50 yıl önce İskoç işçiler, Pinochet rejiminin savaş uçağı motorlarını onarmayı reddetti. Şimdi İsrail, İngiliz yapımı silahlarla soykırıma devam ederken sendikacılar ve hak savunucuları dayanışma geleneğini yeniden hatırlamalılar.

İskoç boykotundan dayanışma dersleri
Pinochet'yi boykot eden İskoç işçilerin Şili halkıyla dayanışması, 2018'de belgesel film haline getirildi. (Fotoğraf: Nae Pasaran)

Nick TROY

Tarihi genelde “büyük adamlar” üzerinden okuyoruz ve bu aslında kapitalizmin bireyi yüceltme, dayanışmayı görmezden gelme eğilimini yansıtıyor. Sosyalistler ise bu tür tarihsel anlatıları genelde reddetme eğilimindedirler. Buna meşhur bir örnek, Augusto Pinochet’nin 1973 darbesinde yaşamını yitiren Salvador Allende’nin şu sözleridir: “Tarih bizimdir, çünkü tarihi halk yazar.”

İskoçya’nın Doğu Kilbride bölgesindeki Nerston kasabası, aynı dayanışma ruhunu yarım yüzyıl sonra da yaşatıyor. Glasgow kentinin dışında yer alan bu kasaba, generallerin ya da devlet adamlarının heykelleriyle değil, kısa süre öncesine kadar unutulmaya yüz tutmuş tarihi ile biliniyor. 1974 senesinde Pinochet, Allende hükümetine darbe yaptıktan altı ay sonra Nerston’daki Rolls Royce fabrikasında çalışan işçileri örgütleyen Mühendislik İşleri Bileşik Sendikası (MİBS), Komünist Parti üyesi Bob Fulton önderliğinde bir araya geldi ve onarılıp Şili’ye iade edilmesi planlanan Hawker Hunter jet motorlarını “sabote etti.” Bu jet motorlarını onarabilecek tek mühendisler onlardı.

Sendika toplantısında işçiler bir araya gelmiş ve darbeyi kınamaya karar vermişlerdi. 2008 yılında Guardian gazetesine röportaj veren Stuart Barrie, “İnsanlar işkenceye maruz kalıyor, öldürülüyordu. Bunlar bizler gibi insanlardı, sıradan sendika üyeleriydi” diyordu. Aynı makalede röportaj veren işçilerden John Keenan da MİBS’nin o dönem oynadığı kilit role değiniyordu. “Yaptıklarımızı yapabilmemizin tek sebebi, örgütlü olmamızdı. Sağlık reformu söz konusu olduğunda da eyleme geçmiştik, Shrewbury’de yapılan haksız tutuklamalardan sonra da.” Fabrikadaki boykot tam dört yıl boyunca sürdürüldü ve işçilerin direnişi Şili hava kuvvetlerine önemli darbe vurdu.

Bugün İsrail hükümetinin Gazze’deki Filistinlilere yönelik akıl almaz saldırılarına tanıklık ediyoruz. Birçoğumuz, olan biteni çaresizce izlemekten başka bir seçenek göremiyoruz. Fakat Rolls Royce işçileri bu yanılsamayı 1974 yılında yıkmış ve zulme baş kaldırmanın en etkili yolunun fabrika koridorlarından geçtiğini bize göstermişlerdi.

EMPERYALİZM VE İŞYERLERİMİZ

Allende yaptığı son radyo yayınında ulusa seslenirken, Pinochet’nin avcı jetleri başkanlık sarayına bombalar yağdırıyordu. Allende ise konuşmasında Şili sosyalizmini deviren darbe ile emperyalizm arasındaki ilişkiden söz ediyordu:

“Bu kritik zamanda, size seslenebildiğim son zamanda, vaziyetten ders çıkarmak isterim. Yabancı sermaye ve emperyalizm, ülkemizin silahlı kuvvetleriyle birlikte hareket ettiler. Güç erkleri dışarıdan aldıkları yardımla kazançlarını ve ayrıcalıklarını geri almayı umuyorlar.”

Allende haklıydı. Şili’nin kamulaştırma ve reform programından endişe duyan ABD, Şili’nin elitleri ve askeriye içindeki müttefikleriyle birlikte hareket ederek darbe tertiplemişti. Allende hükümetini ABD için hedef haline getiren, Şili’nin doğal kaynaklarını sömürmeye devam etme gayesiydi. Emperyalist sömürü ile beslenen İngiltere imalat sanayine, Şili’nin jet motorlarını onarma rolü biçen de yine aynı süreçlerdi.

