Devletin kendi personeli nedeniyle başı derde girdiğinde, hep aynı nakaratı duyarız: "Münferit!" Polisler işkencede insan mı öldürdü? Münferit! Göz göre göre yargısız infaz mı yaptılar? O da münferit! Uyuşturucu şebekesiyle, fuhuş çetesiyle...

Devletin kendi personeli nedeniyle başı derde girdiğinde, hep aynı nakaratı duyarız: "Münferit!"

Polisler işkencede insan mı öldürdü? Münferit!

Göz göre göre yargısız infaz mı yaptılar? O da münferit!

Uyuşturucu şebekesiyle, fuhuş çetesiyle al takke ver külah ilişkisine mi girmişler? Efendim, münferit!

Birkaç muvazzaf, kışladan el bombaları, ağır silahlar yürütüp, 'vatan kurtarma' niyetiyle evlerini cephaneliğe mi çevirdiler? Arkadaşlar münferit bir davranış içine girmişler!

Rütbelilerin üçü-beşi bir araya gelmiş çürük raporu mu satıyorlar? Eh, her kurumdan böyle çürük elmalar çıkar, tabii ki münferid!

Hasılı, manzara o ki, 'devlet' dediğimiz aygıt sütten çıkmış ak kaşık, lakin içinde yuvalanmış bazı kendini bilmez uğursuzlar suyu bulandırıyor.

Bütün bu münferitleri peşpeşe sıraladığımızda, neyin 'müctemi' olduğu sorusu hep cevapsız kalıyordu. Çok şükür o cevap da -bir kez daha-verildi!

***

Salı gecesi NTVde Can Dündar'ın 'Neden* programında MİT'in eski İstanbul Bölge Başkanı Nuri Gündeş konuktu. İzlemediyseniz okumuşsunuzdur; dün Birgün de dahil üç-dört gazetenin manşetindeydi.

23 yıl MİT'te çalışmış, İstanbul Bölge Başkanlığımın ardından Tansu Çiller tarafından Başbakanlık İstihbarat Müsteşarlığına getirilmiş Nuri Gündeş'in neler anlattığını uzun uzun yazacak değilim.

Emekli MİT'çi, özetle, ASALA'ya yönelik yurtdışı operasyonları devletin yaptığını açıkça, Abdullah Çatlı ve benzeri faşist teröristlerin bu eylemlerde katkıları olduğunu ima yoluyla anlattı.

Peki bunları biz daha önce bilmiyor muyduk? Elbette biliyorduk. Lakin işin başında bulunan zatın ağzından canlı yayında dinlemek -üstelik bugünlerde- ayrı bir önem kazanıyor. Yoksa, Nuri Gündeş'in kendisi evvelce de Aktüel dergisine verdiği bir röportajda, "Eylemleri ben organize ettim... (Abdullah Çatlı'yı) kimin seçtiğinin önemi yok. Bu Milli Mücade-le'ydi. Terör memleketi hedef almış, buna karşılık adamlar hizmet etti memlekete. Niye bu kurcalanıyor anlamıyorum... Bu tür operasyonlarda görev alacak kişide milliyetçilik önemli bir motivdir. Bunu parayla da güçlendi-rirseniz daha güzel oluyor" demişti.

MİT'in eski Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün de benzer açıklamalarını biliyoruz: "Muhatap alınan kişi Abdullah Çatlı. Onunla konuşuluyor. Çatlı ve Avrupa'daki ASALA operasyonları tamamen MİT İstanbul Bölge Başkanlığı'nın, o zamanki Bölge Başkanı Nuri Gündeş'in ve Metin Günyol'un yürüttüğü bir şey. Nuri Gündeş üst yönetici olarak işin başındaydı. Sonra Ankara'ya tayin oldu, orada da devam etti. Ankara'da Müsteşarlık'ta da Şenay Gürvit (Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in kızı) dış operasyonlara bakıyor o zaman. Karargâhta o var. Operasyonun aktif sorumluluğu, alan sorumluluğu Metin Günyol'da. Masa sorumluluğu ise Nuri Gündeş ve karargâhta o tarihte dış istihbarata bakan masada çalışan Şenay Gürvit'te." {Aksiyon dergisi)

* * *

Evet, yılların MİT yöneticisi Nuri Gündeş de 'münferit' bir vaka değilse, karşımızda bizatihi devlet var demektir. Bildiğimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Zaten Gündeş de daha konuşmasının başında, heyecan ve asabiyet nedeniyle titreyen sesiyle "...devletin yanına Tanrıya şirk koşar gibi ikinci bir devlet fikrine tahammül edemiyorum" deyip 'derin' sıfatına itiraz etti. "Sizin 'derin' dediğiniz şey devletin kendisidir" demeye getirdi.

Bu noktada, insan ister istemez sormadan edemiyor. Allah aşkına biz yıllardır ne konuşuyoruz? Bunca tanıklık, bunca ifşaat, bunca rapor ortadayken neyi tartışıyoruz?

Her şey en küçük bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar ortada.

Ortada olmayan, kendi tarihiyle yüzleşmeyi göze alıp, hukukdışılığı bir varoluş biçimi olarak benimsemiş erki yeni baştan yapılandıracak niyet ve cesaret sahibi bir güç. Maalesef o, yok ortada...