İzmir’in kurtuluşu, emperyalizme karşı zaferdir!

Yaşar AKSOY

İstiklal Ordusu’nun Başkumandanı Mustafa Kemal, ulusal kurtuluş savaşının en kanlı döneminde 1 Aralık 1921’de “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı olan bir doktrini takip eden insanlarız” diyerek, istiklalin kutsal amacını açıkladı. Atatürk, bu fikirlerinden ideolojik olarak vazgeçmediğini ulus devlet 10. yaşını doldurmadan, 27 Mart 1933’te “Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacaktır ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözemeyen bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir” diyerek, ulusun anti-emperyalist ruhunu belirtmiştir.

Nâzım Hikmet ise, 30 Ağustos 1961’de Budapeşte Radyosu’nda yaptığı tarihi konuşmada, “30 Ağustosla başlayan ve zaferle sonuçlanan süreç bizim Türklerin en büyük bayramlarından biridir, zannediyorum ki yalnız bizim değil insanlığın önemli bayramlarından da biridir. Çünkü biz, ilk kez biz Türkler insanlığa sömürgeciliğe karşı ve emperyalizme karşı silah elde muzaffer olabilmenin yollarından birini, ilkini gösterdik” diyerek, esir ve mazlum ulusların kurtuluşuna yönelik önemli bir tespit gerçekleştirdi.

Tarih ve Bilim, 9 Eylül ile noktalanan zaferin yalnızca bir ulus için değil, tüm mazlum uluslar için bir kurtuluş müjdesi olduğunu belirtir. 9 Eylül için söylenecek ilk tespit budur.

Batı emperyalizmi (Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa) ve onun uygulayıcısı işgalci Yunanistan, Anadolu bozkırlarında perişan olmuştur!.

RÜZGÂR SÜVARİLER

Emperyalizme karşı 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Savaşı’nı kesin zaferle sonuçlandıran Türk Ordusu’nun İzmir yönüne atılan rüzgarlaşmış birliklerinin en önünde ‘Fahrettin Altay Paşa’ komutasında 5. Süvari Kolordusu bulunuyordu. Bu kolordunun 3 öncü süvari tümeni İzmir’e akıyordu. İzmir’i yeniden Türk bayrağına kavuşturacak olan, benim “Şanlı Tümenler” dediğim bu birlikleri şu kahraman komutanlar yönetmekteydi:

1-Birinci Süvari Tümeni: Kurmay Albay Mürsel Bakü (sonradan orgeneral) komutasındaki bu tümenin öncü kuvvetlerinin bir kısmı, İzmir’e girecek ve Kadifekale’ye Türk bayrağının çekilmesinde ana vurucu güç olacaklardı. 2. Süvari Tümeni 4. Alay komutanı Binbaşı Ali Reşat Bey, Kafkas Tümeni Süvari Bölüğü’nden Teğmen Besim Kurter Bey, 1. Süvari Tümeni 4. Bölük Teğmeni Celil Bey Türk bayrağını Kadifekale’de dalgalandırdılar.

1. Süvari Tümeni’nin bir kısmı Konak’a erken vardı. Bu tümene bağlı 14. Alay, 3. Bölük kumandanı Yüzbaşı Zeki Doğan, yine aynı tümene bağlı 14. Alay, 2. Bölük Kumandanı Yüzbaşı Fikret Yüzatlı, Akıncı Süvari Müfreze Kumandanı Milis Yüzbaşısı Abdurrahman Özgen, Sarı Kışla’ya bayrak çektiler. Paket Postanesi’ne bayrak çeken Süvari Muhabere Üsteğmeni Selahattin Selışık da, 1.Tümen’e bağlı idi.

