“Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle gözaltına alınıp bir hafta süren gözaltıdan sonra adli kontroal şartıyla serbest bırakılan bir önceki dönemin TTB Merkez Konseyi üyeleri, yarın Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 20 Mart 2019 saat 09.00’da yapılmasına karar verdi. Kimlik tespiti ile dava başladı. CHP Ankara […]

Hekimler hakim karşısında

“Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle gözaltına alınıp bir hafta süren gözaltıdan sonra adli kontroal şartıyla serbest bırakılan bir önceki dönemin TTB Merkez Konseyi üyeleri, yarın Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı.

Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 20 Mart 2019 saat 09.00’da yapılmasına karar verdi.

Kimlik tespiti ile dava başladı.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur başer, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile çok sayıda emek ve meslek örgütü temsilcisi davaya katıldı.

Savunmaların ardından hekimler ve avukatları, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını “Suç işlediğimizi düşünmüyoruz, o yüzden kabul etmiyoruz” diyerek reddetti.

Fotoğraf: BirGün

***

♦ 2016 – 2018 dönemi TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel savunmasını vermeye başladı.

Raşit Tükel savunmasında şu ifadeleri kullandı:

“Savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten açıklamamız sebebiyle gözaltına alındık. Öncesinde ifade verebiliriz dememize karşın gözaltına alındık. Biz de bu açıklamanın neden suç olmadığını aktardık.

Bu açıklamanın neden suç olmadığını anlatarak başlamak istiyorum.
Yıllarca TTB başkanlığı yapan Füsun Sayek’in de dediği gibi
“Biz hekimiz dünyayı daha yaşanılır bir yer yapmayı sorumluluk olarak görüyoruz.”

Savaş bir halk sağlığı sorunudur açıklamamız ülkemizin de içinde bulunduğu askeri hareketlilik sosyal ve çevresel acıdan insan sağlığına dikkati çekmektedir. Davaya konu olan açıklamamız bir yıl önce düzenlediğimiz panelin de başlığıdır. Ayrıca savaş göç ve saglik başlıklı kitap hazırlandı. Savaşların olmadığı insanların barış ve huzur içinde yaşayacağı bir umudu ile bitmektedir.


2016 – 2018 dönemi TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel

Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık sadece bedensel olarak tanımlanamaz. Bu bağlamda gündeme gelen sağlığın sosyal ve çevresel etmenlerle de ilişkisi vardır. Sağlığı yakından etkileyen etmenlerdir.
Bu koşullar doğrudan hastalık nedeni değildir ama yakından ilgilendirir.
Dünya tabipler birliğinin 2015 yılında yayımlanan el kitabında toplum ve fiziksel çevrenin sağlık için önemli olduğu belirtilir.

TTB yasa ile tanımlanan genel görevleri arasında halk sağlığını korumak ve ülkemizde ve dünyada sağlığı tehdit eden bütün durumların ortadan kaldırılması vardır. Evrensel hukuksal faaliyetlere uygun olarak hareket edilir. Öteden beri savunulan sağlığın korunması için açıklama yapılması evrensel hukuka da uygundur. Hekimler hiçbir ayrım gözetmeksizin insanların yaralanmasından ve yaralanmasından korunması için çaba harcar.

Savaş bir halk sağlığı sorunudur. Açıklamamız sadece belli bir yerdeki çatışmadan bağımsız çatışma ortamlarındaki halk sağlığı sorununa dikkati çeker niteliktedir.

Tüm insanlığın barış içerisinde yaşayabilmesi için eleştirimiz açıktır.

Suçlanan açıklamam da bir bütün savaşın her türlü sonuçlarına dikkat çeken bir açıklamadır. Bu tür açıklamalar dünyada çeşitli hekimlik örgütleri tarafından çeşitli zamanlarda yapılmaktadır.

Savaşlarda sivil insanlar ölüyor çocuklar, kabus görüyor, insanlar yok edilip sağlık sistemi tahrip ediliyor. Her koşulda insanların sağlığından yana olan hekimler bunları önlenebilir olarak tanımlayarak acilen barışın sağlanmasını talep ediyor.