Emperyalist gücü var eden dinamikler eğer bunlarsa, işçilerin bu dinamiklere başkaldırma kapasitesi de önemli bir baskı noktası demektir. Fulton ve yoldaşlarının eylemleri, emperyalizmin kalbinde emek veren işçilerin, Küresel Güney’de yaşayanların hayatında nasıl derinden etkiler yaratabileceğini ortaya koyuyordu.

SOYKIRIM KARŞITI EMEKÇİLER

Günümüzde İskoçya sanayisinin büyük bölümünü silah imalatçıları oluşturuyor. Filistin için Eylem ve Özgür Filistin Yanlısı Emekçiler gibi oluşumlar takdiri hak ediyorlar. Fakat bundan sonraki aşamanın ne olacağını da sormamız gerek. 1974 Rolls Royce boykotu dört yıl sürmüştü ve o dönem işçileri devlet baskısından koruyacak örgüt aygıtları çok daha güçlüydü. Sürdürülebilirlik, bugünkü stratejimizi belirlerken 1974’ten çıkaracağımız önemli bir ders.

Günümüzde silah imalatını aksatabilecek taktiklerimiz yalnızca kısa vadeye hizmet ediyor. Emperyalizme gerçekten karşı koyabilecek bir işçi hareketi inşa etmek istiyorsak silah imalatında bizzat çalışan işçilerin de desteğini almalıyız. Boykota diğer sektörlerden değil, bu fabrikaların içinden başlamalıyız.

Britanyalı sendikalar Margaret Thatcher döneminin travmatik yenilgilerini halen atlatmaya çalışıyorlar. Sendikaları işçilere yalnızca “hizmet” sağlayan dişsiz kurumlar olarak gören sendikacılık anlayışı, parlamentodaki İşçi Partisi’nin çizdiği sınırların dışına çıkamıyor. Thatcher yönetiminin örgütlü emek gücüne karşı kazandığı zaferler, sendikaların siyasi sisteme müdahale etme yetisini baltalayan bir dizi yasama hamlesiyle sonuçlandı. Günümüzün sıradan emekçileri, ortaya konan bu baskı araçlarının farkına varmalı ve Filistin mücadelesi bu şekilde örgütlenmeli. Filistin mücadelesini destekleyen kamuoyu tabanı, siyasi sendikacılığı yeniden yeşertecek verimli toprak görevi görebilir ve sıradan insanların gündelik yaşamlarında karşılık bulan bir siyasi mücadeleye dönüşebilir.

İskoçya’nın farklı köşelerindeki işçiler şimdiden ellerindeki gücün potansiyelini ortaya koyuyorlar. Unite Hospitality firmasının Glasgow şubesinde “Dayanışmaya Hizmet” kampanyası başlatıldı ve işçiler şehrin sosyal ve kültürel alanlarında apartheid karşıtı eylemler yapmaya koyuldular. Benzer şekilde, Belçika’dan Güney Afrika’ya ve Hindistan’a uzanan örgütlü nakliye emekçileri, İsrail’e silah taşıyan navlunlara el sürmeme kararı aldılar. Hindistan’ın Kerala şehrinde çalışan tekstil işçileri, İsrail polis üniformaları üretimin boykot etmeye karar verdiler.

Bu endüstrilerin emperyalizmin kalbine yakınlığı tabii ki duruma göre değişkenlik gösterecek. Yoğunlaşmamız gereken, süregelen soykırımı durduracak küresel bir hareketi adım adım inşa etmek. Pinochet darbesi günü yayın yapan radyocu Leonardo Caceres, 2018 yılında verdiği bir röportajda Rolls Royce işçilerinin de kendi eylemlerini “önemsiz” gördüklerinden fakat yaptıkları şeyin aslında son derece önemli olduğundan bahsediyordu: “Şili’nin diktatörlerine gösterdiler ki, yabancı hükümetlerin desteğini alsalar da, insanlığın çoğunluğu kendilerine karşı olmaya devam edecek.”

ULUSLARARASI DAYANIŞMANIN İNŞASI

Fulton ve Rolls Royce’taki yoldaşlarının dayanışması gösterdi ki, işçilerin kolektif gücü uluslararası düzeyde de etki sahibi olabilir. Yine gösterdiler ki, emperyalist küresel sistemin yumuşak karnı, bizim işyerlerimizdir. Birlikte başkaldırdığımızda en yıkılmaz görünen düşmanları bile alt edebilir, dünyadaki tüm işçileri ve çıkarlarını bir araya materyal ilişkileri görünür kılabiliriz.

Dayanışmayı Doğu Kilbride’dan Santiago’ya ulaştıran Rolls Royce işçileri, faşistlerin savaş uçaklarının gökyüzüne çıkmasına engel oldular. Şimdi Filistin halkı için aynısını başarmalıyız ve dayanışma gücümüzü emperyalizme baş kaldıracak ve dünyayı değiştirecek bir güç haline getirmeliyiz.

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: Tribune Mag