Fotoğrafta kıpkırmızı, bulanık, bir nehir görüntüsü. Nerede o eski günlerdeki, yıllardaki pırıl pırıl akan, çevresine ve doğadaki tüm canlılara yaşam veren Fırat nehri, nerede bu fotoğraftaki pislik saçan zehir yuvası…

Fotoğrafta kıpkırmızı, bulanık, bir nehir görüntüsü.
Nerede o eski günlerdeki, yıllardaki pırıl pırıl akan, çevresine ve doğadaki tüm canlılara yaşam veren Fırat nehri, nerede bu fotoğraftaki pislik saçan zehir yuvası… Habere göre, Sivas'ın Divriği ilçesinde Erdemir Demir-Çelik Maden İşletmeleri'ne ait dinlendirme havuzlarından boşaltılan zehir yüklü atıklar, Çaltı çayına boşaltılmaya başlanmış. Atıklar, çaydan, Fırat nehrine akmış. Oradan Keban baraj gölünü de etkilemiş…
Kemaliye'de bulunan Su Ürünleri Yüksekokulu tarafından yapılan bir incelemede, daha önceden balıkların yumurtalarını bıraktıkları bölgede, atıklar nedeniyle artık söz konusu balık yumurtalarına rastlanamadığı saptanmış. Demek artık, marifetli ‘insan türü’ orada yaşamı sonlandırmış. Çevredeki birki örtüsünü yok etmiş. Kuşları zehirli atık haline gelmiş Fırat nehrinin sularıyla zehirlemiş…

* * *
Hatırlarsınız, Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı; Caretta Caretta'ları, İztuzu Plajı ve kanalıyla ünlü Dalyan beldesinde koruma altındaki sazlıklar da geçtiğimiz aylarda esrarengiz bir şekilde yanmıştı. Türkiye'de yaşayan 450 kuş türünün 180'e yakınının yaşam alanı olan bölgedeki yangında, 25 bin dönüm sazlık alandan 500 dönümü kül olurken, bölgede rahat ‘kaçak avcılık’ yapmak için buraların yakıldığı söylenmişti…
15 yıl öncesine kadar dünyanın en önemli sulak alanları arasında gösterilen Konya'nın Ereğli ilçesindeki ‘Akgöl sazlıkları’ bugün kupkuru.
Sazlıkları besleyen İvriz kaynağının üzerine 1980'li yıllarda kurulan "İvriz Barajı"nda su 6.8 milyon metreküple minimum seviyesinin altına indi. Yüzyılların doğal dengesi bozuldu. Önceden yaklaşık 200 türde binlerce kuşun geldiği Akgöl'e kuşlar da küsmüş vaziyette…
207 kuş türünün barındığı Kırşehir'deki ‘Seyfe gölü’ için de tehlike çanları çalıyor. Son 3-4 yılda göl, çöl sahası haline gelmiş.
Çevre Bakanı Osman Pepe’nin geçtiğimiz aylarda yaptığı resmi açıklamaya göre; 14 bin 837 hektar alan kurutulmuş. Türkiyenin Göller Yöresi'nde son 35-40 yıl içinde kurutulan alanlar arasında Avlan Gölü (850 hektar), Karagöl (1280 hektar), Ovagelemiş Köyü (1350 hektar), Ketsel Gölü (2300 hektar), Gökçeli Gölü (740 hektar), Gencali Gölü (317 hektar), Pınarbaşı Gölü (1000 hektar), Söğüt Gölü (6500 hektar), Alparslan Gölü (500 hektar) dikkati çeken sulak alanlar arasında. Kurutma işlemlerinin çoğu DSİ Genel Müdürlüğü'nün planladığı ve uyguladığı projeler nedeniyle gerçekleşmiş. Ama gelin görün ki, ‘tarım arazisi’ elde etmek için bu değerli alanların kaybına karşılık elde edilen tarımsal arazilerden de beklenen verim sağlanamamış, tuzlanma ve rüzgar erozyonu gibi nedenlerle toprak verimsizleşmiş…
Türkiye’de yönetimler, önce en verimli tarım alanlarını sermayeye peşkeş çekiyor, üzerlerine otomobil fabrikası, sigara fabrikası kurulmasına onay veriyor, yasa çıkartıyor tarım arazilerinin üzerine kurulan Cargill’i affediyor. Sonra da tarım arazisi oluşturmak için bilinçsizce gölleri, sulak alanları kurutuyor!..
Zaten vahşi, bilinçsiz ve akılsız olan insan türünün, Türkiye’deki gözü dönmüş uygulamalarıyla varılan nokta bu: İntihar!
Kendi türü ile birlikte tüm diğer türleri ve yaşamı yok etme girişimi. Hızlı yok oluş…