BM’nin genel kurullarında barış içerisinde yaşamanın hak ve bunu sağlamanın da devlet görevi olduğu tanımlanmıştır.

Taner Gören

TTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. Taner Gören savunmasına başladı.

Taner Gören: Gözaltına alındık, şimdi karşınızdayız ve yargılanıyoruz. 66 yaşında bir hekimim, yüzlerce öğrencinin onlarca asistanın yetişmesinde katkım var, evresel tıp diline katkılarım var, bir yandan da hekimlik mesleğini sürdürüyorum.

Savaşın getireceği halk sağlığı sorunlarına ilişkin hekimlerin savaş kararı alanlara uyarıda bulunma görevi vardır.

Devam etmekte olan savaşın geldiği aşamada bu açıklamayı yapmayı gerekli gördük. Son derece naif bu açıklama suç olarak görüldü. Evlerimiz basıldı. Odamda arama yapıldıktan sonra kutsal sayılan odadan elime kelepçe takarak çıkarttılar.

Gerek yok dememe rağmen kelepçeli çıkarıldım. 7 gün gözaltında tutulduk. Sonra adli kontrol ile çıkarıldım. Ayda bir karakola imza attık. 7 yıldan bu yana devam eden bir savaş var. Kayıtsız kalınamayacak haberler yapıldı.

Türkiye’ye sığınan mülteci sayısı 3 buçuk milyon. Akdeniz’de her gün botlar devriliyor ve insanlar ölüyor. Şehirler harabeye döndü, tarihi eserler yıkıldı. En çok kadınlar ve çocuklar zarar gördü. Salgın hastalıklar başladı. Hayatta kalanlar ağır psikolojik travmaya mâruz kaldı. Sağlık hizmeti alınmadı.Bu tablodan etkilenmek için hekim olmaya gerek yok. İnsan olmak yeterli. Ben de etkilendim.

Biz bu açıklamayı çözümü savaşta bulan herkes için yaptık ve savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu hatirlattik. Beraat talep ediyorum.

Biz bu açıklamayı çözümü savaşta bulan herkes için yaptık ve savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu hatirlattik. Beraat talep ediyorum.

Sezai Berber:

Benden önceki meslektaşlarım süreci anlattı. Ben psikiyatri uzmanıyım. Yaşamın sonu ve ölmekte olan insanlarla ilgileniyorum savaş çatışma ortamı intihar ile ilgili binlerce insan ile yakından ilgilendim. Bu insanların acılarını yakından bilen hekimim. Bunların olmaması için yaşam hakkını savunuyorum.

İstanbul Protokolü Projesinde yer aldım. Bana isnat edilen suçlamaları reddediyorum. Evimde bulunan yüzlerce kitap arasında. Seçilen üç kitaptan alınan alıntı da kendi görüşüm gibi sunulmuş. Bu kitaplar herhangi bir kitapçıdan alınabilir. Ben bir hekimim şiddet söylemim hicbir zaman olmadı. Beratımızı istiyorum.

Funda Barlık Obuz:

Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek suçlamasını reddediyorum. Biz hekimiz. Kişilerin yaşadığı çevre ve içtiği şu sağlığı yakından ilgilendirir. Barışta içilen şu solunan hava gibidir. Savaşlar sağlığı bozar. Halen izmir tabip odası başkanıyım. Sağlığı bozacak her türlü davranışa karşı çıkarız. Savaşların ve çatışmalı ortamların olmaması çocukların ölmemesi en önemli talebimizdir.

Şeyhmus Gökalp:

Mesleki deneyimlerimiz çerçevesinde biz savaş bir halk sağlığı sorunudur açıklaması yaptık. Sonrasında çeşitli baskılara maruz kaldık. Tehdit mesajlari aldık. Soruşturma başlatıldığını başından öğrendik. İfade vereceğimizi belirtmemize rağmen apar topar gözaltına alındık. 1953 yolundan bu yana TTB nın es zamanlı gözaltına alınması bir ilk idi. TTB genel merkezimiz basıldı. Bu da ilkti. Daha diyarbakır emniyetine başvurmadan merkez bankasının diyarbakır şubesi sözleşmemi fes etti.
16 yıldır hekimlik yapıyorum. Bir-çok hastanenin acil servisinde çalıştım. Hatırlayamadığım sayıda nöbet tuttum. Dili dini binlerce hastayı tedavi ettim.

