Sevgili Hakan, Bugün yine biraz gerginim. Galiba son zamanlarda fazla televizyon izliyorum.

Sevgili Hakan,

Bugün yine biraz gerginim. Galiba son zamanlarda fazla televizyon izliyorum. Malum, ‘sağlığa zararlı bir uğraş’ bu…

Televizyon kanallarında yine sık sık fuhuş haberleri yayımlanıyor. Ama oradaki fuhuş kurbanları sanki bir hiç, daha doğrusu adı ağza alınmayacak bir pislik, kirli bir ayrıntı…

Neymiş, bir önemli adam, daha önemli bir adama ‘Rus kadın’ göndermiş… Görüyor musunuz, iki kelime: ‘Rus kadın’… Sadece ulusu ve cinsiyeti yazıyor… Konunun merkezinde olan ‘işi’, ‘mesleği’ bile haberin içinde bir yerde ayrıntı gibi geçiyor. “Ee, zaten herkes anlaması gerektiğini anlıyor.”

Acaba fuhuş, Türkiye’de sadece bir skandal konusu mu? İyi insanlar ve kötü insanlar ayrımları yapmaya çalışarak, ara sıra haberlere yansıyan skandalları kınayarak neyi, ne kadar anlayabiliriz? Ya da fuhuşu, ‘bazı yabancı ülkelerden ithal edilen bir zararlı alışkanlık’ gibi görürsek?..

Böyle olmadığını anlamak için bazı verilere bakmakta yarar var sanırım (aslında bu tür konularda ‘resmî’ ve güvenilir veri bulmak zor, ama yine de toplayabildiğim bazı bilgileri paylaşayım).

*      *      *

3 Mart Dünya Seks Köleliği ile mücadele gününde, Şefkat-Der tarafından yapılan bir açıklamada şöyle deniyordu:

“Birleşmiş Milletler, Uluslararası sivil toplum örgütleri ve uzmanların araştırmalarına göre, dünyada 30 milyon civarında seks kölesi var. Bu seks kölelerinin yarısından fazlası çocuk (18 yaşından küçük). Dünyada her yıl 4 milyon yeni kurban seks kölesi yapılmakta. Dünyada seks köleliği için her yıl 500 bin kadın ve çocuk kaçırılmakta.

Dünyada seks köleliği ticaretinden doğan rant 100 milyar dolar civarında.
Dünyada seks köleleriyle birlikte olan erkek sayısı bir milyarı geçmekte.

Türkiye’de 60 ilde resmî genelevi var, resmî olarak genelevlerde çalıştırılan seks kölesi vesikalı kadınların sayısı 3 bin, gayri resmi genelevlerde, randevu evlerinde, otellerde, çeşitli mekânlarda, sokaklarda çalıştırılan seks kölesi kadınların sayısınınsa 100 binden fazla olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’deki seks kölelerinin 50 bini çocuk (18 yaşından küçük).

Türkiye’de seks köleleriyle birlikte olan erkek sayısı bir milyonu geçmektedir. Türkiye’deki seks köleliği ticaretinde dönen rant 5 milyar doları bulmaktadır.”

*      *      *

Aslında ben belki konuya ‘en can alıcı noktasından’ girme denemesi yaptım. Ama mesele, çok daha geniş ele alınmalı. Sorun, yalnızca fuhuş değil, genel olarak insan ticareti konusu (dünya genelinde ‘trafficking’ denilen şey).

Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre, dünyada her yıl ortalama 900 bin kişi daha köleleştiriliyor.

Bunların yüzde 77’si zorla fuhuş yaptırılan kadınlar.

Seks köleleri bakımından Ukrayna ve Moldova’nın yanı sıra Rusya da ilk sıralarda geliyor.

Bu kölelerin yollandığı veya transit geçiş yaptığı yerler arasında İsrail, Türkiye, Almanya, İtalya, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, İspanya, Yunanistan ve öteki Balkan ülkelerinin adı ötekilerinden daha sık geçiyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada minimum 12 milyon kişi köle durumunda. Kimi BM uzmanlarına bakılırsa, ‘köleliğin çağdaş biçimleri’ de hesaba katılırsa, reel sayı 200 milyonu geçiyor.

Eskiden köle deyince Afrika’dan zorla Amerika’ya gönderilen insanlar akla gelirdi. 400 yıl boyunca 12 milyon Afrikalı köleleştirilmişti. Şimdiki köleleştirme, eski Sovyet devletleri de içinde, birçok ülkeyi kapsayan çok daha büyük boyutlara ulaştı.

Yine Birleşmiş Milletler’e göre, günümüzde insan ticareti, uyuşturucu ve silah satışından sonra en kazançlı üçüncü iş sayılıyor. Bazı tahminlerine göre, insan ticareti sektörü, yıllık ortalama 25–30 milyar dolarlık yasadışı bir sermaye anlamına geliyor.

