İlyada’dan İç Savaş’a üç bin yıl

TEKİN UÇAR 

Yunanlar dünyanın dört bir yanına ulaştılar ve nereye giderlerse gitsinler kültür ve uygarlığı güçlendirme fikri de onlarla birlikteydi. Tesadüf değil, Büyük İskender’in imparatorluğu da Avrupa’yı istiladan kurtaran Roma İmparatorluğu da Yunan kültürünü benimsedi ve geliştirdi. Kuzey İtalya’da Rönesans sarayları ve Avrupa’daki Aydınlanma Çağı filozofları, Antik Yunan sanatından, düşüncesinden ilham aldı. 

Britanyalı tarihçi ve yazar James Heneage, Kısa Yunanistan Tarihi adlı çalışmasında, başta Batı uygarlığı olmak üzere günümüz yeryüzü sakinlerinin kültürel ve tarihsel olarak çok şey borçlu olduğu Yunan tarihini pek çok yönden ele alıyor. Kitap dört temel bölümden oluşmakta. Antikiteden Bizans’ın düşüşüne kadarki süreç, Yunanistan’ın Osmanlı egemenliğindeki “büyük uykusuna”, 19. Yüzyıl’daki bağımsızlık sürecine ve 1940’lardan itibaren baş gösteren iç savaş mukabilinde, günümüz Yunanistan’ına uzanıyor. 

Herkesin malumu: Batı, bugünkü uygarlığının temelini Yunanlara borçlu. O yüzden ki gerek Yunanistan’ın bağımsızlık mücadelesinde ve Yunan ulusunun 19. Yüzyıl’daki büyümesine katkı sağlayarak; gerek Nazi zulmüyle ve savaş sonrası ekonomik krizle mücadelesinde yardım ederek; gerekse 20. Yüzyıl’da Avrupa Birliği’ne katılım sürecindeki duruşuna destek vererek sıklıkla geri ödendiği düşünülen bir borç bu. Fakat bu destek çıkarsız mıydı? Eğer öyle ise, İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra İngiltere ve Amerika, Yunanistan’da bir iç savaşın çıkmasını niçin kolaylaştırmıştı? Öyle ki bu iç savaş, yarım yüzyıl süren bir siyasi kargaşaya ve gelişmiş bir ekonominin o güne kadar yaşadığın en kötü mali krize yol açmıştı. Yunanistan’ın krizden kurtulması için konulan ağır şartlar da Avrupa’nın Yunanistan’a “borcunu tamamen ödediğini” düşündüğünü gösteriyordu. Yazar James Heneage, “Yunanların antik, modern ve çağdaş hikayesinin demokrasiyi yeniden keşfetmemize yardımcı olabileceğine inandığım için bu kitabı yazdım,” diyor. Heneage, günümüzün demokrasi anlayışlarının daha önce hiç olmadığı kadar sorgulanabilir olduğunun altını çiziyor. “Demokrasinin, bugünkü mevcut haliyle varlığını sürdürmesi pek mümkün görünmüyor,” diye de ekliyor. 

Heneage’i daha iyi anlamak adına Homeros’un destanlarının bu halk için ne ifade ettiğine de bakmak gerek. Bilindiği gibi Homeros, Yunan kültürünün Miken tarihine uzanan yolculuğunda hayati önem taşıyor. Onun ünlü destanları İlyada ve Odessa, güçlü Hitit İmparatorluğu ile Mikenlerin yollarının kesiştiği düşünülen bir zamanda, Yunan Tunç Çağı’nın sonlarında geçiyor. İlyada destanı, on yıllık Truva kuşatmasının sonuna doğru, Yunanların savaşı kaybetmek üzere olduğu birkaç kritik haftayı anlatıyor. Oldukça farklı olan Odessa destanı ise daha insancıl ve içten hikâyesiyle ön plana çıkıyor. Eser, Kral Odysseus’un Truva’dan İthaka adasındaki evine yaptığı tehlikeli yolculuğu öykülüyor.  

Bu hikayeleri böylesine önemli kılan ne peki? “Pek çok şey yazıldı bu konu üzerine ama belki de tüm bu yazılanlar tek bir soruya indirgenebilir,” diyor Heneage: Kaderimize kim karar veriyor, tanrılar mı yoksa biz mi? Kısa Yunanistan Tarihi’nde James Heneage, komşumuz Yunanistan’ın üç bin yılı aşkın süredir devam eden serüvenini anlatırken, çağdaş dünya vatandaşları olan bizleri, demokrasilerimizi yeniden düzenlemeye yarayacak önemli sonuçlar üzerine düşünmeye de çağırıyor. İyi okumalar…