Google Play Store
App Store

YSK, AKP’nin 31 Mart seçimleriyle ilgili yaptığı itirazı önceki gün karara bağladı. Kurul’un 4’e karşı 7 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için gerçekleştirilen seçimi iptal ettiği öğrenildiğinde, saatler 19.30’a yaklaşıyordu. Esasında masada seçimin iptalini gerektirecek bir iddia yok gibiydi. Fakat iktidar blokunun 36 gün boyunca sürdürdüğü baskı, halkın iradesinin yok sayılmasına neden olmuş ve süreç, […]

İmamoğlu; dolardan bile hızlı yükseldi

YSK, AKP’nin 31 Mart seçimleriyle ilgili yaptığı itirazı önceki gün karara bağladı. Kurul’un 4’e karşı 7 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için gerçekleştirilen seçimi iptal ettiği öğrenildiğinde, saatler 19.30’a yaklaşıyordu.

Esasında masada seçimin iptalini gerektirecek bir iddia yok gibiydi. Fakat iktidar blokunun 36 gün boyunca sürdürdüğü baskı, halkın iradesinin yok sayılmasına neden olmuş ve süreç, CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na verilen mazbatanın geri alınmasıyla sonuçlanmıştı.

Kararın duyulduğu saatlerde İstanbul sokaklarında tencere-tava protestosu başladı. Kadıköy ve Beşiktaş başta olmak üzere, pek çok ilçede binlerce yurttaş hukuku hiçe sayan iptal kararına karşı yürüyüşe geçti. Sosyal medyaya ise öfke duygusu hâkimdi. Kimsenin tam olarak seçimin neden iptal edildiğinden haberi bile yoktu ancak işin siyasi boyutu apaçık ortadaydı. Tepkilerin odağında doğal olarak YSK vardı. Birçoklarına göre Yüksek Kurul, aldığı bu kararla yargının iktidara biat ettiğini kendi mührüyle tescillemişti. Seçimlere olan inançlarının tükendiğini belirten yüzbinlerce yurttaş, iktidarı ‘sivil darbe’ yapmakla suçluyor; ülkede hukukun ve demokrasinin tamamen geçerliliğini yitirdiğini tespit ediyordu. Bu tepkisellik, birkaç saat sonra çok daha büyük bir isyan çığlığına evirilecek, seçim gaspıyla toplumu karamsar bir atmosfere hapsetmek isteyen rejim, oluşan taze umut rüzgârıyla baltayı taşa vuracaktı.

Saatler 23.00’a doğru ilerlerken televizyonlardan Ekrem İmamoğlu’nun sesi duyuldu. 5 yıl boyunca yönettiği Beylikdüzü’ndeydi. CHP’nin adayından, 31 Mart akşamı yaptığı konuşmanın bir benzerine imza atması bekleniyordu. Yine sakin ama kararlıydı. Önceki açıklamalarından geri adım atmadı. Hatta haklılığından aldığı güçle vitesi bir basamak daha yükseltti. Anadolu Ajansı’nın yöneticileri için bu kez “Utanmazlar” dedi. “Belki de yüzyılın medya rezilliğini yaşattılar bize. Bizim memleketimiz için kurulan Anadolu Ajansı’nı kendi çıkarlarına kullandılar.”

İmamoğlu yine iktidar partisinin seçim gecesi devreye sokmaya çalıştığı alicengiz oyunundan bahsetti. O gece kararlı olunmasaydı, 1 Nisan sabahı “Atı alan Üsküdar’ı geçti” muamelesiyle karşılaşılacağının altını çizdi. YSK’ye de sert sözler hazırlamıştı. Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü hatırlattıktan sonra, Kurul’un iktidara boyun eğdiğini belirtti ve “Kınıyorum” dedi. Takip eden cümlelerinde ise Gençliğe Hitabe’den yaptığı alıntıyla mevzunun adını koydu: “Bu ülkede karar vericiler, gaflet delalet ve hıyanet içinde olabilirler. Asla vazgeçmeyeceğiz. Ben 16 milyon İstanbullu ile yürüyeceğim. Ben artık inanıyorum ki toplumun tamamının vicdanı bizimle. Bütün Türkiye’nin vicdanı, bütün Türkiye’nin adalet duygusu bizimle.”

Seçimin sona erdiği andan itibaren geçen yıl Muharrem İnce’nin yaptığı iletişim hatalarının hiçbirini tekrarlamayan İmamoğlu, şüphesiz çok önemli bir eşiği daha geçti. Hangi gerekçeyle olursa olsun kendisine oy veren insanların hakkına ve hukukuna sahip çıkacağını yineledi. Ne toplumsal tepkinin gerisine düştü ne de hamasi söylemlerle yüksekten uçtu. Ortalama ifadelerle durumu idare etmek yerine, sanatçılara ve iş insanlarına ‘haksızlık karşısında susacak vakit değil’ uyarısı yaptı. Halkın yükselen itirazını dizginlemedi; bilakis, çeşitlenmesi ve demokratik kanallardan yaygınlaşması için cesaret verici bir pozisyon benimsedi. Bu tavrı yankı da buldu; gece boyunca sosyal medyada #HerşeyÇokGüzelOlacak etiketiyle milyonlarca paylaşım yapıldı. Özellikle sanat dünyasından gelen destek dikkat çekiciydi.

31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan gece geniş kesimlerin takdirini kazanan İmamoğlu, YSK’nin seçimi iptal etmesinin ardından yaptığı açıklamayla da siyaset arenasında kalıcı bir isim olacağını kanıtladı. İmamoğlu’nun adı Aralık 2018’de adaylık için açıklandığında, “Kimse tanımıyor” deniliyordu. Aynı İmamoğlu, Mayıs 2019 itibarıyla kolay kolay unutulamayacak bir politikacı haline geldi. Tabiri caizse dolardan bile hızlı yükseldi. 23 Haziran’da tekrarlanacak seçimin sonucu ne olursa olsun, İmamoğlu, kıymeti sandık zaferiyle sınırlandırılamayacak bir siyasi kazanımı çoktan elde etmeyi başardı bile.