2-İkinci Süvari Tümeni: Kurmay Yarbay Zeki Soydemir (sonradan korgeneral) komutasındaki bu tümen, Bornova-Mersinli-Halkapınar-Alsancak-Kordonboyu-Konak yönünden kente girdi. Tümenin Binbaşı Ali Reşat komutasındaki 4. Alayı, İzmir’i ilk gören askeri birliktir. Ancak, Ali Reşat Bey, Kadifekale yönüne doğru akmıştır. 4. Alay Komutan Muavini Yüzbaşı Şerafettin yönetimindeki 2 bölük Frenk Mahallesi’nden Kordonboyu’na atılan en öndeki askeri birliktir. Yüzbaşı Şerafettin Bey, 2. Süvari Bölüğü Takım Kumandanı Teğmen Ali Rıza Akıncı ve Teğmen Hamdi Yurteri, Hükümet Konağı’na varıp Türk bayrağını göndere çektiler (Bayrak göndere Konyalı Teğmen Ali Rıza eliyle çekilmiştir).

3-14. Süvari Tümeni: Kurmay Yarbay Suphi Kula (sonradan Tümgeneral) komutasındaki bu tümen İzmir’e kuzeyden sarkarak, Menemen ve Karşıyaka’yı düşmandan temizledi. Zekai Kaur, Zühtü Işıl, Bombacı Ali Çavuş gibi bu bölgenin kurtarılmasında ön planda olan kahramanlar, 14. Süvari Tümeni’nin en önünde savaşarak Menemen ve Karşıyaka’ya girip bayrak çektiler.  Kadın savaşçı Kara Fatma da bu tümenin öncü birliklerinin en önünde at üstünde rüzgarlaşarak akıp geçmiştir.

10 Eylül’de Başkumandan Gazi Mustafa Kemal, İzmir’e girecek ve Hükümet Konağı’nda yönetimi ele alarak çalışmalarına başlayacaktır. 13 Eylül’de ise kentin dörtte üçünü yok edecek yangın Ermeni çetelerince başlatılacak ve güzelim İzmir ateşle buluşacaktı. İzmir’in Frenk Mahallesi’nde başlayan yangın, gökyüzünü yalarken Türk Ordusu kente hakim oluyor ve yüz binlerce kişilik Yunan ordusu ve peşlerine takılan işbirlikçi yerli Rum ahali Çeşme yönünde kaçmaya veya körfezdeki Batılı donanmalara kapağı atmaya çalışıyordu. İzmir’in esareti son bulmuştu. Emperyalizm ve kiralık ordusu denize dökülmüştü. Emperyalizme karşı direnen ve 9 Eylül zaferini yaratan bir ulus, içinde halkçı, laik, çağdaş, sol, sosyalist tüm özlemleri de barındıran ‘tam bağımsızlık”’ yönünde, yeni bir ulus devleti kurmak için harekete geçebilirdi.

101. YIL KUTLU OLSUN

SON SÖZ: Emperyalizm, 9 Eylül’ün 100. yılında, yani 2022’de Mustafa Kemal ordularının Küçük Asya (Anadolu) denilen Yunan vatanını işgal ederek, İzmir’i ateşe verdiğini anlatan Yunanistan-Amerikan destekli ‘Smyrna Moy’ isimli bir filmi, ABD’nin farklı kentlerinde 700 sinemada aynı anda vizyona sokarak, Atina Benaki Müzesi ürünü ‘Asia Minor Helenizmi’ (Anadolu Yunanlılığı) adlı dev bir kitabı gündeme sokup Avrupa kültürel ortamlarında yoğun bir propagandayla dağıtarak, sözde ‘İzmir Soykırımı’ denilen bir yalanı savunarak, niyetinin savaş ve işgal olduğunu belirtmektedir, ne yazık ki… Bu arada 1919-22 arasında Yunan Ordularının Anadolu’yu işgalinde, Yunan komünistlerinin kahramanca buna karşı çıktığını, hiç ama hiç unutmayalım. Bu komünistlerin, İkinci Dünya Savaşı’nda vatanları Almanlarca işgal edilişinde de yine kahramanca karşı çıktıklarını ve savaştıklarını, ama sonra büyük katliamlarla yine emperyalizm tarafından yok edildiklerini unutmayalım.