*      *      *

İnsan ticareti konusunda uluslararası ve ulusal kurumların verileri bazen birbiriyle çelişiyor. Ama bunların çoğu, üç aşağı beş yukarı sorunun boyutlarını ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ‘Küresel İnsan Ticareti Raporu’na göre, kadın ve çocukların cinsel istismarı, yüzde 79 oranla insan ticaretinin en sık görülen nedeni. Bunun dışında, zorla çalıştırma ve organ kaçakçılığı suçları da insan ticaretinin yüzde 21’ini oluşturuyor. Mağdurların yüzde 66’sı kadın, yüzde 12’si erkek, yüzde 22’si ise çocuk.

UNODC’ye göre mağdurların yüzde 12’sini, ABD haber alma örgütü CIA’ya göre ise yalnızca yüzde 2’sini oluşturan erkekler, daha çok kalifiye olmayan işlerde, sağlığa zararlı üretim birimlerinde ve uyuşturucu başta olmak üzere kaçakçılıkta kullanılıyor.

Bir de iç organlara yönelik kaçakçılık suçu var. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl hastalara nakledilen 70 bin böbreğin en az yüzde 10’u yasadışı yollardan sağlanıyor. İnsan organları satışının başka birçok çeşidi ve boyutu var elbette.

Kadınlar açısından ise organ satışı ve bazı ülkelerde tarımda çalıştırılma gibi göreceli az rastlanan uygulamaların dışında, ağırlıklı olarak sorun, zorla fuhuş yaptırılması olarak belirleniyor.

*      *      *

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF örgütünün insan kaçakçılığı ile ilgili raporlarında ise şu bilgiler yer alıyor:

“• İnsan kaçakçılığı, bu suçu işleyenlere her yıl 10 milyar doların üzerinde bir kazanç sağlıyor.
• İnsan kaçakçılarınca evlerinden uzaklaştırılıp çalıştırılan çocukların tam sayısı saptanamıyor, çünkü çocuk kaçakçılığı bu suç içinde en fazla gizli tutulabilen tür. Kurbanların çoğu korktuğu için adli makamlara başvurmuyor, saptansalar bile failler ile ilgili ifade vermekte zorlanıyorlar.
• Bir tahmine göre, insan kaçakçılığının yüzde 50’sinde kurbanlar çocuk.
• Kaçakçılığa maruz kalan çocukların ailelerinin çoğu, çocuklarının eğitileceği ya da iyi bir iş bulacağı vaadiyle kandırıyor. Çocukların çoğu ülkelerinden dışarı götürülüyor, böylece daha çaresiz bırakılıyor. Genellikle kırsal alanlardan alınan çocuklar büyük kentlere götürülüyor.
• Asya ve Doğu Avrupalı çocuklar insan kaçakçılarınca daha çok seks kölesi olarak kullanılırken, Afrikalı çocuklar evlerde hizmetçi olarak çalıştırılmak üzere ABD gibi ülkelere götürülüyor.”

*      *      *

Ve son olarak geçen Haziran ayında yayımlanan ABD ‘İnsan Ticareti Raporu’na bir göz atalım.

Birçok ülkeyi insan ticaretine karşı önlem almamakla suçlayan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı raporda, dünyada yaklaşık 12 milyon kadın, erkek ve çocuğun zorla çalıştırıldığı ya da fuhuşa sürüklendiği vurgulanıyor.

Ele alınan 175 ülkenin üç sınıfa ayrıldığı raporda, Türkiye’ye yönelik ciddi eleştiriler var.

“Türkiye’den daha beter durumda” diyebileceğimiz ilk grup ülkeler arasında Kuzey Kore, Burma, İran, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Dominik Cumhuriyeti, Eritre, Kuveyt, Moritanya, Suudi Arabistan, Sudan ve Zimbabwe yer alıyor. Bunlar, ‘insan ticaretine seyirci kalan ülkeler’ olarak sıralanıyor.

İkinci grupta bulunan Türkiye’de ise, özellikle eski Sovyet Cumhuriyeti yurttaşı kadınların fahişeliğe zorlandığı belirtiliyor. Rapora göre son zamanlarda bu amaçla Türkiye’ye götürülen Özbek, Türkmen ve Kırgız kadınların sayısında önemli artış oldu.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın ‘İnsan Ticareti Raporu’, ikinci gruba koyduğu Türkiye hükümetini bu suçla mücadelede asgari önlemleri almamakla suçluyor. Raporda, Türkiye hem insan ticareti mağdurlarının kaçırıldığı ülke, hem de transit ülke olarak nitelendiriliyor.

Bütün bu resmî açıklamalar sıkıcı geldiyse özür dilerim. Ama zor algılanabilir bir sorunun genel görüntüsünü ortaya koymak gerektiğini düşündüm.

Sorunun somut ve insani, hatta korkunç görüntülerini ve Türkiye’de insan ticareti ve fuhuş alanında neler döndüğünü ise haftaya ele alarak devam edeceğim.

Sağlıcakla kal.

Nataşa