Her yer karanlık...
Türkiye'nin yaşadığı elektrik kesintilerinin ardında elektrik piyasasının özel sektöre terk edilmesi ve yeterli yatırım ve bakımların yapılmaması temel rolü oynuyor
'Fıtrat', 'kader' vb. sözcüklerin anahtar sözcük haline geldiği ülkelerde sorumlular ve sorumlulukları sorgulanmaz. Yağmur yağar, yollar, alt geçitler su dolar, evleri su basar, ardından; "Yıllardır görülmemiş bir afet ile karşı karşıyayız" açıklamasıyla olay kapanır gider.
Son günlerde yaşanan elektrik kesintileri de benzer bir şekilde mevsim koşulları, kar yağışı ve tipiye bağlandı. Benzer durumlarda olduğu gibi yine yandaş medya başta olmak üzere AKP dezenformasyonu iş başındaydı. Vatandaşa meselenin nedenini sorgulamak fırsatı verilmeden olayın üstü örtüldü.
Gelin RTÜK'ten yayın yasağı gelmeden şu örtüyü biraz kaldıralım, bakalım neler olmuş.
Elektrik mühendisleri Odası (EMO) 23 Aralık’ta yaptığı açıklamada; "Türkiye hem elektriğin pahalılaşması hem de elektrik ihtiyacının karşılanamaması riskiyle karşı karşıya bulunuyor" diyerek perşembenin gelişini çarşambadan haber vermiş.
Benzer bir şekilde, Makina Mühendisleri Odası (MMO) raporlarında; "Bugün üretim kapasitesi ile maksimum talep (puant güç) arasındaki fark yaklaşık 30000 MW dolaylarında, başka bir deyişle, kapasite marjini %70 düzeyindedir. Bazı dönemlerde kuraklık ve gaz teminindeki sıkıntılar nedeniyle emre amade kapasite düşmekte ve bu kadar büyük bir kapasite marjini ile dahi talebi karşılamakta sıkıntılar olmaktadır" diyerek %70 yedeğinize rağmen çuvallamanız an meselesi olmakta mesajını aylar önce vermiş.
Bu uyarılar, öngörüler ortada iken Enerji Bakanı'nın söylemlerine bir bakın; "Enerji kapasitesini 2,5 kat artırdık. Dünyanın önde gelen ekonomilerinin bile resesyona girdiği bu dönemde Türkiye büyümesine devam etti. Bu büyüme enerji yatırımlarıyla desteklenmeye devam ediyor. Geldiğimiz noktayla yetinmeyeceğiz. Ucuz elektrikle vatandaşlarımızın yerli kaynakları kullanmasıyla cari açığı düşürmeyi hedefliyoruz. Dünyanın en ileri imkân ve teknolojilerinin kullanılması amaçlanıyor. Vatandaşlarımızın kaliteli hizmet almasını sağlıyoruz." Tarih, 07 Kasım 2016.
Evet, AKP hükümetleri döneminde kurulu güç 2,5 kat artmış. Ancak kamunun sorumluluğundaki iletim hatlarındaki ( şu Sakarya bölgesinde devrilen direkler kopan iletkenler ) bu katsayı sadece 1,3 olabilmiş. Devletin TEİAŞ raporları böyle diyor.
Bir de ucuz elektrik mi demiş Bakan? Geçen haftaya bir bakın, serbest piyasada elektrik fiyatları kwh. başına 2 TL'yi görmüş. Yaklaşık yüzde binbeşyüz artış gerçekleşmiş... Öte yandan cari açığın kapanması için en basit ifadeyle az alıp çok satmalıyız değil mi? Yaşanan son krizde Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, elektrik kesintileri nedeniyle fabrikalarda üretim yapılamadığını ve milyonlarca dolarlık ekonomik kayıp olduğunu öne sürmüş ve "16 tanesinden biri olan bizim bulunduğumuz sanayi bölgesinde günde 10 milyon dolar ihracat var, 10 milyon dolarlık ihracat kaybı oldu" demiş. Görüldüğü üzere, Bakan'ın hedefi bir ayda şaşmış durumda. Bakan’ın kaliteli hizmetten kastı da mum sektörüne ait olsa gerek.
Neden bu kesintileri yaşadık?
1- Mevcut altyapı ile günlük en fazla 200 milyon metreküp doğalgaz alabiliyoruz. Yeni illerle birlikte doğalgaz kullanımı giderek artıyor ve talep kış aylarında karşılanamaz duruma geliyor.
2- Hane halkı elektriksiz kalmasın diye doğalgaz çevrim santrallarının gazı kesiliyor. Hâl böyle olunca da elektriğin üçte birini üreten santrallar devreden çıkıyor ve elektrik üretimi aynı oranda düşüyor. Buradan doğan açık sanayiin elektriği kesilerek ve kesintiler gezdirilerek telafi edilmeye çalışılıyor.
3- Kapitalist piyasa koşullarında arz talep dengesi şaşıp da talep arzdan çok fazla olunca fiyatlar yukarıda belirttiğimiz biçimde on-on beş kat artabiliyor. Bazı tedarikçiler yüksek fiyattan elektrik almak istemiyor, almıyor ve de satmıyor. Yani piyasaya daha az elektrik sunuluyor.
4- İletim hatlarına yeterli yatırım yapılmadığı için, hatlar koşullar biraz ağırlaştığında arıza veriyor ve hatlarda meydana gelen arızaların alternatifi de yeterli olmadığından kesintiler yaşanıyor.
5- Olası gaz arzı sıkıntılarına karşı doğalgaz depolama tesisleri yeterli olmayıp son yirmi yılda bir ikincisini tesis edememiş durumdayız. Yani yeterli gaz depolama tesisimiz de yok.
6- Doğalgaz terminali, geçiş ülkesi vb. cafcaflı lafları ederken AKP hükümetleri doğalgazda bağımlılığı bir türlü aşağı çekmeyi beceremedi. Tam tersi yıllar içinde bu bağımlılık daha da arttı. Sadece doğalgazda değil ithal kömürde de...
7- Bütün uyarılara rağmen yanlış politikalarda ısrarcı olunmaya devam edilmekte; yenilenebilir enerjide - güneş gibi- teşviklerin kaldırılması, yaz saati uygulamalarındaki hatalar bunlardan sadece bir kaçı.
8- BOTAŞ'ın piyasayı özel sektöre bırakması ve özel sektörün doğalgaz temininde elinin BOTAŞ kadar güçlü olmamasından kaynaklanan arz sıkıntıları...
Burada, enerjiyi etkin ve verimli kullanmaktan tutun da sanayi başta olmak üzere tarım, kentleşme gibi diğer alanlarla ortak bir politika oluşturulması ve dış politikaya kadar pek çok yanlış uygulama ya da eksiklik sıralanabilir.
Velhasıl, meslek odaları, konuyla ilgili duyarlı kişiler ve diğer kurumlar yapılan yanlışları işaretleyip yön levhaları sunsalar da bu kafayla bir yere varılamayacağı aşikâr. Kapitalizm içinde sistemi tadil etmeye, değiştirmeye çalışıp kendini yenilemekten uzak bu cehalet obezi gerici kafa ile bizler daha çok sıkıntılar yaşarız. Yeni yılda umudumuz bataklıkta yaşamaya mahkûm edilen insanımızın kokunun kaynağını bir an önce keşfetmesi.
Aydınlığı içinde taşıyanlar karanlıkta da yollarını bulurlar. Herkesin yolunu bulması ise karanlığın ortadan kalkmasına bağlı. Aydınlık günler umuduyla iyi yıllar, esenlikler...