Çok sayıda hastaya sağlık sorunları ile ilgili danışmanlık yaptım. Köylerde saglik taramalarında katıldım. Çocuk aşılama kampanyalarına katıldım. Işçilere sayısız saglik eğitimleri verdim. İlk yardımcılar eğittim. Depremlerde sel felaketlerinde gönüllü hekim olarak görev yaptım.
Gördüğüm hakikat şudur bireylerin sağlığını sıkıntı ve çöküntü de ciddi etkiler.

Savaş bir halk sağlığı sorunudur açıklamamız hekimliğin en kadim değeri olan insanlığın barış içerisinde yasama talebi ve hekimlerin evrensel tutumunu kapsamaktadır. En temel hakki olan onurlu ve sağlıklı yaşam hakkıdır. Hekimler olarak sağlığı korumak ve geliştirilmesi için çabalamak evrensel görevimizdir. Dünyanın neresinde olursa olsun savaşlar önlenebilir halk sağlığı sorunudur. Nerede yaşanırsa yaşansın uzlasmazliklarin şiddetsiz çözülmesini destekliyorum.

Twitter paylaşımlarım cimbizlanmis. Anti demokratik uygulamalara karşı nezaket çerçevesinde görüşümü belirtmişim herhangi bir hakaret içermemektedir. İddianamede gelen suçlamaları kabul etmiyorum beraatimi talep ediyorum.

Ayfer Horosan

Savaşın doğa ve insan yaşamında yarattığı yıkımın ne olduğu bilinirken barışı savunmamız sorgulanamaz.

Mevcut durumda savaşın bir halk sağlığını istediğimiz için yargılanmanın evrensel hukuk değerlerine terstir. Savunma pozisyonuna girmek hakikate ihanet olacaktır. İnsanlığın ve hekimliğin yargılandığı bu güne ilişkin TTB nın yanında olan şuan salonda bulunan bulunamayan dostlarımıza sevgi saygı iletiyorum.

Savaş bir halk sağlığı sorunudur ifademizden dolayı yargılanmanın tarihteki yerini alacaktır. Barıştan ve hekimlik değerlerinden yana olan her tutum hakikattir. Bizi güçlü kılan da budur. Savaş karşıtlığı değiştirilemeyecek kavramlardır. Bizim gibi ülkelerin iktidarın toplumları hizaya çekme tavrı insanları bu kavramlardan uzaklastirir. Ne mutlu ki korku ortamına rağmen her zaman barışı savunmaya devam edeceğiz.
Yaşların bile tutulamadığı ölümler yaşandı. En güzel şiir barış demektir asıl olan. İnsan savaşın ne olduğunu ancak bittiği zaman anlar sözünde olduğu gibi bizler yaşamı ve yaşamı hakkını savunmaya devam edeceğiz.

BÜLENT NAZIM YILMAZ

TTB bir meslek örgütüdür. Hakları ve sorumlulukları anayasada belirtilmiştir. Halkın sağlığını koruyan bir meslek örgütü dışında halkın örgütüdür. Savaşların sonunda barış ikliminde değerinin daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

TTB halk sağlığını mesele edinir. Ankara cumhuriyet başsavcılığının iddianamesine yönelik görüşlerimi açıklamadan önce şunu söylemek isterim. Polis tutanaklarından karşımıza çıkan dosya gerçekleri yansıtmamaktadır.

