Google Play Store
App Store

İklim değişikliği, nükleer, su rezervleri, ekonomik krizler, adaletsizlik, yoksulluk gündemde olsa da iktidar ve iktidarın işbirlikçisi şirketlerin ortak çıkarları siyasetin öncelikli alanı olmaya devam ediyor.

Her şey Kontrol Altında, Her Şey Yolunda: Don’t Look Up!

Emine Uçar İlbuğa

Yönetmen Adam McKay’in senaryosunu da üstlendiği başrollerinde Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, CateBlanchett, Rob Morgan gibi oyuncuların yer aldığı Don’t Look Up (Yukarı Bakma) filmi Aralık 2021’de Netflix’te gösterime girdi. Don’t Look Up izleyenlerin bir kısmıtarafından günümüz dünyasını siyasal, ekonomik, kültürel bakımdan hicvetmesi nedeniyle beğenilirken, bir kısım izleyici tarafından abartılı ve absürt bulundu. Bu ikili karşıt değerlendirme çoğu filmlerde karşılaşılan bir durum; bana göre Beyaz Saray’ın hem iç hem dış siyasetinin beyaz perdeye aktarıldığı bu film günümüz dünyasının siyasal, kültürel, sosyal koşullarını, her alanda merkezsizliği, kaosu, yüzeyselliği, bir bakıma “küreselleşen/yerelleşen” dünyanın postmodern gerçekliğini Amerika örneği üzerinden ortaya koymayı deniyor. Filmde Amerika Başkanı Janie Orlean (Meryl Streep) ve ekibi, Beyaz Saray’ın siyasi manevraları, bilim insanı Dr. Randall Mindy’nin (Leonardo DiCaprio) idealist ile pragmatistolan kaygan zeminde gitgelleri, doğrulardan ödün vermeyen doktora öğrencisi Kate Dibiasky’nin(Jennifer Lawrence)saray tarafından istenmeyen kişi ilan edilmesi, televizyon kanallarında elzem bir bilginin magazinin bir parçası haline getirilişi, haberlerin hikayeleştirilmesinden, gerçekliğin ikinci el gerçekliğe dönüştürülmesine kadar abartılı ve karikatürize edilerek ortaya konulan herşey aslında günümüzü birebir yansıtmaktadır.

Michigan EyaletÜniversitesi Uzay Araştırmaları Birimi’nde Prof. Dr. Randall Mindy ve öğrencileri araştırmalarını yürütürken doktora öğrencisi Kate Dibiasky 5-10 km genişliğinde dünyaya hızla yaklaşmakta olan bir kuyruklu yıldız tespit eder. Dr. Mindy ve Kate’in kuyruklu yıldızın 6 ay içerisinde Şili’nin 100 km batısına düşeceği ve yaratacağı patlamanın dünyanın sonunu getireceği yönündeki tespitlerini üniversite yönetimi ile paylaşmaları ve ardından apar topar Beyaz Saray’a götürülmeleri ile birlikte yaşadıkları olaylar siyaset ve ekonomiyi elinde tutan güçlerin bu bilimsel veri karşısındaki tepkileri üzerinden oldukça karmaşık bir boyut kazanır. Dünyanın sonunu getirecek kuyruklu yıldızın bu tehlikeli yolculuğuna karşı Beyaz Saray’ın önlem ve çözüm önerileri Dr. Mindy ve öğrencisi Kate’in beklentilerinden çok farklı olur. Başkanlığın kısa zaman içinde gerçekleşmesi gereken Anayasa Mahkemesi’ne seçilecek adayla ilgili çalışmaları, Başkan Orlean’ın doğum günü partisi, hükümetin çıkarları dünyanın sonunu getirecek yıldızın yolculuğundan daha öncelikli olur. Dibiasky kuyruklu yıldızının yolculuğu postmodern dünyanın yüzeyselliği, ironisi, eklektik yapısı, anlamlar ve düşüncelerin kayganlığı, imajlar, her alanda ahkam kesen uzmanlar ve medya aracılığı ile yaratılan hayaller dünyası içinde bir şova dönüştürülür. Öyle ki Dr. Mindy’nin televizyon programında bu konuda yapacağı açıklamanın bile içeriği boşaltılır, pop ikonu şarkıcı ve sevgilisinin ayrılığının magazinsel hikayesine eklemlenen sıradan bir habere indirgenir. Aynı absürt durum Beyaz Saray’da Dr. Mindy ve Kate’in durumun ciddiyetini korku ve kaygı içinde anlattıkları esnada Başkan Orlean’ınsigara tiryakiliği, onun seçimdeki başarısına etki eden dürüstlüğü üzerine konuşması, hem oğlu hem asistanı olan Jason Orlean’ın Dr. Mindy ve Kate’e yönelik aşağılayıcı mimikleri bilim insanlarının sıradanlaştırıldıkları, karikatürize edildikleri siyaset ve medya dünyasının şaşalı ve kaotik ortamından, sokağa çıkmalarına ve kendi yöntemleri ile soruna çözüm üretmeye, yeni ilişkiler ağı üzerinden bir eylem sürecine girmelerine neden olur.

Postmodernizmde modernizmin temeli olan bilimin rasyonel ve inandırıcılığı, evrensel ve ilerleyiciliği çözülmüş, büyük Aydınlanma ilkelerine karşı şüphe öne çıkmıştır. Bilimin salt ilerleyici değil, çoğulcu ve anarşik yapısı önemlidir. Bu dünyada iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, minyatürleşmiş bilgi teknolojileri sayesinde bilginin yayılımı çoklu kaynaklardan ve hızla iletilir olmuştur. Böylece herkes kendi doğrularını, bilgiyi ve deneyimlerini temsil etmektedir.

