İzmir Sağlık Platformu’nu oluşturan meslek odası, sendika ve dernekler, Bornova Yunus Emre 29 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli hekime yönelik saldırıyı protesto etmek için, bugün İzmir’deki tüm birinci basamak sağlık kuruluşlarında bir gün süreyle iş bıraktı. İş bırakma eylemine İzmir’deki Aile ve Toplum Sağlığı Merkezleri’nde çalışan hekim ve sağlık çalışanları katıldı. İzmir Sağlık Platformu temsilcileri […]

İzmir’de hekimler sağlıkta şiddeti iş bırakarak protesto etti

İzmir Sağlık Platformu’nu oluşturan meslek odası, sendika ve dernekler, Bornova Yunus Emre 29 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli hekime yönelik saldırıyı protesto etmek için, bugün İzmir’deki tüm birinci basamak sağlık kuruluşlarında bir gün süreyle iş bıraktı. İş bırakma eylemine İzmir’deki Aile ve Toplum Sağlığı Merkezleri’nde çalışan hekim ve sağlık çalışanları katıldı.

İzmir Sağlık Platformu temsilcileri bugün ilk olarak sağlıkta şiddeti protesto etmek için Konak’ta bulunan İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önüne siyah çelenk bıraktı. Daha sonra Konak’taki eski Sümerbank önünde bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, sağlıkta şiddeti protesto etmek için kitlesel basın açıklaması yaptı.

Konak’taki basın açıklamasına İzmir, Denizli, Aydın, Balıkesir, Manisa, Uşak, Adana, Mersin, Osmaniye, Ankara, Kocaeli ve Diyarbakır’ın yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından meslek odaları, dernekler ve sendika temsilcileri katıldı. KESK İzmir Şubeler Platformu, DİSK Ege Bölge Temsilciliği ve Türk-İş 3.Bölge Temsilciliği ve bağlı Sendikalar ile TMMOB İl Koordinasyon Kurulu ve siyasi parti temsilcileri katılarak destek verdi.

Sağlık çalışanları sıklıkla, “Sağlıkta şiddet sona ersin”, “Ankara’daki sağırlar sesimizi duysun”, “Şiddet varsa hizmet yok”, “Direne direne kazanacağız” şeklinde sloganlar atarak, döviz ve pankart taşıdı.

Basın açıklamasında kurum temsilcileri de birer konuşma yaptı. İzmir Sağlık Platformu adına ortak basın açıklamasını ise İzmir Aile Hekimleri Derneği İZAHED Başkanı Dr. Birol Kocaman yaptı.

YASAL DEĞİŞİKLİK İSTİYORUZ

Dr. Birol Kocaman, geçen hafta yaşanan şiddet olayının ne ilk ne de son olduğunu belirterek, “Biz hekimler ve sağlık çalışanları bu koşullar altında görevimizi yerine getiremiyoruz. Yetkililerden bir an önce sağlıkta şiddeti önleyici, yaptırım gücü yüksek yasal değişiklik istiyoruz.

Bizler İzmir Sağlık Platformu olarak sağlıktaki şiddete, kamuoyunun ve kamu otoritesinin dikkatini çekmek üzere birinci basamakta bir günlük iş bırakma çağrısı yaptık. Sağlıkta şiddet tabi ki yalnızca birinci basamakta değil, sağlık hizmetinin verildiği tüm alanlarda; acil servislerde, kamu ve özel hastanelerde, yoğun bakımlarda önemli bir sorun olmaya devam ediyor” dedi.

Dr. Kocaman sözlerini şöyle devam etti:

“Sağlık emek ve meslek örgütleri uzun yıllardır sağlıkta yaşanan şiddetin nedenleri, şiddete karşı alınacak önlemler konusunda kamuoyunu bilgilendirmekte, yöneticileri şiddeti durdurmak için sorumluluk almaya davet etmektedir. Bütün bu çabalarımıza karşın, Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdelen ve Dr. Fikret Hacıosman’ın öldürülmeleri ve nice şiddet olayı ile ilgili siyasi iktidarın sağlıkta hiçbir adım atmadığını üzülerek görüyoruz. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet olayı yaşanmaktadır. Bu sorun, bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşmüştür. Bu durum; sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir! Sağlıkta şiddetin toplumsal etkenleri vardır ve bunlar giderilmedikçe sağlık kuruluşlarını tam olarak güvenli ve huzurlu yerler haline getirmek olanaklı değildir.”

“ŞİDDET YOK EDİCİ OLMAYA BAŞLAMIŞTIR”

Dr. Kocaman açıklamarında şu ifadeleri kullandı:

“Kuşkusuz kışkırtılmış acil sağlık talebinin eldeki hizmet olanaklarıyla tam olarak karşılanamamasının, yurttaşların sağlık hizmet beklentisinin yapay biçimde yükseltilmesinin gelinen tabloda katkısı büyüktür. Angaryaların yüklendiği gereksiz raporlar,negatif performans uygulaması, önü alınamayan usulsüz istekler ASM’leri huzurlu çalışılan, nitelikli sağlık hizmetinin sürdürüldüğü yerler olmaktan çıkartmaktadır. Kapıdan giren her kişinin potansiyel bir tehlike olabileceği duygusu hekimlerde ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarında tarifsiz gerginlik yaratmaktadır. Hekimler bilime ve yasalara göre davranmaları durumunda idare, toplum ve medya tarafından yalnız bırakılacağı hatta suçlanabileceği kaygısı taşımaktadır. Her gün yaşanan yıpratıcı ve tüketici bu süreç şiddetin de eklenmesiyle yok edici olmaya başlamıştır. Ancak, açık olarak görülen bir başka gerçek, kamu otoritesinin ,sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için alması gereken etkin önlemleri almadığı, caydırıcı cezaları yürürlüğe sokmayarak, müşteri memnuniyeti esasıyla sağlıkta iyiliği değerlendirdiğidir. Bu yanlış tutum daha birçok hekimin ve sağlık çalışanın şiddete uğramasına ve can kayıplarıyla karşılaşılmasına neden olacaktır.”

“MÜCADELEMİZ ARTARAK DEVAM EDECEKTİR”

Dr. Kocaman sözlerini şöyle tamamladı:

Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarının temsilcileriyle sorunun çözümüne yönelik işbirliğine gitmesi zorunludur. Sağlık Bakanı 1,5 yıldır görüşme talebimize yanıt vermemektedir. Artık tek bir sağlık çalışanının bile şiddete uğramasına tahammülümüz yoktur. Sağlıkta şiddeti önleyici yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Aksi takdirde sağlıkta etkin bir şiddet yasası çıkana dek haklı mücadelemiz artarak devam edecektir.”

Çağrıyı yapan İzmir Sağlık Platformu şu kuruluşlardan oluşuyor: İzmir Tabip Odası, Birinci Basamak Birlik Dayanışma Sendikası İzmir Şubesi, SES İzmir Şubesi, Genel Sağlık İş İzmir Şubesi, Demokratik Sağlık-Sen İzmir Şubesi, İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED)