İzmirli genç yazar Ateş Yersu Gök: Ege bölgesi mitolojik tarihsel yapıya sahip

Mahir KANAAT

Şimdiye kadar üç kitabı yayımlanan İzmirli genç yazar Ateş Yersu Gök, İyonya hakkında çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Mitolojiyle olan bağlantısının küçük yaşlarda başladığını söyleyen Gök, “Annemin mitolojiye karşı duyduğu özel ilgiden kaynaklı çok fazla mitolojik hikâyeler ve efsanelerle büyüdüm. Ancak mitolojiye olan ilgim ve onu kavrama sürecim pandemi döneminde başladı. Homeros’tan başlayarak bütün destanları okumaya yönelik bir girişimde bulundum. Bu durum üretimimi de şekillendirdi. Şu an ortaya koyduğum üç kitabım, dört senelik bir çalışmanın ürünü” dedi. 

Kitapları hakkında bilgi veren Gök, “İlk kitabım ‘Dans Edeceğiz’, Montaigne’nin denemelerine benzeyen, kronolojik bir yapıya sahip olmayan bir eser. Felsefi anlatımla başlayan kitap, edebi bir anlatıma yöneliyor. İkinci eserim, son üç yılda yazdığım şiirlerden bir seçki ‘Aldanma Troya’. Son kitabım ‘Sokrates’in Oğlu’ kurgusal bir karakter üzerinden gidiyor. Karakterin kökenini Nietzsche’nin Zerdüşt’üyle bağdaştırıyorum. Kitapta, Nietzsche’nin Zerdüşt’üne nazaran edebi yönünü daha fazla ortaya çıkartmak istedim. Ancak felsefi ve felsefe tarihini ise karakterin Sokrates’le olan bağıyla aktardım. Hâlihazırda yazdığım dört tiyatro metni bulunuyor. Bu metinler Napolyon’un yükselen ve çöküşe geçen dönemini kapsıyor” diye konuştu. 

İzmir’deki antik kentler üzerine çalıştığını vurgulayan Gök, şunları söyledi: “Ege bölgesi mitolojik olarak büyük bir tarihsel yapıya sahip. Nitekim okuduğum mitolojik kaynaklar bu bölgeye, Yunanistan’a ve Mısır’a dayanıyor. Mezopotamya, Ege ve Akdeniz gibi coğrafyalar birbirleriyle iletişimini sıkı tutmuş bölgeler. Buradan hem felsefe hem de mitoloji yeşermiş. Çok sistematik bir alan ve bu da bahsedilen iki alanın temellerini kuvvetlendiriyor. Mesela Pisagor, hayatının bir döneminde Mısır’a gidiyor ve burada insiye teknikleri öğrendikten sonra bir Doğa Filozofu olarak bunları burada bilimle harmanlıyor. Şu an üstünde durduğum çalışmamda ise esasında mitolojiden ziyade felsefenin doğumu ve daha çok İyonya bölgesine odaklanıyorum. Bunun en önemli sebeplerinden biri doğa filozoflarının bu coğrafyada ortaya çıkması ve dünyadaki ilk sistematik okulun kurulması. Öte yandan Miletos, ilk ızgara sistemli Priene ve sanatçılara uzun yıllar boyunca ev sahipliği yapan Teos antik kentleri de bu bölgeyi önemli bir konum haline getiriyor. Buraların özel araştırmaları zaten yapılıyor ama bu kaynaklar antik kentin kalkınmasına yönelik bir çalışma. Bunu daha kapsamlı araştırmak için İyonya bölgesi hakkında çalışmaya başladım. Antik kent çalışmalarım da buna yönelik.”