TTB hekimlik ve insanlık değerlerinden süzülen tarihin kendisidir. Olağan-üstü sağlık ortamlarına ilişkin katkı sağlamaktadır. Olağandışı durumlara ilişkin rapor hazırlamaya ilişkin çalışmalar sürdürür. Marmara depremi sonrası yüzlerce gönüllü üyesi ile çaba harcamış bir örgüttür. Bolu düzce depremi sonrası da katkı sunmuştur. Pek çok rapor ile durum tespit edildi.
Van Erciş depreminde de yine deprem bölgesinde yer alındı. Yaşanan acılara yenilerinin eklenmemesi için çabalar harcandı. Maden facialarinda da TTB heyetleri ordaydı.

Sağlığı yönetenler ise TTB’yi hedef göstermiştir. Hekimler insanlara zarar verebilecek her şeye karşı oldu. TTB hep yaşamı savundu. Hekimler ölümü görürler ölenin yakınlarını da görürler. Yaşamdan yanadırlar. AKP döneminde zirveye taşınan özelleştirmeye karşı eleştirel yaklaşmıştır. Temel bakış açısı kamucu sağlık olmuştur. Bu anlayışla faaliyet yürütürken özeleştirme taraflarının halkı sömürenlerin hedefi olmuştur. Modern tıp, parasız sağlık taleplerinden vazgeçmemiştir.

TTB eski başkanlarından Füsun Sayek’in dediği gibi TTB halk sağlığına bir köprüdür.

Soruşturma dosyalarından gördük ki bilgisayar taramaları yapılmış. Ailelerimizin de para hesaplarına kadar araştırıldığını gördük. Bizim yaşamımız sadedir. Onlardan eşitliği ve dayanışmayı öğrendik. Eskişehir’in ilçelerinde çalıştım. 26 yıldır da hekimlik yapıyorum. Arkadaşlarımın hakkını korudum, hastalarımın sağlık hakkını temel görev edindim.
İyi hekimliği öğreten temel kurum TTB olmuştur. Eşitliğin barışın özgürlüğün sağlık alanının olmazsa olmazları olduğunu TTB’den öğrendim.
TTB hiçbir siyasal kalıba sokulamayacak bir örgüttür. Tarihsel bir örgüttür. Savaş bir halk sağlığı sorunudur. TTB kuruluşundan bu yana savaşların karşısında yer almıştır. Bir hekim örgütünün savaşa karşı barışı savunmasından daha doğal bir şey olamaz.

Kimse bizim bu vahşi tabloya sessiz kalmamızı beklememelidir. TTB tarihi bunun örnekleri ile doludur. Çernobil faciası yaşandığında Karadeniz bölgesi tüccarları faciayı önemsiz göstermeye çalışırken Nusret Fişek’in önünü çektiği oluşum dernek kurdu. Bu siyaset tarzı toplumu tehdit eden unsurları halktan gizlemektedir. TTB bu durumun halk sağlığını nasıl tehdit ettiğini açıklar.

İddianame ile hakkımızda halkı ve düşmanlığa alenen tahrik etmeden cezalandirilmamiz istenmektedir. TTB’nin faaliyetleri yaşamı savunmaktır. Böyle bir anlayışın halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek mümkün değildir.

HANDE ARPAT

Göç yollarında en çok kadın ve çocuklar hedef alınmaktadır. Yıllardır göçmen sağlığı alanında hizmet veren bir hekim olarak, Suriye’yi yakıp kavuran kadınlara ve çocuklara toplu tecavüz eden IŞİD’e karşı paylaşımlarım terör örgütü paylaşımı sayılmaya çalışılmıştır. Bu barbarlığa karşı tüm bölge halklarının ve kadınların yanında hissettiğim doğrudur.

Herhangi bir terör örgütüne yakın olmak bir yana hepsinin karşısında yer alıyorum. Hem bir kadın hem hekim olarak savaşın son bulmasını istediğimi ve suçlamaları reddettiğimi belirtiyorum.

