Grup Gündoğarken 40 yıllık müzik serüvenini Hal ve Gidiş adıyla tiyatro sahnesine taşıdı. Grubun dönüm noktasını, “Ankara’dan Abim Geldi albümü” olarak ifade eden Burhan Şeşen, “Çok sevildi çok dinlenildi. Demek ki Türkiye’de herkesin Ankara’dan gelen bir abisi varmış” dedi.

Herkesin Ankara’dan gelen bir abisi varmış

Işıl Çalışkan

“Gündoğarken ufukta yeni bir can taşır elinde / Gün doğarken ufukta canlanır ümitler yeniden…” Onlara göre günümüzü en iyi anlatan Grup Gündoğarken şarkısı. Birçoğumuzun anılarında şarkılarıyla yer edinen Grup Gündoğarken, yalnızca bir müzik grubu değil birçoğumuz için varlığıyla umut ışığı.

Bu kült grup, 40 yıllık müzik serüvenini Hal ve Gidiş adıyla tiyatro sahnesine taşıdı. Kimi zaman kahkahalara boğuyor kimi zamansa hüzünlendiriyorlar bu müzikli gösteride Burhan ve Gökhan Şeşen kardeşler. Ama bunların yanı sıra hep bir ağızdan yankılanan şarkılarıyla “iyi ki ürettiler” dedirtiyorlar.

Gündoğarken’in üyeleri Burhan ve Gökhan Şeşen ile müzik serüvenlerini konuştuk. 

Hal ve Gidiş adıyla Gündoğarken’in 40 yıllık serüvenini tiyatro sahnesine taşıdınız. Bu 40 yıllık serüvende geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?

Burhan Şeşen: “İyi ki yapmışız” diyorum. Bu ülkenin kendine ait birtakım somut zorlukları var ama hakikaten o seyirciyi gördüğüm zaman “İyi ki bu işe girmişim” diyorum. Bir daha dünyaya gelsem tekrar müzisyen olmak isterdim. Seyircinin tepkisi çok önemli tabii. Hatta oyunda da söylüyorum. Belki çok iyimser bir görüş ama sanki Gündoğarken dinleyenler sıraya girer, yerlere tükürmez, kadın erkek eşitliğine inanan, demokrasiden yana insanlar gibi geliyor bana. Gösterilerin sonunda bizimle tanışmak isteyen insanlardan gördüğüm izlenim de hakikaten öyle.

Gökhan Şeşen: Ben de 40 yılda bir dayanışma gördüm sadece bizim aramızda değil seyirciler ve bizim aramızda da bir dayanışma bir destekleme var. Onlar öyle şeyler kabul ettiler ve öyle şeyler… sırtımıza öyle sorumluluklar yüklediler ki bu yüzden Burhan’ın da dediği gibi bir daha dünyaya gelsek yine kesinlikle bu işi yapardım. 

Gösteride sizi siz yapan değerlerden de bahsediyorsunuz. Çok önemli isimler Ferhan Şensoy, Timur Selçuk, Erkin Koray, Levent Kırca daha onlarcası…

Gökhan Şeşen: Hepsi bu dünyadan başka bir yere göçtüler. İyi ki hepsiyle tanışmışız, gerçekten de hepsi bizi biz yaptı. Seyirciler ve müzisyen arkadaşlarımız bizi biz yaptı. 

Gündoğarken’in dönüm noktası neydi?

Burhan Şeşen: Bana sorarsanız Ankara’dan Abim Geldi albümü. Ozan Doğulu’nun 17 yaşındayken yaptığı ilk albümdür. Ozan Doğulu o zamanlar ufacık çocuktu zaten sonrasında Kenan Doğulu ile birlikte Türkiye’nin çok önemli müzisyenleri arasına girdiler. Biz o albümde bütün şarkılarımızı gencecik 17 yaşındaki Ozan’a emanet ettik. İyi ki de etmişiz, orada çok da güzel düzenlemeler yaptı. “Ankara’dan Abim Geldi“ şarkısı özellikle çok sevildi çok dinlenildi. Demek ki bütün Türkiye’de herkesin Ankara’dan gelen bir abisi varmış. Onun söz ve müziği amca İlhan Şeşen’e ait, aslında o babamıza yazılan bir şarkı. Babam o zamanlar pilot Ankara’da ve Ankara’dan İstanbul’a geldiği zaman da rahmetli babaannem sarmalar sarıyor, börekler açıyor. Amca tabii daha ufak o zamanlarda ve hafif bir kıskançlıkta o zamanlar “annem babam beni çok severmiş” aslında palavra o zamanlar. Müthiş bir şarkıdır, hakikaten sinematografik öğeleri olan da bir şarkıdır. O yüzden amcanın yaptığı en iyi şarkılardan da bir tanesidir.

60 YILI TAMAMLARIZ

Gösteri sırasında küçük tatlı atışmalarınıza da tanıklık ediyoruz. Abi-kardeş olmak elbette bir avantaj ama bunun dezavantajını yaşıyor musunuz?

Gökhan Şeşen: Abi-kardeş aynı işi yapmak bir dezavantaj olmalıydı, Burhan’la öyle olmadı. Onunla avantaj oldu hep.

