İdeallerimiz engellenemez! Diye slogan atan öğrencilerin, Şili'de aylar öncesinden başlayan direnişi giderek düzene karşı toplu bir isyana dönüşüyor.

İdeallerimiz engellenemez! Diye slogan atan öğrencilerin, Şili'de aylar öncesinden başlayan direnişi giderek düzene karşı toplu bir isyana dönüşüyor. Sokak gösterileriyle ücretsiz-eşitlikçi eğitim talebinde bulunan üniversite öğrencilerine, kısa zamanda “penguenler” diye adlandırılan orta öğrenim gençliği de katıldı. Onları öğrenci velileri, ve çeşitli halk kesimlerinden direnişçiler izledi.

Uzun yıllar (1973-1989) iktidarda kalan faşist Pinochet rejimi özellikle, toplama kampları, işkenceler ve katliamlarıyla bir “disiplin toplumu” yaratmayı becermişti. Bu süre zarfında sendikal haklar tamamen ortadan kaldırılmış, neoliberal politikaların has uygulayıcısı her şeyi tepeden tırnağa özelleştirmiş, (bakırın hariç tutulması ilginçtir, belki de Pinochet bir biçimde ülkenin en büyük gelir kaynağını kişisel kontrolü altında tutmak istedi. Allende hükümeti zamanında devletleştirilen bakırı, Pinochet dönemi zenginleşenlerinden başkan S. Pinera özelleştirerek şimdi bu süreci tamamlamaya çalışıyor) halkı ise klasik bir sömürge ahalisi olarak yaşamaya mahkum etmişlerdi. Tabii darbe başından beri özellikle “domino teorisi”(Eisenhower) gereği ABD'nin her tür desteğine nail olmuştu. Bu arada belki hatırlarsınız, “hür dünya”nın literatürü/propaganda metinlerin de ise Güney Kore ile birlikte “Alice Harikalar Diyarında” minvalinde hazırlanan analizlerin konuğu oluyordu.

Pinochet sonrası 20 yıl kadar süren Hıristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat koalisyon iktidarları geçen yıl Sebastian Pinera'nın seçilmesiyle son buldu. Yeni başkanın öncelikle ne kadar işini bilen bir iş adamı olduğu methediliyordu. Şimdi son aylarda gerçekleşen madenci grevleri ve öğrenci gösterileri karşısındaki tutumuna bakınca Pinochet'in reenkarne hali olabilir düşüncesi kapladı ortalığı. O görmezden geldikçe gösterilerin çapı büyüdü ve polisin saldırganlığına karşı taş ve Molotof kokteyli kullanmaya başladılar. Bazı öğrencilerse seslerini duyurabilmek için 4 Ağustos'tan itibaren açlık greviyle bu süreci ilerletmeye çalışıyorlar.

Geçtiğimiz hafta, bir önceki yıl göçük altında kalan işçilerin kurtulduğu günün yıldönümü için hükümet bir anma düzenleyecekti. Öğrenciler ve işçiler bu törene takım elbiseleriyle katılan “kazazedeler”i Pinera'nın “körlüğü”nü meşrulaştırmakla suçlayarak çürük meyve yağmuruna tuttular.

Geçtiğimiz salı ise, başta Santiago olmak üzere Şili'nin belli başlı kentlerinde yüz binlerce insan sokaklara döküldü. Ücretsiz-eşitlikçi eğitim, gelecekleri için garanti, bakırın kamu kaynağı olduğunu hatırlatarak, sermayedarların ceplerini doldurmak yerine, eğitim için kullanılması gerektiğinin altını çiziyorlardı. Aynı gün Santiago'da genel grevde yapıldı. Bu güçlü direniş karşısında bu sefer düzen sesiz kalmayı seçti. Sadece demagojik suçlamalarla, hükümet olayı terörize etmek istedi. Yüz binleri görmek yerine yanan bir arabanın akıbeti hakkında konuşmayı yeğliyorlardı. Dört yüz kadar yaralı, beş yüz civarı tutuklu öğrenciden bahsetmiyorlardı.

Gerçekten üniversite öğrencilerinin yıllardır cebeleştiği durum çok dramatik. Üniversite eğitiminin tamamı özel.Yıllık ortalama harç olarak 2500 dolar ödemek zorundalar. Bunu kredi alarak karşılamaya çalışmaktalar, aynı zamanda kredi faizleri çok yüksek, bu da gelecek on beş yıllarını ipotek altına koymak anlamına geliyor onlar için. Bu yüzden bir çok Şilili öğrenci Arjantin'e okumaya geliyor. Çünkü Arjantin'de kamu üniversiteleri ücretsiz ve sınavsız, istediğiniz bölüme kaydınızı yaptırabiliyorsunuz. Tabii burada da çeşitli sorunlar olmakla birlikte, Şili'nin koşullarıyla karşılaştırılamayacak kadar iyi.

Başta Buenos Aires'teki Şilili öğrenciler olmak üzere genel olarak Arjantin solu da Şili'de ki direnişi destekleyen eylemler yaptılar. Bunlardan birini,yine geçtiğimiz salı Şili büyük elçiliğine yürüyerek gerçekleştirdiler. (Fakat burada asıl takdir edilmesi gerekense başından beri gönderdikleri temsilciler ve destekle Şilili öğrencilerin yanında yer alan Brezilya öğrenci federasyonlarından biri olan Anel'dir. Sınırların sadece egemenleri bağlayacağını bir kez daha gösterdiler.) Şilili öğrenciler Buenos Aires'te yayımladıkları bildiriyi düzeni “şimdi” değiştirebiliriz duygusuyla kaleme almışlar. Yeni bir ekonomik ve sosyal sistem istiyorlar. Mücadelelerinin Avrupa ve dünyanın diğer bölgelerindeki neoliberalizme karşı olan isyanlarla paralelliğinin farkındalar. Buenos Aires ve Santiago sokakları bir önceki yüzyılın ilk çeyreğinden kalma gibi. Hafıza yüklü. Umutları dahası uğruna mücadele edecek idealleri var!

Demokrasi nedir? Bu soruya yanıt vermek için bu sefer Mister No'ya başvuralım: Texas'ta ki bir çobanın oyunun her durumda sizinkinden daha değerli olduğu bir sistemdir. (Benimki mevzu bahis bile olamaz, çünkü şu Manaus sıcağında öyle zahmetli işlere gelemem.) Tabii durun bir dakika sizin de Washington'da bir bürokrat ya da dünyanın bilmem neresinde bir para babası olma ihtimaliniz var, işte bu vaziyet, malum davarlar yayılırken, oralarda pinekleyen muhteremlerin oyuna sizinkinin de eşit olma ihtimalini artırır. Ama ben yine de merak ederim, bu kovboylar malları suvarırken acaba ıslık çalarlar mı çalmazlar mı? (Hiç bu kadar uzun konuşmazdım ama neyse geldik bir tufaya)...(Morte a Texas sayı:410-Bonelli)