İklim değişikliği çocuklar için tehdit
Psikolog Deniz Bağdaş

Küresel ısınmanın yol açtığı iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve su baskınları, tayfun, fırtına, hortum gibi meteorolojik olaylarda artışlara neden oluyor. Yağış oranlarının düşmesi, kuraklık, düzensiz yağışlar ülkemizi ve dünyamızı tehdit ediyor. İklim değişikliği sebebiyle 2050 yılına kadar 216 milyon insanın göç etmesi bekleniyor. 

Özellikle çocuklar, gelişimlerinin en hızlı ve hassas dönemlerinde oldukları için iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından etkilenen en yüksek riskli grupta yer alıyor. Çocuklar yaşına, yaşadığı yere, sağlık durumuna, sosyoekonomik koşullara göre iklim değişikliğinden doğrudan ya da dolaylı şekilde etkilenebiliyor.

Gaziemir Belediyesi’nde görevli Psikolog Deniz Bağdaş, iklim değişikliğinin çocuklara etkilerine dikkat çekti. Aşırı sıcağa bağlı olarak çocuklarda yeme ve uyku bozukluklarının gelişeceğine dikkat çeken Bağdaş, “Sıcaklığın artışı insan sağlığını; sinir sistemi, solunum sistemi, bağışıklık ve dolaşım sistemi üzerindeki doğrudan etkileri ile tehdit ediyor. Bu etkiler çocukların uyku ve yeme alışkanlarını da değiştiriyor. Uyku süresi ve kalitesi değişen çocukların veya yeterince beslenemeyen çocukların hem zihnen hem de fiziken gelişimleri zarar görüyor. Bu durum saldırganlık, zayıf konsantrasyon, yorgunluk, ani duygu değişimleri, düşük otokontrol gibi belirtilerle çocukların yaşamını zorlaştırıyor. Fiziksel egzersiz kapasitesi düşen çocukları ise aşırı yeme davranışı, beden algısı bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar tehdit ediyor” dedi.

HAYATTAN KOPARIYOR

Sıcak havanın çocukların günlük yaşam aktivitelerinde değişikliğe yol açtığına da vurgu yapan Bağdaş “Sıcak hava olayları bazen yaşanılan yerin değişmesine sebep olurken bazen de yaşam şeklinin değişmesine yol açıyor” dedi.

Bağdaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaz aylarında çocuklar eğlenme ve sosyalleşme amacıyla açık oyun alanlarında, parklarda, yeşil alanlarda zaman geçirmek yerine; günün uzun bir zaman dilimini kapalı alanda ve akran grubu yoksunluğu çekerek geçiriyor. Hatta çoğu çocuğun, yaz aylarında tatil ya da serinleme amacıyla taşındığı bölgede akran grubu ve yaşına uygun oyun alanları, sosyal aktivite merkezleri bulunmuyor. Bu durum çocuğun hem bir yere ait olma duygusunu zedeliyor, hem de onun için önemli olan sosyal unsurları yitirmesine sebep oluyor. Bu onların toplumla bağlarını zayıflatırken, destekleyici sosyal ağlara erişimlerini kısıtlıyor.” BirGün EGE