindeki depremin enkazından

kim sağ çıkabilir ki? Ölemez de kolay kolay kolay.”

Self- Destructive… Kendi kendini yok eden, kendine zarar veren demek. Sanırım insan da en çok kendini yakan, yaralayan varlık. Bu şiirin adı bile kendisi ile kavga eden şairin bir bakıma iç macerasını anlatıyor. Dizelerin arasına gömülü anne ve babaya öfkesini de şiir üzerinden aktarıyor. İçsel bunalımına en sevdiğini bulaştırmama dileğini de usulca konduruyor şiirinin sonuna.

“Kendimi bulaştırmamış olsam kızıma”

Moni Adası’nda Mehmet Yaşın tarafından çekilen muhteşem bir fotoğrafla (Ayşe-Mira İle Tavus Kuşu) kitabın sayfalarını aralıyoruz. Kızına ithafen,

“Bir kızım var benim, yaşı bu sabah on beş

başıma gelmiş eeen güzel şey”

diye sesleniyor sanatçı şiirinde kızına. Böylece kızına duyduğu derin sevgiyi haykırışına şahit oluyoruz. Analar ve oğullar kadar babalar ve kızlar da damga vurur hayata. Bir babanın başına gelebilecek en güzel şey çocuğu, belki de kız çocuğu olduğu, bir kez daha şairin dizeleri ile dalgalanıyor.

“başka da bir şeyim yok- Olmasın”

Şiirin bütün havası, gerçek bir sevginin yalın güzelliğini yansıtır. Başıma Gelmiş En Güzel Şey şiirini yalnızlık ve kimsesizlikle ören şair, güçlü duygular içeren dizelerle okurunu şaşırtır. Ayşe-Mira’yı eşsiz bir fotoğraf karesine sığdırdığı hâliyle okuru selamlarken bitişi de Esas Kız şiirindeki Gaye Boralıoğlu tarafından sevgiyle sarmalanan Ayşe-Mira ile yapar. Şair, söz işçiliğine anılarını da serpiştirir. Bu şiirinde de bazen şu an içinde bulunduğumuz çağ, dizelerin içinde eritilirken bazen de geçmişe özlem bir arkadaşa yazılan şiir dizeleri arasından akıp gider. Şair, hem dünü hem de bugünü şiirine taşır. Belki tarihsel yakınlığı dilsel olarak örtüştürmek belki de yaşamından bir parçayı okurla bölüşmek adına.

ŞİİRİN VATANSIZLIĞIYDI BELKİ DE BU!

Dizelerin arasına gizlenmiş, çok geniş, kültürler arası bir yolculuğa hazırlıyor okurunu şair. Kitabın sonuna eklediği “Notlar” bölümünde de sanatçının o dizeleri, o sözcükleri oraya rastlantısal olarak yerleştirmediğini, uzun tecrübelerin ürünü olduğunu da görüyoruz. Şair, böylece okuyucuya diller arasında bir gezinti yaptırarak bir okul olmayı da başarıyor. Şairin yaşam öyküsünün derinliği, adım adım karşılığını buluyor her dizede. Her mısra, her sözcük şairin görünmeyen belleğinden izler sunar. Okur, bir bakıma, bir sınava tabi tutuluyor. Okurun beklentileri kadar şair de okurdan beklenti içinde. Bir yanda Cemal Süreya, Yahya Kemal’e nazireler yaparken diğer yanda da Yunan dostu şair Stamatis Polenakis’i çıkarır karşımıza. Beslendiği kaynaklar üzerinden okura, bir seçkiler sunar. Marşlar, şarkılar, Şili Cuntası, Kıbrıs Türkleri, Rumca sözcükler, dizeler… İç içe geçmiş anlam ve örüntülerle dizelerini kurar. Şiirin dili, hayatın diline döner. Hem günümüzden hem de geçmişten izler taşır, hem bugünün hem de dünün kaygılarını buluruz. İngilizce, Yunanca, Türkçe kelimeler el ele verir. Zengin bir kültürel birikime ve dil beceresine sahip sanatçı, Türkçe dizelerin arasına bu kültürel düzlemde Yunanca dizeler de ekler. Yaşın, şiirlerini küreselleşen dünyanın gerçekliğine tokat gibi çarpar.

Öznel yolculuğuna deneysel bir heyecan sunan şair; çok kültürlü, çok dilli bir yaşamın penceresine çeker okuru. Şiirine farklı bir boyut kazandıran şair “Eeen Güzel Şey” adını verdiği kitabında toplumsal çözülmeye de tarihsel belleğe de selam gönderir. Amnezi şiirinde,

“Kim olduğunu hatırlamıyor bu ülke-

Valla ister unutur ister hatırlar şu saatten sonra

alıştık nasılsa ülkesizliğe,”

“unutuyorum” şiirinde,

“Ne tuhaf Türkler

Unutmuş yoğurt yapmasını…”

“Parsel parsel satılmış deniz bile. Üstünde AVM,

altında petrol kuyusu. Da kime ne?”

dizeleriyle unutmanın farklı bir yönüne kapılıp giden toplum karşısında sözcüklerle örülü bir tavır alır. Gündelik sorunları şiire sokan şair, dilin anlam sınırlarını sonuna kadar zorlar. “unutuyorum” adlı şiirinde de yaşamın içindeki olağan akışında kaybolup giden unutmalarına değinir ve biz de kendimizi görürüz o dizelerde. Yaşamın içinden kaygıları, yaşla beraber hayatımızda beliren gerçekleri, dünden kalan hesaplaşmaları gerçekliğin doğası ve şiir sanatının olanakları çerçevesinde sunar şiirlerinde. Aynaya Baktığımda adlı şiirinde,

“daha kaygıyla bakıyor bana aynadaki kır saçlı adam da”

Yaşadığı döneme, bireylerin hayatlarını derinden derine etkileyen olaylara da usulca değinir. Zaman zaman sosyal medya dilini de sokar şiirine ve şiir dilinin o kendine has çığlığı ile duyurur kocaman bir sosyal problemi.

“Kızların eylemine arka çıktı diye atılmış Su Dansları Eğitmeni.

Bkz.#tecavüzcüsensin #katilsenhırsızsen #erkekbabandır #türklergeliyor “

Yaşadığı her anı şiirine damıtan şair, usul usul sevginin, hayatın, yaşanmışlığın izlerini akıtıyor. Şiiri yapay değil, hayatın içinden filizlenip bize ulaşıyor. Her dize sese dönüşüp okurun zihninde canlanıyor. İnsani başkaldırının ayak seslerini kimi zaman ses tekrarları kimi zaman da devrik dizelerin çığlığı şeklinde sunuyor. Sözcüklerin rastlantıya sırt çevirip yan yana gelişi şiiri yaşam bilgisinin zamansal süzgecinden geçirdiğini de gösteriyor bir anlamda. Yaşamda anlamlar üreten Mehmet Yaşın, okuyucuyu şiir serüvenine ortak ediyor.

Peki, sizin için en güzel şey ne?