Don’t Look Up tam da bugüne kadar bildiğimiz, kabul ettiğimiz doğruların sarsıldığı,modern dönemin idealleştirdiği rasyonel bireylerin ötesinde sübjektif, değişken, dağınık ve çoğul yapının hakim olduğu insan ilişkilerini parodileştirmekte ve klasik bir filmde alışık olunan karakter yapıları, karakterlerin birbirleriyle ilişkileri, kurumların yapısı bu filmde tamamen ters yüz edilmektedir. Dr. Mindy bir yandan ideal bir bilim insanıdır, aynı zamanda Beyaz Saray’ın kurduğu çalışma grubunun vitrininde yer almayı kabul etmiştir.Öte yandan Bash şirketinin reklam yüzü olarak halkı kuyruklu yıldızın dünyanın sonunu getirecek bir tehlike olmaktan çok ekonomiye sağlayacağı katkılar üzerinden telkin etme görevini üstlenmiştir. Dr. Mindy ve Kate’in başlattığı Yukarı Bak hareketine destek veren pop şarkıcısı ve Dj sevgilisi hem medyanın magazinsel yüzünün temsilcisidirler hem de iktidara karşı devrimci hareketin içinde aktif rol almaktadırlar, toplumdaki genel kabullerin karşısında yer alan anarko-genç Yule (Timothée Chalamet) hem tüm kurumlara karşı çıkmakta hem de güçlü bir Tanrı inancıyla her sıkıştığında dua etmektedir. Halk ise bir yandan dünyanın yok olmasından korkmakta öte yandan kuyruklu yıldızın taşıdığı mineraller sayesinde daha fazla iş olanaklarının sağlanacağına olan inançlarını diri tutmaktadırlar.Tüm bu ikili ya da çoklu yapı insanların tek bir perspektiften değerlendirilmelerini zorlaştırmaktadır.

Sonuç olarak dünyanın en önemli sorunları olan iklim değişikliği, çevre kirliliği, nükleer santraller, su rezervlerinin azalması, ekonomik krizler, sosyal adaletsizlikler, yoksulluk sürekli gündemde olsa da iktidar ve iktidarın işbirlikçisi şirketlerin ortak çıkarları siyasetin öncelikli alanı olmaya devam ediyor. Dibiasky Kuyruklu Yıldızı hızla yolculuğuna devam ederken Bashşirketinin Ceo’suPeter Isherwell (Mark Rylance) yeni ürettikleri telefon modelini tanıtmak için adeta sahneye kutsanarak davet ediliyor. Konferans salonunun perdesine yansıtılanMichelangelo’nunSistinaŞapeli tavanındaki ünlü freski Adem’in Yaratılışı’nda birbirine uzanmış iki elin arasına yeni üretilen cep telefonu yerleştirilerek,eserin anlamı bugünün koşullarında yapıbozumuna uğratılarak bir reklamının parçası haline getiriliyor.IsherwellBashşirketinin 14.3 sonmodel telefonuna insanların tüm arzularının entegre edildiğine, insanlığın tüm yaşamını dizayn edecek ve onları mutlu kılacak özelliklerine vurgu yapıyor. Beyaz Sarayyapay kahramanlar yaratarak, büyük Amerika ülküsü ile NASA’da, ekranlarda düzenlediği şaşalı gösteriler eşliğinde halkı büyüleyerek kuyruklu yıldızın yörüngesini değiştirmek için füzeleri havaya fırlatıyor ve hemen akabindesaray ve sermaye güçlerinin daha fazla kar daha fazla güç amacıyla kendilerine hizmet eden nano-teknoloji ve kuantum teorisi alanında prestijli ödüllere sahip,kendilerine bağımlı bilim insanlarının akademik tanıtımlarıylakuyruklu yıldızın yörüngesinin değiştirilmesine karar veriyorlar. Böylece yıldızın yörüngesinin değiştirilmesi yerine parçalayarakminerallerin ele geçirilmesi amacıyla büyük Amerika sloganı eşliğinde uzaya fırlatılan füzeler geri döndürülüyor, iktidar sermaye güçleri ile birlikte halka yeniden ekonomik güç ve sosyal eşitliği sağlayacakları yönünde yeni bir masal anlatmaya başlıyor.Böyle bir dünyada çokuluslu iletişim ağlarının hakim olduğu, merkezi olmayan ve iletişim teknolojileri aracılığı ile sürekli pompalananyüzeysel bilgi, imaj ve semboller dünyasında her gün yeni ürünler yeni tüketim ortamları içinde yaşadığımız koşullarkolay kavranamaz hale getiriliyor. Sürekli pompalanan bilgi kirliliği içinde insanların dünyanın gidişatına müdahale edebilmesinin önünükapatmak adına yeni gündemler yaratılıyor. İktidarlar güçlerini korumaksermaye de daha fazla kar edebilmek için yeni politikalar yeni sloganlar üretiyorlar.Hakikat sonrası postmodern gelişmiş kapitalist bir toplumda kuyruklu yıldızın dünyaya doğru geldiğigerçeğini insanların görmemeleri için gerekli olan rıza üretimi kültür endüstrisi aracılığıyla yapılırken daha az gelişmiş toplumlarda bu rıza üretimi doğrudan baskı, tehdit ve zor kullanılarak yapılıyor.Bu nedenle yukarı bakmak gerek!