Burhan Şeşen: Bir defa aramızda müthiş bir paylaşım var. Başarıyı da başarısızlığı da paylaşıyoruz. Ne yapıyorsak ikimiz yüzünden. Zaten mecburuz oybirliğiyle karar vermeye. Birbirimizi mutlaka bazı konularda ikna etmemiz lazım. Hiç rekabet duygumuz, kıskançlığımız yok. Zaten 40 yıl biraz zor…

Gökhan Şeşen: Gündoğarken kurulduğunda olsa olsa 20 yıl yaparız diye düşünmüştüm. Artı 20 oldu. Bir 20 daha olur bunun üzerine, 60 yılı tamamlarız artık.

Burhan Şeşen: Gündoğarken’e çok büyük bir sorumluluğumuz var. Zaman zaman annemiz babamız zaman zaman çocuğumuz gibi. Onu hiçbir zaman ticari bir meta haline getirmeyi düşünmedik. Onu hep korumaya kollamaya çalıştık. 

Müzik konusunda aranızdaki anlaşmazlıkları nasıl çözüyorsunuz?
Gökhan Şeşen: Benim buzukinin akordu biraz zor tutuyor. Akort sorununu tartışıyoruz.

Burhan Şeşen: Bir de son zamanlarda benim kulağımda biraz işitme kaybı var. Mesleki deformasyon. Ben biraz daha az duyuyorum Gökhan’dan, bir de orada sıkıntımız var. Onun dışında birbirimizin yaptığı şarkılara en fazla katkımız olur. Ben yerine hep biz deriz. O da bir grubu ayakta tutan bir şeydir.

Benim mesela en çok övündüğüm şey bu yaşıma kadar hiç kavga etmemiş olmam. Yaşım 65. Siyasetin de içinde bulundum, futbol da oynadım yıllarca. Ama kimsenin canını fiziki olarak acıtmadım. Belki fikren acıtmışımdır ama şiddet hiç uygulamadım. Gökhan da ben de üniversite zamanımızda müthiş bir terörün içinden geldik. Gökhan ODTÜ mezunu. Ben de burada… Vatan Makine Mühendislik. Hakikaten müthiş olaylardan geldik ama kimseye bir tokat bile atmadık. Bu sakinliğimizin nedeni bu.

Gökhan Şeşen: Kimseyi değiştiremezsin ki…

Burhan Şeşen: Bir sürü genç arkadaşım bana şarkısını gönderir, dinletir mesela. Ben derim ki “iyi veya kötü dersem sakın üzerine alınma bu benim fikrim”. “Kötü” dersem sakın moralini bozma. Bu şarkının iyi ya da kötü olduğu anlamına gelmez. Ben acayip uzman bilirkişi değilim ki, hiçbirimiz değiliz. Sadece daha tecrübeli olduğumuz için yol gösterebiliriz. Özellikle sözler konusunda. Kimse bizim yüzümüzden müziği bırakmamıştır, tam tersi teşvik etmişizdir. 

HÜZÜN VAR AMA ACI YOK

40 yıllık Gündoğarken’in nasıl bir karakteri var?

Gökhan Şeşen: Gündoğarken’in naif bir karakteri var. Çoğunlukla suskun, dinlemesini biliyor.

Burhan Şeşen: Bir hırka, bir ekmek, hafif sufi bir yanı var. Bir defa bizi yolda gören insanlar saygıyla ama mutlaka bir tebessümle karşılıyor. 

Gökhan Şeşen: Gündoğarken’in insani ve felsefi yanı çok ağır. Çünkü düşünerek yapıyorsunuz şarkıları. Bizim otokontrolümüzden geçiyor şarkılar, yanlış bir şey söylemeyelim diye. Gündoğarken’den hüzün var ama acı yok.

Burhan Şeşen: Mesaj hiç yok mesela. Didaktik değiliz. Her şeyin arkasında anlam var. Bazen aylar yıllar süren şarkılar var. Müzik artık fonda olan bir şey olmaya başladı. İntrolar çok kısalmaya başladı. Bizim zamanımızda bir intro yazmak çok önemliydi. Radyoların, dijital platformların da baskısıyla kısalmaya başladı. Müzik ciddi bir şey. Müzik kitap okur gibi dinlenmeli. 

Günümüzü en iyi anlatan Gündoğarken şarkısı hangisi?

Gökhan Şeşen: Gündoğarken.

Burhan Şeşen: Ama bizim en sevdiğimiz şarkı “Sıcaklardandır”. Amcanın da Gökhan’ın da benim de öyle. İstanbul albümünde, söz ve müziği amcaya ait. Hatta o şarkının kaydında davulcu Takis’in doğum günüydü. Takis piyanist falan değil. “Ben bu şarkının sonuna bir solo çalmak istiyorum olabilir mi?” dedi. “Tamam” dedik çal. Ve öyle kaldı, o şekilde kaydettik. Çünkü duygu çok önemliydi. Bir mutluluk vardı, adam doğum gününe gidiyordu. Bunu bıraktık. Müzik evet matematik ama duygu yönü de çok önemli. Biz duygu yönünü ön plana çıkarıyoruz. 

Bir Gündoğarken saygı albümü gelir mi?
Burhan Şeşen: Evet, bu sene 41’e girdik. Bir Gündoğarken tribute albümü yapacağız. Hatta ilk şarkıyı Mabel Matiz söylüyor. Türkiye’nin çok değerli yorumcuları bizim şarkılarımızı söyleyecekler. Biz hiç karışmayız. İsteyen istediğini yapsın. Bizim için hepsi kabulümüzdür. Belki bunun yazın büyük konserleri de olacak.