YAŞAR ULUTAŞ

Hekimliği ve sağlığı savunduk. Bizlere yönelik operasyon düşünce özgürlüğünü hedef almaktadır. Ülkemizde toplumsal cinnet yaşanmaktadır. Savaş dizileri gösterilir oldu. Suriye’de yaşananlar insanları yerinden yurdundan etti. Salgın hastalıkların başladığını medyadan öğrenmekteyiz. TTB dünya tabipler birliği tarafından da kabul edilen yaşam ve insan sağlığı ilkelerinin arkasındadır. Her zaman terör örgütlerinin karşısında oldum.
Tarih bugün de bizden yana dolayısıyla TTB’den illegal örgüt ve bizlerden illegal örgüt destekçisi çıkamaz.

Benimle birlikte 4 arkadaşım işlerini kaybetti. Aile hekimliği sözleşmem feshedildi. Bu yaşananlar ailelerimizin de hayatını yakından etkiledi.

SELMA GÜNGÖR

Hekimlik dünyada insan bedeninin acısını dindirmek üzere insanlığa en güzel ödüldür. Hekimler kendilerini tüm insanlığın hekimleri olarak görür. Hekimlerin yaşatma zorunluluğu anne karnına düştükten sonra başlar.
Yalnızca kişileri değil sağlık potansiyellerini geliştirmek isteriz. Doğması için emek verdiğimiz insanların savaşlarda yaralanmasını ve ölmesini gördük. İyileştirdiğimiz insanların tekrar öldürmek ve ölmek üzere savaşa katıldığını gördük. Tarih boyunca yaşananların bireysel ve toplumsal sorunlarına tanıklık ediyoruz. Savaş önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Savaşın ne olduğunu bilen barış içerisinde yaşamanın hak olduğunu bilen birisi olarak barış istemekten hiç bir zaman vazgeçmeyeceğim. IŞİD hala biz kadınlar için tehdit. Yıllar içerisinde katıldığım yasal toplantılardaki notlar örgüt notu olarak nitelenmiştir. 56 yaşındayım. Barışa katkıda bulunmak için çaba sarf ettim. Binlerce kitap arasından bazı kitaplarima el konuldu.

Barış içerisinde yaşamak insanın en güzel düşüncesidir. Sağlık ve mutluluk ile yaşamayı hak ediyoruz. Hiçbir terör örgütüne üye değilim. Suçlamaları kabul etmeyerek beraatimi istiyorum.

SİNAN ADIYAMAN

benden önce yapılan açıklamalara katılıyorum. 35 yıldır binlerce hekimin yetişmesine katkı sundum. Zaman zaman kopan bir kolun işlemesi için ameliyatlar yapıyorum bu tür olaylar genelde terör olaylarında oluyor. Bunların yarattığı travmaya tanığım. Bütün hayatımı bu amaçla sürdürürken insanları kin ve nefrete sevk etmekle yargılanmayı anlamıyorum. Merkez Konseyi üyeleri günün 24 saati insanların sağlığı için sağlık hizmeti sunuyoruz.

Kimi zaman aşı reddi sebebiyle ortaya çıkan risk, kimi zaman ameliyatların malzeme olmaması sebebiyle aksaması bazen de Kudüs’te öldürülen hemşire TTB’nin gündemini oluşturur. Ne kimsenin propagandasını yaptık ne de başka suç işledik. Yaşam hakkını savunduk. TTB 150 bin hekimden oluşur. Açıklamalarımız hekimlik değerlerine dayanır.

TTB görevlerini yaparken kimseden talimat almaz. Hüç kimsenin arka bahçesi değildir. Meslek örgütüm ve şahsıma yönelik suçları reddederek beraat talep ediyorum.

TTB avukatlarından Ziynet Özçelik

Bu suçlamalar yöneltilirken hangi kanıtlar üzerinden yöneltilmiş diye baktığımızda savcılık ceza soruşturma ilkelerine aykırı bir süreç yürütmüş. Gerçek düşü kurgularla suçlu görüntüsü yaratılmaya çalışılmış.

İçişleri ve Sağlık Bakanlığı’nın şikayeti doğrultusunda soruşturma var ise gözaltı olmasın diye her an gelmeye hazır olduklarını belirttim. Bana bir soruşturma açılmış görünmediği belirtildi. Ertesi gün sabah 6’da öğrendik. İş yerlerine gidilmişti, evleri basılmıştı. Toplum nezdinde kaçarken yakalanan insan görüntüsü oluşturuldu. TTB genel merkezine gelinmiş, polis tarafından içeriye girilmişti. Usule aykırı bir süreç gerçekleşti. Suçlama konusu açıklama ise neden TTB’nin bilgisayarlarına ve evraklarına el konulduğunu sorduğumuzda cevap verilmeksizin el koyma yapıldı.
Müvekkillerimiz kötü koşullarda tutuldu. İçlerinde yeni ameliyat olanlar da vardı. Sağlık problemi olanlar 5 günde, olmayanlar 7 günde bırakıldı. Savcılığa çıktığımızda savcı suçlamayı söyledi. Bir suçun oluşmadığını belirttik. Mahkemenizde dava açılana kadar soruşturmayı göremedik.

1 Eylül 2016 da dünya barış gününde yapılan açıklamadan da soruşturma varmış. Biz buna şaşırdık. Hem ceza yargılamasının süresi hem savunma yasasına uygun hükümler, AYM ve AİHM’e göre de savunma isnat ile başlar ama burda isnata ilişkin savunma olanağı verilmedi. Bu iddianame AYM kararlarına ve AİHM’e aykırıdır.

Biz biliyoruz ki, 21. yüzyılda yargının polis tarafından ele geçirilmesi kabul edilemez. Bugün neredeyse ortaçağı yaşıyoruz ve suç soruşturması ile hukuki geleneğe aykırı davranılıyor. Hukukun gerçeğe dayanması ve mantıksal işletilmesi gerekiyor ve bu soruşturmada hepsi ihlal edilmiştir. Bu iddianamedeki suçlamaları geldiği yere göndermenizi talep ediyorum.

Duruşmaya avukatın sözlerinin ardından ara verildi. Aranın ardından İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel söz aldı.

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel

İşiniz zor sayın yargıçlar. Siyasi iktidarın kendisi gibi düşünmeyenlere sopa salladığı dönemden geçiyoruz. Burada söylenenlerin altına imza atıp atmayacagınız söz konusu. 2016 yılında yapılan toplantının başlığı savaş karşıtlığı üzerine yaşamı savunmaktır. Etik ve meslek kuralları bunu doğrularken hekimlere şimdi ‘susun’ mu diyeceğiz. Asıl söylenmesi zamanda seslerini çıkardılar ve onurlu davrandılar. Siyasi iktidar her seferinde 4 milyon mülteciyi barındırmaktan gurur duyduğunu söylüyor, peki bu 4 milyon mültecinin gelmesini sağlayan koşullar nelerdir? Burada bulunan ve bütün bu itibarsızlaştırmaya karşı ‘savaş halk sağlığı sorunudur’ derken anlatmak istedikleri buydu. Aslına bakarsanız 570 tane açıklama yapan TTB’nin 2 açıklamasını alıp cımbızladılar. Ya bu insanları beraat kararı ile salarak yaşamı ve özgürlüğü savunacaksınız ya da bu zihniyeti devam ettireceksiniz. Son söz sizde.

Savcı, mütalaasında, 1 Eylül 2016 da ve 24 Ocak 2018 de yapılan iki açıklama sebebiyle sanıkların iki kez ayrı ayrı cezalandırılmasını, Hande Arpat’ın twitter paylaşımlar sebebiyle ayrıca cezalandırılmasını, Şeyhmus Gökalp’in beraatini, gözaltında geçirdikleri sürenin düşülmesini, Ayfer Horosan’ in cezasının ertelenmesinden vazgeçmesine….

TTB avukatları, “bu mütalaanin daha önceden hazırlandığını düşünüyoruz. Savunma için esasa ilişkin bir savunma talep ediyoruz” dedi.

Mahkeme kararında, “Gelecek celseye kadar süre verilmesine bu nedenle duruşmanın 20 Mart 2019 saat 09.00 a ertelenmesine karar verildi” denildi.

Bir sonraki duruşma 20 Mart’a ertelendi